İşsizlik oranı geçen şubattan bu şubata yüzde 16.1’den yüzde 14.4’e geriledi ama gene de 3.5 milyon işsizimiz var. Her yüz gencin 25.5’i işsiz.
Yatırım olursa, üretim artarsa işsizlik de azalacak diyoruz. Ama bizim artan yatırımlarımız ve artan üretimimiz işsizliği azaltmıyor. Çünkü biz modası geçmiş yatırımlarla talebi olmayan üretim yapıyoruz.
İşsizlik sorununun kemikleşmesini önlemek, büyümeyi hızlandırmak, ihracat gelirimizi artırmak için “yeni bir strateji”ye ihtiyaç var.
Devlet Planlama Teşkilatı’nın yayımladığı göstergelere göre yüksek teknolojiye dayalı ürünlerin toplam üretimdeki payı yüzde 4.1 oranında, ihracatımızdaki payı yüzde 3.3 oranında. Halbuki AB ülkelerinde yüksek teknolojiye dayalı ürünlerin ihracattaki payı yüzde 21.6 dolayında.
İşsizlik sorununu ve teknolojideki geriliğimizi “veri” (given fact) kabul ediyoruz. Ve de çözümün ne olacağını tartışmıyoruz.
İşte bunun içindir ki, yaratıcı, yenilikçi bir bilim adamı olan Prof. Dr. Arman Kırım’ın bu konularda önerilen içeren, tartışma kapısı açan bir çalışmasını okuyunca heyecanlandım.
Prof. Dr. Arman Kırım işsizlik ve geri teknolojiye dayalı basit üretim çemberini kırmak için “inovasyon (yenilikçilik) ve girişimcilik” konularına önem verilmesini öneriyor.
Diyor ki, ”2008 dünya finansal krizi sonrası dönemde Türkiye için yeni bir ekonomik büyüme stratejisi oluşturmak zorundayız. Bu stratejinin hedefi, işsizliği ortadan kaldırmak, üretimi ve sonuçta refahı artırmak olacaktır.
Yenilikçilik olmadan olmuyor
Bu yeni strateji, mevcut ekonomik sektörlerin inovasyon yeteneklerini geliştirilmesini, aynı zamanda da teknolojik sektörlere odaklanan yepyeni bir girişimcilik hamlesini başlatması gerekiyor.
Yeni girişimcilik, bildiğimiz KOBİ girişimciliği olmayacak. İnovasyona ve inovasyon sektörlerine odaklı olan, finansmanı da erişim hedefi de ‘küresel’ olan, bilim ve teknolojiyle evrensel pazarlama becerilerine dayalı bir girişimcilik olacak. Yüksek büyüme tempolu ‘yeni girişimcilik’ olacak.
Bu konuda dünyada son yıllarda yapılan sayısız bilimsel araştırma bizlere çok güzel ışık tutuyor. ABD’den İsrail’e, Singapur’dan Malezya’ya, Çin’den Yeni Zelanda ve Hindistan’a kadar çok farklı ülkelerde yeni girişimcilikle ilgili olarak hükümetlerin son yirmi yıldır uygulamaya koyduğu politikaların sonuçlarını değerlendiren bu araştırmaların bazı önemli bulguları şunlar:
- İnovasyon, yani yenilikçilik, ülke ekonomilerinin verimliliğini, büyümesini ve istihdam seviyesini önemli ölçüde olumlu etkiliyor. Yenilikçilik becerileri yüksek olan ülke ekonomileri, son yüzyılda diğerlerine fark atarak büyüyor.
‘Yeni girişimci’ye ihtiyaç var
- ABD’den Singapur’a, Yeni Zelanda’dan İsrail’e kadar yeni teknoloji sektörlerinde başarılı olan ülkelerin hepsinde bu sektörler devlet desteğiyle başarıya ulaşmış durumda. ABD’nin ünlü ‘yeni girişimcilik’ merkezi Silikon Vadisi bile, sanılanın tersine, çok ciddi devlet teşvikleriyle kurulmuş ve büyümüş. Bunlar küçük çaplı yarışmalarla değil, büyük çaplı devlet teşvik politikalarıyla yapılabiliyor.
- Ancak inovasyonun (yenilikçiliğin)
ve de yeni girişimciliğin bizim alıştığımız sektörel, bölgesel ve genel teşvik tedbirleriyle desteklenmesi mümkün değil. Bu alandaki teşvik politikalarının “proje bazında” olması gerekiyor.
Bütün bunlar yeni ve zahmetli işler.
Ama girişimci için de ülke ekonomisi
için de “fark yaratmak” önemli. Fark yaratamayan “sıradan olan” gerilerde kalmaya mahkûm oluyor, olacak.