Deprem vergisi ile toplanacak paranın tamamı deprem yaralarının sarılmasında kullanılacak ise, "helal olsun!..."
Herkes kendi imkanları çerçevesinde yardım için çırpınıyor. Deprem vergisinin bu "gönüllü" yardımlardan bir farkı var.
Vergide devlet bazı kimselerden "zorunlu" olarak parayı topluyor. Kimin ne vereceği kanun ile belirleniyor.
Ama geliniz görünüz ki, vergi sistemi esastan çarpık olduğu için çok kimse ve kuruluş bu sistemin dışında kaldığı için, deprem vergisi sadece ve sadece, vergisini zaten ödeyen sınırlı kesimin üzerinde kalıyor. Bunlar bordro mahkumları ile gönüllü olarak vergi beyannamesi doldurup, vergisini ödeyenler.
(1) Yanlış olduğunu bile bile biz bu vergiyi ödeyeceğiz.Depremin üzerinden bir hafta geçti. Binlerle ölü var. Yüz binlerle ev çökmüş. Millet kan ağlıyor. İnsanlar depremden zarar görenlere acaba nasıl yardım edebilirim diye çırpınıyor. Böyle bir ortamda hükümet "deprem vergisi" getiriyor. Böyle bir ortamda verginin yanlışını tartışmanın imkanı yok. "Yanlıştır" diyeni "vay vicdansız... Vay cepçi... Üç kuruş vermemek için çırpınıyorsun" diyerek taşlarlar...
Normal şartlarda olsak, bu verginin yanlışlığı şöyle sırılanabilirdi:
(a) Deprem vergisi sadece ve sadece "daha önce kümese giren ve tüyü yolunan kazlardan" alınacak. Vergi verecek olanlar şimdiye kadar namuslu bir şekilde vergisini ödeyenler. İşçiler, memurlar, esnaf, tüccar ve sanayici. Bordro mahkumları ile vergi beyannamesi dolduranlar. Vergisini ödeyenler ödedikleri verginin dörtte biri dolayında ek vergi verecek.
"Hayatlarında kümese girmemiş olan, hayatlarında kıllarından tek bir kıl yolunmamış olan kazlar" salına salanı ortalıkta gezinecek. Onların kıllarının bir tekine kimse dokunamayacak. Bugüne kadar vergi vermeyen, vergi ile tanışmayan, vergi dairesinin kapısından içeri girmemiş olanlar beş para ödemeyecek.
(b) Vergi reformunu ortadan kaldırma reformu ile, bu hükümet, "mali milat"ı iptal, "nereden buldun"u tehir etti. Faizi vergi dışı bıraktı. Kayıt dışı ekonominin faizcilerin açığını kapatmak şimdi bordro mahkumları ile vergi beyannamesi dolduranlara kalıyor. Deprem vergisinin esas hedefi bu açığı kapatmak.
(c) Deprem vergisi bugüne kadar ve bugün vergi verenden alınıyor.
Vergi verenler ekonominin "kayıtlı" kesimini oluşturuyor. Üretim yapan, istihdam yapan, ihracat yapan kesim bu kesim. Devlete düzenli para ödeyen bu kesim... Ekonomik durgunluktan en fazla etkilenen bu kesim. Şimdi de deprem, durgunluğun üzerine tüy dikti. Deprem vergisi tümü ile bu kesimin sırtına bindiriliyor.
Deprem vergisi durgunluğu artırıcı etki gösterecek. Üretim ve istihdam artışını frenleyecek. (İnşallah bu tahminler yanlıştır. Ama görünen köy kılavuz istemez...)
Sorulabilir. Deprem hasarını karşılamak için Hazine'nin paraya ihtiyacı var. Ne yapılabilirdi? Çok şey yapılabilirdi. Fırsat bu fırsat kayıtdışı kesim, yüksek faiz geliri, lüks konut, lüks ulaşım araçları, lüks tüketim üzerine konulacak özel vergilerle aynı gelir sağlanabilirdi. Burada farklı KDV oranlarından, özel tüketim vergisinden, lüks vergisinden yararlanılabilinirdi.
Ama oldu olacak, kırıldı nacak... Yanlış olduğunu bile bile biz bu vergiyi ödeyeceğiz.
(2) Paralar "Yavuz - havuz hesabı"na girerse heba olur.Deprem vergisi olarak toplanacak para normal olarak "bütçe havuzu"nda toplanacak. Para havuza girdiğinde nereden geldiği ve ne için geldiği de belli olmaz, nereye gideceği veya gittiği de belli olmaz.
Deprem vergisi ile faiz ödenir. Banka batıran anlı şanlı işadamlarımızın borcu silinir. Şirket kurtarılır.
Bütçe ilkesi olarak "tahsis - i varidat memnudur". (Türkçesi, belli gelirin belli gidere tahsisi yapılamaz). Ama Turgut Özal, fonları kurarak buna çare buldu. Turgut Özal formülü ile deprem vergisi, "deprem fonu" adı ile istenilen yere çekilebilecek "lastik gibi" bir isim taşıyan fonda toplanır ise paralar gitti - gider... Depremden hasar gören işadamlarının banka borcu ödenir. İhracatçıya prim verilir. Cumhurbaşkanlığı için Kalender'de yapılan yazlık köşkün içi döşenir. Kamu görevlilerine binek otomobili alınır.
(3) Deprem vergisi gelir - gider hesabında saydamlık, kullanımında sınırlama esas olmalıdır."- Ver parayı... Gerisini sen merak etme... "- Yok böyle şey arkadaş! Parayı vereceğiz... Ama sen gerisini söyleyeceksin... Ne yapacağını bileceğiz... Yapılan işin hesabını göreceğiz."
Deprem vergisinin kullanımı "devlet yönetiminde bir aşama yapmanın, halka güven aşılamanın" bir başlangıcı olmalıdır. Deprem vergisinin kullanımı "devlet yönetiminde saydamlık sağlamak ve halka güven aşılamak için" bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.
Deprem vergisi olarak 1.5 katrilyon lira toplanacağı söyleniyor. Bu 3.5 milyar dolar eder. Ön çalışmalarda bir deprem konutunun 20 bin dolara tamamlanabileceği görülüyor. Demek ki, deprem vergisi ile normal olarak 175 bin konut yapma imkanı var.
Konutun arsa parası var. Altyapısı var. Depremden yıkılan sadece özel konutlar değil. Kamu tesisleri var, okullar var. Şehirlerin ihtiyaçları var. Deprem vergisi gelirinin yarısı bu tür harcamalara yönlendirilse gene de görülür ki vergi geliri ile 80 - 85 bin konut yapmak mümkün olabilir.
(4) Arkadaş biz bu parayı vereceğiz... Ama sen bu parayı ne yapacaksın? Sen gerisini anlat bize...Her şey bir noktada kilitleniyor: "Biz parayı vereceğiz... Arkadaş sen bu parayı ne yapacaksın?" Bu soruyu kim cevaplayacak? Biz bu soruyu kime soracağız? Biz bu konuda kime güveneceğiz? Bugüne kadar bizden değişik şekillerde topladıkları paralarla kendilerine lojman döşeyen, otomobil, uçak alan, maaşlarını artıran Ankara'daki büyük Türk büyüklerine mi? Bizden topladıkları paralarla faiz ödeyen, banka batıranları kurtaran, batık bankaları ayakta tutmak için oluk gibi para akıtanlara mı?