Arkadaşım, "Ne olduğu belli olmayan bir kanun çıkmış. İçinde yok yok. Senin üniversitede takıntın var. Emekli Sandığında takıntın var... Bak bakalım... Belki seni de ilgilendiren bir yanı vardır..." dedi.Resmi Gazetenin 18 sayfasını dolduran "isimsiz kanunu" okumaya çalıştım. Emin olunuz hiçbir şey anlayamadım... İçinde çok, çok, çok şey var. Öğretim üyesinden avukata, emeklisinden çalışana, işadamından köylüye, müteahhitten memura, bankacıdan afetzedeye, meteoroloji çalışanından Üsküdarın Selimiye ve İhsaniye Mahallesi sakinlerine kadar herkesi, herkesi ilgilendiren maddeler kanuna doldurulmuş.Kadrolar açılıyor, kadrolar kapatılıyor, maaşlar belirleniyor, zırhlı araçlar dağıtılıyor. Örneğin, geçici 8inci maddeden haberi olup da 2 ay içinde başvuracak olanlardan 80 kişi Gemi Sörvey Kurulu uzmanlığı kadrosuna atanacak. Emekli Sandığıyla ilişkisi kesilenlerden geçici 218inci maddeden haberi olup 3 ay içinde başvuranlara "bağlı iştirakçilik" imkanı tanınacak...İlginç olan da şu: İsimsiz ve uzun "torba" bir kanunla 64 kanunda değişiklik yapılırken, değişiklik yapılan kanunların isminden hiç mi hiç söz edilmiyor. Sadece numaraları veriliyor. Demek ki halkımız tüm kanunları numarasından tanır durumda!Kanunlar anlaşılamıyorÖrnek mi istiyorsunuz: "Madde 33 f. - 14.7.1965 tarihli ve 657 sayılı kanunun 125inci maddesinin D bendinin g alt bendi, g - 24.12.2003 tarihli ve 5057 sayılı kanunun 17nci maddesinin c ve d fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır..."Neyin ne olduğunu anlayabildiniz mi? Hangi kanunda, ne değişiklik yapılıyor? Neydi de ne oluyor? Kime ne veriliyor? Kimden ne alınıyor? Okuyunuz da anlayınız. 21 Eylül 2005 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan "Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 5234 Sayılı Kanun"dan eski bir bürokrat arkadaşımın uyarısıyla haberim oldu. Acaba bu kanuna TBMMde rey veren milletvekillerimiz neye rey verdiklerini, kanunun altına imza atan başbakanımız ve bakanlarımız neyi imzaladıklarını biliyorlar mıydı?Cahit Kayra büyüğüme yakındım. "Üstadım, bu kanunu ben anlayamadıktan sonra kaç kişi anlayacak? İçinde hak kazancına veya kaybına yol açacak süreler var. Halkımız kanunu anlayamazsa süreleri nasıl değerlendirecek? Kime ne veriliyor? Kimden ne alınıyor" dedim. Üstadım iyi niyetle beni sakinleştirmeye çalıştı. "Çağdaş toplumun esası iş bölümüdür. Herkesin kanunu anlamasına gerek yok. Bu işin uzmanları kanunları okur, ilgilileri uyarır..." dedi. İyi de... TBMMden kanunun çıkmasıyla iş bitmiyor ki... Birilerinin kanunu halka anlatması lazım... Devletin bu hizmeti yapan bölümü yok. Medyamız vergi kanunu dışındaki kanunlara fazla ilgi göstermiyor.İstanbula geldiğim yıllarda Karaköyde büyük bir işyeri olan saygın bir Musevi işadamıyla dost olmuştum. İthalat, ihracat, üretim, pazarlama dallarında yaygın ve başarılı bir şirketi vardı. Bana nasihatta bulunurken, başarısının sırrını da açıklamıştı. "Bak evladım" demişti. "Her saban Resmi Gazeteyi başından sonuna, kanunlar ve kararnameler bölümünden ilanlar bölümüne kadar satır satır okuyup anlamadan, hazmetmeden işe başlamayacaksın. Türkiyenin gündemini, iş aleminin kaderini Resmi Gazete belirler. Lisans, tahsis, teşvik dönemlerinde de böyleydi... Serbest piyasa döneminde de böyle. Ben işteki başarımı, servetimi iyi bir Resmi Gazete okuyucusu olmama borçluyum."Ben size, "Her sabah Resmi Gazeteyi okuyunuz, siz de Musevi dostum gibi zengin olursunuz. İş bulursunuz. Hiç olmazsa Emekli Sandığına üye olursunuz" diyemeceğim. Çünkü okumak işe yaramıyor. Anlamak lazım... Şimdilerde TBMMden çıkan kanunları bizim gibi sıradan vatandaşların anlamasına imkân kalmadı... guras@milliyet.com.tr Kanun çıkarmak yetmiyor