Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Tüpraş'ın kredi notunun "negatif izlemeye alınma olasılığı olduğunu" açıkladı.
Tüpraş ihaleden önce Türk şirket ve bankalarına verilen en yüksek kredi notlarına sahipti. "Yerel ve uluslararası para cinsinden kredi notu" "bb+" ve "b", "ulusal notu" ise "aa+(tur)" idi.
Tüpraş bazı aylar 200 - 250 milyon dolarlık ham petrol ithal ederdi. Parası olduğundan nakit kredi kullanmazdı. Sadece her petrol alımı için haftada bir - on günde bir 50 - 60 milyon dolarlık "akreditif" işlemi için bankalardan fiyat alırdı. Tüpraş'ın kredi itibarı o kadar yüksek idi ki, bankalar akreditif işini almak için birbiriyle yarışır, fiyat düşürür, yurtdışı muhabir bankaların komisyonunu bile ödemeyi kabul ederdi. Bazı bankalar işi alabilmek için petrolün yüklenme tarihindeki döviz kurunun altında kur ile işi bağlamayı kabul ederdi.
Tüpraş bu "güven"i bir günde elde etmedi. Bu "güven", "hikaye" değil. Bu güven, uluslararası "kredi değerleme kuruluşlarının" incelemesiyle oluşuyor. Onlar tarafından derecelendiriliyor. Dünyaya ilan ediliyor. Moody's, Fitch, Standart and Poor's gibi uluslararası kredi değerleme kuruluşları Tüpraş gibi büyük şirketlerin durumunu inceliyor. Bunlara "kredi notu" veriyor. Bu not şirketin uluslararası "saygınlık ölçüsü" olarak kabul ediliyor.
Bir ülkenin şirketlerinin kredi notu yükselince, ülkenin de kredi notu, "saygınlığı" artıyor. Şirketlerin kredi notu düşünce ülke ekonomisinin kredi notu da, "saygınlığı" da düşüyor.
Bir işletme bir başkasına satılırken, alıcı firmanın "kredi / saygınlık notu"nun mutlaka, satılan firmadan daha üstün olması gerekiyor. Kredi notu düşük bir firmanın, "kredi / saygınlık notu" daha yüksek firmaya talip olması, satın alması olağan dışı kabul ediliyor. Çünkü kredi / saygınlık notu yüksek bir şirket, kredi / saygınlık notu düşük bir firma tarafından satın alındığında, saygınlık notu hemen düşüyor.
Tüpraş, Türkiye'nin en büyük kuruluşu. Bu kuruluşu satışa çıkaran "Bakkal Mehmet Efendi" değil. Koskoca "Başbakanlık Özelleştirme İdaresi". Bu idarede yüzlerle insan çalışıyor. Bunlar bizim Tüpraş'ımızın kredi / saygınlık notunun ne olduğunu (herhalde!) bilmiyor. Bunlar Tüpraş'a talip olan Rus şirketlerinin kredi notunun ne olduğunu (herhalde!) araştırmak gereğini duymuyor. Alıcı şirketlerin kim olduğunu, arkalarında kimlerin bulunduğunu, Rus mafyası ile ilişkileri olup olmadığını, Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşunu işletip işletemeyeceklerini araştırmıyor.
Sonra da bu yanlışları yazanlar, "özelleştirme düşmanı" olarak azarlanıyor. Benim malımı, bu saf ve bakir Anadolu çocuklarının malını dosta - düşmana "haraç - mezat" satanların yanlışlarını ben yazmayacağım da kim yazacak? Bizim Anadolu'da bir laf vardır. "Arkadaş, günah işleyecek isen bile usulünce işle, edebinle işle. İşin cıvığını çıkarma" derler. Bilmem anlatabiliyor muyum?