Rayver’in (Dede’nin) kahvesinde "kürsü" adı verilen tahta, ahşap taburelere iliştik. Kahve, aşağıya doğru uzanan, iki yanına tek katlı dükkanların dizili olduğu, araç girmeyen bir yolun başında. Yolun üzeri yeşil sarmaşıklarla örtülü. Yol "kürsü"lere çökmüş, gazete okuyan, çay içen Tuncelililerle dolu. Çoğunun elinde Evrensel gazetesi var. Tunceli’ye 1999 yılından bu yana Evrensel’in girişi yasakmış. OHAL kalktığı için iki haftadır halk Evrensel okuma imkanına sahip olmuş.
Asker şehre inebiliyor
Bu kalabalık sokağa emniyetçiler, "Bekaa Vadisi", halk ise "Mülteci Kampı" adını vermiş. Basın açıklamaları bu sokağın başında yapılır, her basın açıklamasını da bin dolayında Tuncelili izlermiş. Tunceli ilinde 80 bin, şehrinde 20 bin kişi yaşıyor. 20 bin kişinin 5 bini sivil devlet memuru ile polis. (Bu 5 bin kamu görevlisinin bin 500’ünü Kamer Genç yerleştirmiş.) Tunceli’de 20-25 bin Silahlı Kuvvetler mensubunun bulunduğu söyleniyor. Şimdilerde askerin de şehre inmesine izin veriliyor.
Tuncelililer "Burada her yetişkin Tuncelili başına 1 polis, 3 asker düşerdi" diyorlar. Bir yıldır hayat normale dönmeye başlamış. Fakat 79 yayla ve meranın hala 49’u köylüye kapalı. Halka açılan köylere bile jandarmadan izin kağıdı alınarak giriliyor, gece kalınamıyor. En önemli gelişme 1994 yılından bu yana devam eden kontrollü gıda uygulamasının sona ermesi. Sekiz yıldır Tunceli halkı jandarma kontrolünde sadece kendi ihtiyacı ile sınırlı gıda ve giyim eşyası satın alabiliyordu.
Halk barajlara karşı
Kimlik kontrolleri gevşemiş ama devam ediyor. Emniyet görevlileri kontrol ettiği kişiyi tanımasına rağmen kimlik soruyor. "Gel bakalım Güngür Uras Bey. Ver kimliğini de bilgisayardan kontrol edelim" diyor. Terör bitince bu yıl yurtdışındaki ve yurdun diğer şehirlerindeki Tuncelililer şehirlerine dönmeye başlamış. Bu yıl Üçüncü Munzur Festivali’ne 40 - 50 bin Tuncelili katılmış. Tunceli’ye dönenler konut satın alıyor. Almancılar 100 metrekare sobalı apartman dairesine 45 bin euro ödüyor. Tunceli’de işsizlik çok. İşsizlik, gençleri kötü alışkanlıklara itiyor. Tiner ve uyuşturucu alışkanlığı yayılıyor.
Tunceli’de ondan fazla işçi çalıştıran 2 işyeri var. Özelleştirilen Sümerbank Yün İpliği Fabrikası kapalı. Özelleştirilen yem fabrikası yüzde 10 kapasite ile çalışıyor. Hayvancılık gerilemiş. Tunceli’de hayatın normale dönmesi köylerin ve meraların açılmasına bağlı. Çünkü halkın tek geçim kaynağı tarım ve hayvancılık. Tarlasına, bahçesine gidemeyen, hayvanını otlatamayan Tuncelilinin "terör bitti" diyerek sevinmesi mümkün mü?
Tuncelililer Munzur Vadisi’nde yapılacak barajların doğal ve kültürel yapı ile geleneksel yerleşimi değiştireceğini söylüyor. Barajlara karşı hareket var. Bir de sanayi adı altında kazı makineleri ile tarihi eser avcılığı yapılmasından yakınılıyor.
Kalkınma programı şart
Sohbet ettiğimiz gençlerin çoğu kendini OHAL çocuğu olarak adlandırıyor. Vali’nin, polisin, Silahlı Kuvvetler’in halka daha ılımlı yaklaştığı söyleniyor. Ama beklenti baskı havasının tamamen kalkması. Tunceli’de AKP teşkilatlanmamış. CHP bir milletvekili çıkarır, DYP’den de Kamer Genç seçilir. Üçüncü milletvekilliği ortadadır deniliyor. Tunceli halkı demokrasiden, özgürlüklerden yana. Cesur. Görüşlerini çekinmeden sergiliyor. Hakkını arıyor.
Tarım ve hayvancılığın desteklenmesi kısa sürede, tarım ve hayvan ürünleri sanayii orta dönemde bu insanların normal hayata dönüşünü sağlayacak. Ama bunun için devletin özel bir kalkınma programı oluşturmasına ve özel teşvikine ihtiyaç var.