Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Geçen hafta Paris’te dünya kumaş üreticilerinin fuarı vardı. “Premier Vision” adıyla yılda 2 defa, şubat ve eylül aylarında düzenlenen fuarda, kumaş üretenler kumaşlarını sergiliyor. Kumaş kullananlar fuarda sergilenen ürünleri beğenirler ise, bunların üreticileriyle ilişkiye giriyorlar, mal satın alıyorlar.
Bu gibi fuarlara Türkiye’den 2 farklı üretici grubu katılıyor:
- Kumaş üretenler, yer kiralayarak ürünlerini sergiliyor. Alıcılarla ilişki kuruluyor.
- Yabancı kumaş kullanarak giyim eşyası üretenler, kumaş seçmeye gidiyor.
Son yıllarda kumaş üreten Türk girişimcileri araştırma ve geliştirme konusuna önem vererek dünya pazarında başta güreşmeye başladılar.
Güreşte er meydanı nasıl ki şimdilerde Kırpınar Minderi değil de dünya minderi ise, üretimde de er meydanı dünya pazarı. Dünya pazarında talebi olan malı, dünya fiyatıyla üretebilen işini büyütüyor.
Başkalarının ürününden “farklı” ürünü, başkalarının kalitesinden “üstün” ürünü üretebilen, ürününü hem daha kolay, hem daha yüksel fiyatla satıyor..

Dünya pazarına çıktık
Kumaş üreticilerine genelde “tekstilci” deniliyor. 2010 yılında 6.5 milyar dolarlık tekstil ürünü, 14.6 milyar dolarlık konfeksiyon ihracat gerçekleştirdik. Benin bu yazıda kumaş üreticisi diye sözünü ettiğim firmalar, ipekli, baskılı, dantelli, nakışlı, yün, pamuklu, linen, örme kumaş üreten firmalar. Altınyıldız, Yünsa, Sanko, Palateks, Kipaş, Bahariye Mensucat gibi 52 Türk firması geçen haftaki fuara katıldı. Üç gün süren fuarda Türk firmalarıyla birlikte 668 firma ürünlerini sergiledi. Fuarı 18 bin kişi gezdi. Dikkat buyurunuz, bu tür fuarları “seyirci” gezmiyor. Üreticiler ve alıcılar geziyor.
İstanbul Tekstil Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı İsmail Gülle, “Bu yılki fuar bizim için iade-i itibar fuarı oldu. Bir süre alınmadığımız fuarda Avrupalı ve Uzakdoğulu alıcılar Türk ürünlerine büyük ilgi gösterdi” diyor.
İade-i itibarın perde arkası var. Geçmişte Paris’teki bu fuarın kapısından içeri Türkler sokulmuyordu. Bunun hikâyesini anlatayım... Türk tekstil sanayi bir günde bugünkü çizgiye gelmedi. Türk kumaş üreticileri işe başladıklarında ne Ar-Ge teşkilatları, ne de kendi tasarımcıları vardı..

Tasarımla fark yaratıyoruz
Uzakdoğuluların yıllar önce yaptığı gibi, bizimkiler de “başkalarının yaptıklarını örnek alarak, açık anlatımıyla kopya çekerek” üretime başladılar. Bunun için de fuar fuar gezerek, örnek toplayarak, fotoğraf çekerek (kopyalayarak) benzerlerini üretmeye çalıştılar. Örnek alınacak, kopya çekilecek en verimli fuar ise Paris’teki “Premiere Vision” fuarı idi. Fuar yönetimi bunu fark edince, 1996 yılında Türk ziyaretçilerin fuara girişini yasakladı. Türk üreticilere fuarın kapısını kapattı.
Bizim üreticilerimiz, fuara gelenlere ürünlerini tanıtabilmek arayışında, fuar döneminde Paris’te Inter Continental Oteli’nde salon tutarak ürünlerini sergilemeye kalktı. Şikâyet üzerine polis oteli bastı. Bizim üreticiler bir gün nezarette kaldı. Önemli bir ödeme yaparak kurtulabildi.
Tekstilcilerin anlattığına göre, aradan geçen 15 yıl sonra şimdilerde başkaları bizim üreticilerimizin ürünlerini örnek almaya, kopya etmeye çalışıyormuş. Bizim kumaşçılarımız şimdilerde nano teknoloji ile ürettikleri kumaşlar, buruşmaz, kırışmaz, alev almaz, ter kokusu yapmaz kumarlar ve özgün kumaş desenleriyle dünya pazarında aranır hale gelmiş.