Bu yıl iç piyasada traktör satışları 21 bini bulunca, "Çiftçimiz parayı koyacak yer bulamıyor, peynir ekmek gibi traktör satın alıyor" denilmeye başlandı.Türkiye Ziraat Odaları Birliğinden verilen bilgilere göre AB ülkelerinden Avusturyada 100 hektar işlenen araziye düşen traktör sayısı 25tir. AB ülkelerinde işlenen 100 hektara düşen traktör sayısının en düşük olduğu ülke 6 traktörle İspanyadır. Bizde işlenen 100 hektara düşen traktör sayısı ise 4tür. Türkiye nüfusunun hala yüzde 40ının kırsal kesimde yaşamasına rağmen, Avrupada en az traktör kullanan ülkedir.Türkiyede 4 fabrika traktör üretirdi. Bunlardan Tümosan ve Türkiye Zirai Donatım Kurumu artık traktör üretmez oldu. Şimdilerde Türk Traktör ile Uzel traktör üretiyor. Bu 2 fabrikanın kapasitesi yılda 48 bin traktör. 2004 yılının ilk 9 ayında yüzde 65 kapasiteyle çalıştılar. 31 bin traktör ürettiler. Üretimin 7 bini ihraç edildi. İç piyasada 9 ayda 22 bin traktör satıldı.Türkiyede iç piyasada 1993 yılında 32 bin, 1997 yılında 49 bin, 1998 yılında 48 bin traktör satılmıştı. Kriz nedeniyle 1999 yılında satışlar 19 bine, 2001 yılında 10 bine, 2002 yılında 6 bine düştükten sonra, piyasa kıpırdadı. 2003 yılında satışlar 16 bine tırmandı. Bu nedenle 2004 yılının ilk 9 ayında 22 bin traktör satılması, "Peynir - ekmek gibi traktör satılıyor" şeklinde bir değerleme yapmaya imkan veremiyor.Köylümüz, çiftçimiz, ihtiyaçları olmadığından değil, paraları olmadığından traktör alamıyor. Traktör almakla iş bitmiyor. Traktör mazotla yürüyor.1993 yılında ortalama traktör fiyatı 219 milyon liraydı. 1997 yılında 2 milyar 681 milyon lira, 2002 yılında 21 milyar 775 milyon lira oldu. Şimdilerde (New Holland 50 C) bir traktör 30 milyar lira dolayında.1993 yılında motorinin litresi 5 bin liraydı. Şimdilerde 1 milyon 500 bin lira dolayında.Süleyman Demirel, traktörün fiyatındaki artışı, çiftçinin ürettiği buğdayın fiyatıyla açıklar. Bakınız fiyat makası nasıl açıldı: 1997 yılında 60 ton buğdayla bir traktör alabilen çiftçi, şimdilerde 85 - 90 ton buğday satabilir ise bir traktör alabiliyor.1997 yılında 3 kilo buğday satan çiftçi, traktörüne bir litre mazot doldurabiliyordu. Şimdilerde bir litre benzin alabilmek için 4.5 kilo buğday satması lazım. Bir başka yanlış anlama da "parasına koyacak yer bulamayan çiftçinin lüks traktör peşine düşmesi." Bizim traktörlerimizde sürücü mahalli korumasızdır. Başka ülkelerde üretilen traktörlerde artık sürücü mahallinin üzeri kapatılıyor. Sürücü camlı bir bölmede oturuyor. Bu tür traktörlere bizde "kabinli traktör" deniliyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliğinden verilen bilgilere göre, New Holland Trakmak firmasının 2003 yılında sattığı 7.453 traktörün 849 adedi "kabinli" traktördür.Çiftçimizin daha çok traktör kullanması, traktörlerin güçlerinin yanında sürücüye sağladığı güvenlik ve konforun da artması sevinilecek şeylerdir. Ama görülüyor ki, bir yılda satılabilen traktör sayısı da az, sürücüye güvenlik ve konfor imkanı veren "kabinli traktör" sayısı da çok az. Çünkü çiftçimizin ürünü para etmiyor. Sanayi ürünlerinin fiyatı, tarım ürünü fiyatının önünde koşuyor. 2003 yılında ülkede 366 bin otomobil ve hafif ticari araç satılmasına karşın sadece 16 bin traktör satılmıştı. guras@milliyet.com.tr