Bizim Zekeriya Temizel isminde bir vergicimiz vardı... Ne çabuk unuttuk!.. Veya biz unutmadık da, patronu Bülent Ecevit ile Rahşan Hanım, onu ne kadar da çabuk unuttular... Bir zamanlar içtikleri su ayrı gitmiyordu... Temizel, yara bere almaktan korkmayarak, her şeyi göze alarak Ecevit için ön sırada savaşıyordu. Ecevit aldı onu. Ön sıradan arkalara çekti. Sonra unuttu...
Temizel'in vergi reformunu kaldırma reformu yapılırken "va mı bi diyeceğin?" diye soran olmadı.
Şimdi "deprem vergisi" geliyor... Acaba Temizel ne diyor? Temizel, şimdilerde Dünya gazetesinde haftanın gündemini yazıyor. Deprem vergisi konusunda bakınız Zekeriya Temizel neler zöylüyor:
- Dış kaynaklardan gelecek yardımlar var. Yeniden yapılaşma harcamaları hemen başlamayacak. Yıl sonuna kadar yapılacak harcamalar dış kaynaklardan gelecek imkanlarla karşılanabilir. Depremin getireceği ek harcamalar nedeniyle "bu yıl için" ek finansman bulunmasına gerek olmayabilir.
- Depremin giderleri artırıcı, gelirleri azaltıcı etkisi karşısında hükümetin ek gelir arayışlarına yöneldiği görülüyor. Olayın sıcaklığı geçtikten sonra TBMM'den kanun çıkarma zor olacağından hükümet işi aceleye getiriyor.
- Vergi mükelleflerinden (zaten kümese girmiş durumda olan ve tüyleri muntazaman yolunan bordro mahkumları ile beyanname verip vergi ödeyen kişilerden ve şirketlerden) bir defalık ek vergi alınması, kayıt dışı çalışanlara, vergi kaçakçılarına bu vergiden de kaçma yolunu açıyor.
Kayıt dışı ekonomi deprem vergisinden etkilenmezken, dürüst vergi mükellefi belki de altından kalkamayacağı yük altında kalıyor.
- Deprem vergisi, kayıt dışı varlıkları kayıt altına almakta bir fırsat yaratıyor. Bu varlıkları kayıda alma karşılığı yüzde 10 vergi uygulanması ile büyük bir kaynak toplanabilir.
- Deprem vergisinin matrahı daha önce beyan edilen vergi matrahı değil, kayıt dışı varlıkların da kayıda alınması ile bulunacak servet olmalıdır.
Bu durumda kayıt dışı parasını kayıda geçirenler daha yüksek kayıt dışı parası olmayanlar ise daha düşük vergi ödeyeceklerinden hakkaniyetli bir katılım sağlanmış olur.
- Devletin bedelsiz yaptığı birtakım hizmetleri, araya giren vakıf ve dernekler ücretlendirmekte, devlet hizmetinin rantı bu vakıf ve derneklere gitmektedir. Vakıf ve derneklerin devlet hizmetine dayalı olarak topladığı paraların tamamı deprem vergisi kapsamına alınarak bu çarpık uygulamaya son verilmelidir.
- Lüks tüketime dönük mallarda KDV oranları artırılmalıdır.
- Dövize endeksli, "makul faizli" dayanışma tahvilleri çıkarılmalı, devlet bazı ödemeleri bu tahvillerle yapabilmelidir.
Bunlar vergi mimarı Zekeriya Temizel'in görüşleri, önerileri. MÜSİAD Başkanı Ali Bayramoğlu'nun önerisi de ilginç. Bayramoğlu diyor ki: "Devlet iç borçları 17 katrilyon lira. Devlet alacaklıları ikna ederek yüzde 10 deprem vergisi alırsa, 1.7 katrilyon lira (yaklaşık 4 milyar dolar) toplar. Bu para da her şeye yeter..."
Buraya kadar yazılanlar deprem vergisinin kaçınılmaz olduğu varsayımına dayanıyor...
Neden böyle bir varsayım ortaya çıktı?.. Çünkü kamunun finansman açığı var. Çünkü büyük Türk büyükleri parasız duramıyor... Akıllarına estikçe "kümesteki kazları yolmak" kolaylarına geliyor...
İyi de... Vergi neden toplanır?.. Ülkenin ve o ülkede yaşayan halkın iyiliği için... Acaba ek vergi almak ülkeye ve halka iyilik getirecek mi?
Ülkenin ve halkın iyiliği gelir artışına bağlı. Gelir artışı üretime bağlı. Üretim artışı talebe bağlı. Talebin artması halkın ve kurumların harcamasına bağlı.
Ülkede bir durgunluk var. Bu durgunluğun temel nedenlerinden biri halkın şu veya bu nedenle para harcamaması, talebin bu nedenle gerilemesidir.
Hazine eski müsteşarlarından Mahfi Eğilmez, "Radikal gazetesi"ndeki sütununda Ankara'yı uyarıyor: Para bulma telaşında alelacele getirilen ek vergi ekonomiyi daha rezil hale getirecek. Halbuki biz ekonomide durgunluğu aşmak zorundayız. Böyle zamanlarda ek vergi almak yerine, gerekirse vergi iadesi bile yaparak ekonomiyi canlandırmaya çalışmak gerekir.