Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ekonomiyi düzeltmeye soyunanların "gerçekçi" olmaları gerekir. Vergiler artmayacak. Yeni vergiler gelmeyecek. Memura, işçiye enflasyon ve devalüasyon oranında zam yapılacak. Bankaların hepsi yaşatılacak. Sanayiciye, esnafa, çiftçiye ucuz faiz ile kredi verilecek. Eski faiz borçları ertelenecek. Üç ay sonra her şey düzelecek. Krizden kimse zarar görmeyecek... Sayın okuyucularım, bunlar olmayacak, olamayacak şeyler.

Gerçekleri bilmekte yarar var. Çok canlar yanmadan biz bu krizden çıkamayız. Ülke fakirleşecek. İşçi, memur, emekli kaybedecek. Krizden çıkma çabası içinde "yalap şalap" iş yapan Büyük Türk Büyükleri gerekli ve gereksiz biçimde halkın gelirinden, varlığından pay alacak.
(1) Vergiler mutlaka artırılacak. Kümes dışındaki kazların değil, kümese girmiş kazların tüyleri de yolunacak. KDV, Akaryakıt Vergisi artırılacak. Faize, dövize vergi konulacak. Aktif vergisi ve de beyan edilen gelirlerden kriz vergisi gibi hemen tahsili mümkün vergilere başvurulacak.
(2) Dövizin fiyatı daha da artacak. Önce döviz fiyatı artacak, sonra duraklayacak. Enflasyonun yetişmesini bekleyecek.
(3) Faiz yükselecek. Yatırımlar, üretim gerileyecek. Hazırlıklı olalım.

Şunu bilelim, "biz bizeyiz"... Yabancılardan hayır yok. Bundan önceki krizlerde bu ülke nasıl batmadı, bu halk nasıl sıfırı tüketmedi ise bu sefer de öyle olacak... Fakirleşeceğiz, politik sarsıntılar olacak, hükümetler değişecek ama kriz de bitecek.
Şunu bilelim, yabancılar bizi kurtarmak için bol döviz göndermeyecek. Gecekondu arsasını satarak, Büyük Türk Büyükleri’nin otomobillerinin üçte birini azaltarak, yurtdışındaki işçilerin paralarını getirterek kaynak yaratılmaz.

Ankara’daki Sayın Büyük Türk Büyükleri. Altı haftadır "hindiler gibi" düşüne düşüne vakit geçirdiniz. Bir şey yapamadınız. Aman bu beceriksizlikle "kötünün kötüsünü" yapmayın.
(1) Serbest piyasayı, kambiyo sistemini kilitlemek her şeyin sonu olur. Beceriksiz döviz politikası ile altı haftada Merkez Bankası’nın dövizlerini erittiniz. Şimdi telaşa kapılarak döviz giriş çıkışlarına, alım satımlarına sınırlama getirmeyiniz.
(2) Halkın gelirinin artması, yatırımların ve üretimin artmasına bağlıdır. Yatırım ve üretim para ile olur. Bizim TL ve döviz kaynağımız yetersiz. Borçlanmaya muhtacız. Sakın ha, iç borç ve dış borç ertelemesini veya moratoryumu aklınıza getirmeyiniz. Osmanlının borçlarını kabul etmekle, hiçbir iç ve dış borcunu aksatmamakla övünen Türkiye işte o zaman şapa oturur.

Türkiye 1960 - 1970 - 1980 - 1990 yıllarında tam ve yarı "ara rejim" deneyimi yaşadı. Ara rejimler ülkeye iyilik getirse idi Türkiye bu rezil durumda olmazdı. Demokrasiyi tatil ederek, yeni bir "ara rejim" arayışı ülkeyi dünyadan koparır.
Ara rejim özlemi çeken büyük sanayiciler, işadamları, para babaları, cümle halk unutmamalıdır ki, "ara rejimler" ülkenin demokratik sistem içinde çözülemeyecek sorunlarına çözüm getirmek gerekçesi ile ortaya çıkar. Bu defa sorun iç ve dış düşmanlar değil. Sorun Türk lirası ve dövizden kaynaklanıyor. Bu defa ara rejim gelir ise, boğuşacağı iç ve dış düşmanlar sermaye çevreleri, iş çevreleri, Türk lirası ve döviz tasarrufu yapanlar olacak... Ara rejim isteyenler bunları bilsin de ona göre ne isteyecek ise istesin...