Giyimcilerin marka oluşturabilmeleri ve kendilerini yurtdışında tanıtabilmeleri için hükümet “Turquality” adı verilen bir proje başlattı. Uyguluyor.
Geliniz görünüz ki, biz yurtdışı pazarlara kendi markamızla çıkma çabası gösterirken, yabancılar kendi markalarıyla bizim iç pazarı istila etti.
Dış pazarda marka yaratması için “Turquality” projesi kapsamında desteklenen firmalar da sonunda pes etmiş olmalı ki, yabancılarla ortak olarak, yabancı markaların Türk pazarına daha kolay girebilmelerine yardımcı olmaya başladı.
Turquality projesinin hedefi, belli standartları yakalamış, dünya markası olma yolundaki Türk markalarının, Türk moda tasarımcılarının, yurtdışında tanıtım, reklam ve pazarlama faaliyetlerini desteklemek, “On yılda 10 Türk markasını dünyaca ünlü hale getirmek”tir.
Projeyle ilgili harcamalar “Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu”ndan yapılıyor.
Marka olmanın bedeli büyük
Marka yaratacağını söyleyerek proje kapsamına giren giyimcilerin modacıların ve tasarımcıların yurtdışında tanıtım, reklam ve pazarlama için yapacakları harcamaların yarısını devlet fondan karşılıyor.
Moda tasarımcılarına defileleri için yılda 300 bin dolara kadar, kira harcamaları için 300 bin dolara kadar, kiraladıkları reyonlar için 200 bin dolara kadar, show room’lar için 200 bin dolara kadar fondan ödeme yapılıyor. Yılda 300 bin dolar prefinansman desteği, yurtdışında mağaza açarlarsa 500 bin dolara kadar kira desteği veriliyor.
Önceleri bu projeden sadece giyimciler yararlanıyordu. Yararlanan firma sayısı 15 idi. 2006 programıyla projeden diğer sektörlerin de yararlanmasına karar verildi. Şimdilerde 14 sektörden 57 marka destekleniyor.
Projenin başlangıcında 2004 yılında proje kapsamına alınan 15 giyim firmasından biri olan başarılı bir giyim firması geçen hafta içinde, dünyanın değişik ülkelerinde 1.200 mağazası bulunduğu açıklanan, güçlü bir İtalyan giyim firmasıyla ortak oldu.
İtalyan firmasının yetkilisi, ”Türk firmasıyla ortaklığımızın ardından 4 markamızı Türkiye’ye getireceğiz. Yılda 50 koleksiyon hazırlayan ‘hızlı moda’ markamızın mağazalarını 2009 yılında, büyük beden mağazalarımızı 2010 yılından sonra açacağız” diyor.
İç pazarı kaybediyoruz
Turquality projesiyle dışarıda marka yaratması için, “On yılda 10 dünya markasından biri olması” için desteklenen giyim firması, bakıyoruz ki, dünya markalarının elinden tutmuş, onların iç piyasaya girmesine destek veriyor.
Kanunlara uygun biçimde çalışan şirketlerin işine karışılamaz. “Şunu neden yaptın, bunu neden yaptın?” denilemez. Marka yaratması için desteklenen her şirketin mutlaka başarılı olması beklenemez. Kanunlara uymak şartıyla, yabancıların markalarını Türk pazarına taşıması önlenemez. Turquality projesi iyi niyetle başlatılmış, devamında yarar olan bir projedir.
Bütün bunları yazıyorum. Çünkü bunları kabul etmemek mümkün değil. Ama gene de bu olan bitende bir yanlışlık olduğunu düşünüyorum.
Yurtiçinde yabancı markalar karşısında ezilen, silinen, yok olmak üzere olan Türk markaları, nasıl olacak da yurtdışında Turquality desteği sayesinde ayağa kalkabilecek, devleşecek ve dünya markası haline gelebilecek?