Şu günlerde Mey grubu Özelleştirme İdaresi'nden satın aldığı fabrikaları ve içki markalarını 900 milyon dolar dolayında bir bedel karşılığı "Texas Pasific Group" isimli bir ABD yabancı sermaye grubuna satmak üzereymiş.Texas Pasific Group, rakı fabrikalarını satın alınca Tekel'in eski markalarını kullanacak değil ya... "Tekirdağ" rakısının markası herhalde "Teksas" rakısı olur. Küçük 45'lik "Yeni Rakı" şişeleri de halkımız "Fahrettin Kerim" diye değil de, "W. Bush" diye anmaya başlar... Böylece "Törkiş Raki" küreselleşmiş olur. (!)Saf ve bakir Türk halkı olarak, bizlerin de takkemizi önümüze koyarak düşünmemiz gerekir: Neler oluyor? Biz elimizde ne var ne yok sata sava, günü geçiriyoruz da... Bu iyi bir şey mi? Tekel'in içki üreten 17 fabrikasını ve piyasada yer etmiş içki markalarını Özelleştirme İdaresi satışa çıkardı. 2004 yılında Nurol, Limak, Özaltın firmalarının yüzde 29'la, Tutsab'ın yüzde 13 ortaklıkla oluşturduğu Mey grubu 292 milyon dolar ödeyerek bunları satın aldı. Kamunun elinde ne var ne yok sattık. Kamunun elinde satacak doğru dürüst mal kalmadı. Şimdi gayrimenkulleri satıyoruz. Özel sektör, elinde ne var ne yok yabancılara satmaya hazır. Biz Türk insanı olarak nasıl bir ülkede yaşamak istiyoruz?Osmanlı'nın son dönemlerini anlatanlar bize derlerdi ki: "Ülkede sanayi ve ticaret tamamen yabancıların elindeydi. Türkler sadece yabancıların yanında ırgat olarak çalışırdı... İstiklal Savaşı'ndan sonra, ekonomide kurtuluş savaşı başladı. Devlet bir yanda Türklerin sermaye sahibi olmalarını, sanayiye, ticarete girmelerini kıt imkânlarıyla desteklerken, gene kıt imkânlarıyla sanayi tesisleri, bankalar kurdu..." Bize bunlar anlatıldı. Bize bunlar okutuldu. Şimdi tersini yapıyoruz. Elimizdekileri satıp savdıktan sonra biz ne iş yapacağız?Bu sütunda 26 Haziran 2001 tarihinde yayımlanan yazımın bir bölümünü hatırlatmama izin veriniz: "Yıllar önce Cidde Havaalanı'ndaki tuvaletlerin temizliğine şaşırıp kalmıştım. Filipinler'de insanların yapacak işi yok. Para kazanmak için buralara gelip hela temizliyorlar" demişlerdi. Satacak mal kalmadı Daha sonra Filipinliler Türkiye'ye kadar geldi. Türk evlerinde çalıştı. Derken ekonomisi iflas eden Türki devletlerinden, Bulgaristan'dan, Moldova'dan Türkiye'ye "Ne iş olsa yaparız abicim" diye çok sayıda insan akın etti... Ülkelerinde hekimlik yapan, öğretmenlik yapan, mühendislik yapan çok sayıda insan ayda 150 veya 200 dolar ücret karşılığı temizlik işleri, hasta bakımı gibi bizlerin ilgi göstermediği işlerde çalışmaya başladı. Zamanla o ülkelerin ekonomileri düzeldi. Yavaş yavaş Filipinliler, Moldovalılar, Bulgarlar, Türki devlet vatandaşları ülkelerine döndü.Sayın vatandaşlarım... Sayın halkım... Bu ülkede artık Türk insanının yapabileceği iş kalmaz oluyor... Yavaş yavaş, az buçuk İngilizce öğrenmeye ve yavaş yavaş bavullarınızı hazırlamaya başlayınız. Yol göründü. Yakında sıra bize geliyor. Dünya pazarında Filipinlilerin, Bulgarların, Moldovalıların bıraktığı işleri yapmak bize düşecek. Cidde Havaalanı'nın helalarını ayda 150 dolar maaş karşılığı temizlemeye bizim bankacılarımız, avukatlarımız, doktorlarımız, bizim halkımız talip olacak. Buna mecbur olacak (!) guras@milliyet.com.tr Şimdi biz ne yapacağız?