İşçiye, emekliye verilen zammın 3.5 katrilyon liralık faturası Türkiye'nin bir numaralı sorunu oldu.
Verilen üç kuruşluk zammı işçinin emeklinin burnundan fitil fitil getirmek için ne lazımsa yapılıyor. Bu zam yüzünden içeriden dışarıdan aklına esen hükümeti azarlıyor.
Bu işi bu kadar uzatmak ayıptır. Günahtır. Anadolu'da düğün dernekte çalgıcı kendini kaybeder. Kasap havasını uzattıkça uzatır. O zaman uyarırlar. "Kısa kes. Aydın havası olsun" derler. İşte o biçim.
Şimdi, "eğri oturup, doğru konuşalım". İmar Bankası'nda batan paraların 7.0 katrilyon faturasını ödemek için bu hükümet para bulacak. Ama "icra - i hükümet eylemek için", "hükümet olduğunu ispat etmek için", "ezilen sosyal sınıfların gönlünü almak için", 3.5 katrilyon lira harcayamayacak. Olacak şey mi?
Bu yılın bütçesinin başlangıç ödeneği 150 katrilyon lira dolayında. Bu para ya bu bütçeden çıkar, çıkamaz ise İmar Bankası'nın 7 katrilyon lirası nasıl vergi olarak alınıyor ise bu 3.5 katrilyon lira da vergi olarak alınır.
Bunu uzatmanın, IMF uzmanları "bu yüzden bize dayak atacak" diyerek dertlenmenin gereği yoktur.
Ben bugüne kadar bu 3.5 katrilyon liranın tüketim vergilerine ekleme yapılarak halktan alınabileceğini savunuyordum. Eski bir bürokrat, bütçe ve Hazine hesaplarına aşina bir iktisatçı beni uyardı. "Bu 3.5 katrilyon lira için ek vergiye lüzum kalmayabilir. Bu para bu bütçeden çıkabilir" dedi. Ve de anlattı: "150 katrilyonluk bütçede başlangıç ödeneklerinin yüzde 43.9'u olan 66.0 katrilyon lira faiz ödemelerine ayrıldı. 2004 yılında faizin yıl ortalaması yüzde 28 hesabı ile bu rakam belirlendi. Faiz şimdilerden yüzde 23 - yüzde 24'lere düştü. Yıllık 66.0 katrilyon faiz ödeneğinin tamamı bu durumda kullanılmayabilir. Buradan önemli miktarda ödenek artar. O ödenek de işçi ve emekli zammının 3.5 katrilyon liralık ek yükünü fazlasıyla karşılar."
Dönelim IMF'nin "duruşu"na. IMF bu anlatılanları görmüyor, bilmiyor mu? Görüyor. Biliyor. IMF, "işçiye ve emekliye 3.5 katrilyon liralık zammın faturasına değil", yapılış şekline takılıyor. Ve de haklı.
Maalesef hükümet bu işlerin "raconunu" bilmiyor. O yüzden gereksiz yere "tartışmaların içine sürükleniyor".
(1) Asgari ücret müzakerelerinin aralık ayı içinde sonuçlandırılması gerekirdi. Emekli zamlarının bütçe hazırlanmadan belirlenmesi gerekirdi. Böylece bütçe işçi ve emekli zammını içeren biçimde çıkmış olurdu.
(2) Bütçe disiplini denilen bir şey vardır. Yabancılar buna çok dikkat eder. Bütçe bir defa yürürlüğe girdikden sonra, "zart zurt" değişmez. Bütçe 1 Ocak'ta yürürlüğe girdi. Bir ay geçmeden bütçede yer almayan 3.5 katrilyon liralık zam kararı verildi. Bu yol olur ise sonu kötü olur.
Evet bu hatalar yapıldı ama bu işi uzatmak da hata. Çünkü bir yanda IMF, öte yanda "IMF'den fazla IMF'ci kesilenler" bu işi uzattıkça, "pire, deve oluyor". Ekonomi battı batacak, IMF dayak atacak havasına giriliyor. Faiz düşecek yerde yükseliyor. Hazine boş yere yüksek faiz ile borçlanıyor. Bu 3.5 katrilyon lira tartışmaları piyasanın aklını bu kadar karıştırmasa idi, şimdilerde faiz yüzde 20'lere yaklaşmış olurdu.
Lütfen uzatmayınız. Yeter artık.