Yalçın Küçük "Gebze Mahpushanesi"nde iken, "Tekelistan"ı yazdı. Elli ikinci kitabı olan "Tekelistan" YSG Yayınevi tarafından bastırıldı. Kitap satışa çıktı. Derken efendim "af" çıktı. Böylece Yalçın Küçük de "mahpushane"den çıktı.
Yalçın Küçük, "ezeli ve ebedi bir fikir mahkumu"dur. Bir zamanlar fikir suçu nedeniyle en fazla gözaltına alınan ve hücreye konulan yazar idi. Rahmetli Uğur Mumcu, "...haftalık gözaltı mükellefiyetini sakın aksatma" diyerek Yalçın Küçük'e takılırdı.
Yalçın Küçük, Devlet Planlama Teşkilatı'nın ilk iktisatçılarından biridir. Birlikte çalıştık. Birinci ve İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planlarının modelinin yapılanmasına katkıda bulundu. Ekonometrisi ve teorisi güçlü bir plancıdır. Bilgili ve deneyimli bir iktisatçıdır.
Planlama teşkilatından ayrıldıktan sonra, "Yalçın Küçük" firmasını kurdu. Düşünce üretti. Yazdı. Ve de başı beladan kurtulmadı. Çünkü "Yalçın Küçük" firmasının ürettiği, yazıya döktüğü düşünceler, Türkiye'de "genel kabul görmüş" düşünce ve yazıların dışına taşıyordu. Yalçın Küçük "farklılık" üretiyor, "farklı" yazıyordu.
Farklı düşünen, farklı yazan Yalçın Küçük, kendi ifadesi ile (sayfa 349) Demirel'in cumhurbaşkanlığını, Çiller'in başbakanlığını ve genelev patronu Madam Manukyan'ın vergi rekorunu protesto etmek için gönüllü olarak Paris'e "kendini sürgün etti"... Sonra sürgün süresinin dolduğuna karar verip "gönüllü olarak" Türkiye'ye döndü.
Döner dönmez, fikir suçundan yargılanmaya başladı. Daha önce yaptığı 5 konuşma için 10 yıl hapse mahkum oldu. Mahkumiyetini Yargıtay onayladı.
Yalçın Küçük diyor ki, her ağzımı açtığımda 2 yıl hapis cezası almış oldum. Mahkeme kararı ile Türkiye'de ağız açmanın çok pahalı olduğu kanıtlandı (sayfa 349).
Huylu huyundan vazgeçmez demişler, başına gelen belalara rağmen kalemi durmuyor. Haymana ve Gebze mahpushanelerinden Aydınlık ve İnsancıl dergilerine yazı gönderdi. Haymana Mahpushanesi'nde iken "Aydınlık Zindan"ı yazmıştı. Gebze Mahpushanesi'nde tamamladığı Tekelistan'da daha önce yayımlanmış makaleler yanında yeni yazıları da yer alıyor.
"Tekelistan"da (sayfa 239) farklı düşünmenin ve yazmanın, Türkiye'de "bölünme korkusu"na yol açtığını belirtiyor. Yalçın Küçük'e göre, "...bölünme korkusu ürkütücüdür. Sürüden ayrılanı kurt kapar atasözü hem bu korkuyu haber veriyor ve hem de antidemokratik bir bekleyişi açığa vuruyor. Biz Türklerde de bu var..."
Tekelistan kitabını, "düşünmeyi öğretmek ve asıl önemlisi düşünmenin çok hoş bir iş olduğunu hatırlatmak için yazdım" diyen Yalçın küçük (sayfa 15) 366 sayfalık kitapta, Türkiye'nin güncel olaylarına, sorunlarına farklı bir pencereden, "içeriden" bakıyor.
Türk ekonomisinde kirlenmenin "TİT sektörü" ile başladığını, TİT sektörünün "tekstil - inşaat - turizm" sektörlerinin kaynaşmasından oluştuğunu, bu sektörün sosyolojik olarak egemenliğini sürdürdüğünü, TİT sektörünün, bankacılık ve medya sektörlerinin desteği ile toplumu titrettiğini, sarstığını iddia ediyor (sayfa 245 - 255).
Kadın profesör sayısının toplam profesör sayısı içindeki payının Hollanda'da yüzde 3, İngiltere ve Almanya'da yüzde 5, ABD'de yüzde 14 iken, Türkiye'de yüzde 20'lere ulaşmasının, "Hanım Hanımcık Türk Üniversiteleri" olgusunun göstergesi olduğuna işaret eden Yalçın Küçük, doçentler arasında bu oranın yüzde 44'e yükselmesine dikkati çekiyor. Yakında üniversitelerimiz "ecza dükkanlarına" dönecek, paketlenmiş - etiketlenmiş dersler satışa sunulurken, kadın profesörlerimiz de hırka örecekler diyor (sayfa 219).
Yalçın Küçük, Türkiye'ye farklı bakıyor. Bırakınız bu ülkede bazılarımız da bizden farklı baksın. Farklı bakışlarını ifade etme hürriyetine sahip olsun. Ne zararı olur ki?
(Tekelistan, YGS Yayını olarak çok kaliteli bir baskı ile 7 milyon liradan satışa sunuldu.)