Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Geçen hafta sonu Londra'da bir "güzellik yarışması" vardı. Bu yarışmaya "dünyanın en güzellerinden" 9 güzel katıldı. Jüri tek bir güzeli kraliçe seçemedi. İki güzel birden finale kaldı. Finale kalan güzellerin isimleri bugün - yarın açıklanacak. O iki güzele de Türkiye'den damat bulunacak.
Güzellik yarışmasını düzenleyen bizim cep telefonlarımızın işletmecisi Turkcell firması. Güzellik yarışmasının amacı, Turkcell'i yurt dışında ve Türkiye'de halka açacak "yabancı yatırım bankasının" seçimi. Bu seçime dünyanın önde gelen 9 yatırım bankası katıldı. Seçilen iki yabancı yatırım bankası, Türkiye'de seçilecek yatırım bankaları ile evlenerek Turkcell'i halka açacak. Turkcell'in halka açılması Türk piyasası için önemli, Türk ekonomisi için önemli, dış borsa aracıları ve de borsalar bakımından da önemli.
Turkcell'in halka arzı çok çok büyük bir olay.
Çünkü Turkcell'in piyasa fiyatı 25 milyar dolar olarak tahmin ediliyor.
Bir şirketin piyasa fiyatı, 1 tek hissesinin borsada alınıp satıldığı fiyat ile, hisse sayısının çarpımı sonucu ortaya çıkıyor. Açık anlatımıyla tüm hisseleri borsadaki fiyattan satılsa o şirket kaç para toplar ise, o rakam şirketin piyasa fiyatını oluşturuyor.
Piyasa fiyatı, şirketin yıl içinde elde ettiği net kar rakamına bölününce de şirketin "Fiyat / Kazanç" oranı ortaya çıkıyor.
Eskiden genel bir inanış vardı. Bir şirketin "Piyasa Fiyatı" şirketin yıllık net kazanıcının 10 katı dolayında olurdu. Sonra bu ilişki değişti. Şimdilerde bizde borsada işlem gören şirketlerin fiyat / kazanç oranı 20'lere tırmandı.
Bu sadece bizde değil, dünyada da böyle...
Telekomünikasyon, bilgisayar, internet, cep telefonu şirketlerinde ise fiyat / kazanç oranı ilişkisi tamamen kayboldu. Zarar edenlerin bile piyasa fiyatı borsada tavan yapıyor. Çünkü bu şirketler günümüzdeki faaliyetleri ile değil, gelecekteki potansiyelleri ile değerlendiriliyor.
Turkcell de, "cep telefonu" firması olarak böyle farklı değerlendirilen bir firma. Türkiye'de piyasaya ilk giren firma olduğu için abone sayısı fazla olduğu için, 2.5 milyar dolar yatırım ile haberleşme ağını yaydığı için ilgi görüyor. Sermayesinin yüzde 40'ına sahip Finlandiya orijinli telefon şirketi Sonera'nın ortaklığı firmaya ve hesaplarına güveni artırıyor.
Bu nedenle firmaya 25 milyar dolar piyasa fiyatı biçiliyor. Bu piyasa fiyatı çok büyük bir piyasa fiyatı. Bizim İş Bankamızın piyasa fiyatı yaklaşık 12.6 milyar dolar. Onu 7.3 milyar dolar ile Yapı Kredi, 7.0 milyar dolar ile Tüpraş, 5.9 milyar dolar ile Sabancı, 5.9 milyar dolar ile Koç, 5.5 milyar dolar ile Akbank, 4.9 milyar dolar ile Petkim, 3.8 milyar dolar ile Petrol Ofisi, 3.8 milyar dolar ile Garanti ve 3.8 milyar dolar ile THY izliyor. Piyasa fiyatı en yüksek on firmamızın toplam piyasa değeri 73 milyar dolar.
İşte bu nedenle tek başına 25 milyar dolar fiyatı olan bir Türk firmasının Türk borsasında ve yabancı borsalarda kağıdının işlem görmeye başlaması önemli bir olay.
Hatırlatmakta yarar var. Şirketin hisse senetlerinin tamamı, 25 milyar dolarlık. Hisse senedinin tamamı piyasaya çıkmayacak. Belki dörtte biri, belki üçte biri halka arz edilecek. Bu paranın tamamı da belki Türkiye'ye girmeyecek. Ama ne olur ise olsun ortakların eline yatırıma ve yeni işlere yöneltilebilecek önemli miktarda para geçecek. İMKB'ye önemli miktarda hisse senedi girecek. İMKB'de işlem hacmi artacak.
Yurtdışı piyasalarda da işlem gören Türk asıllı şirket hisse senetlerine ilgi doğacak. Piyasa oluşmasında önemli bir adım atılacak...
Bütün bunlar herhalde 2000 yılı Haziran ayından önce gerçekleşecek.




Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr