ABD güvenilir bir müttefik mi?

7 Ağustos 2017

Senaryoyu gözünüzün önüne getirin: ABD Başkanı, ülkenizin cumhurbaşkanı olarak sizi arıyor; siz de ona kendi seçmeninizin de, komşu ülke liderlerinin de, dostların da, düşmanların da duymasını istemeyeceğiniz şeyler söylüyorsunuz. Sonuçta karşınızdaki kişi koca ABD’nin koca başkanı. Hele bu başkan, biraz menteşeleri gevşek bir kişi olduğu için, belki adamın suyuna gitmek için tavizkâr konuşuyorsunuz; belki biraz alttan alıyorsunuz, belki ülkenizin sırrı niteliğinde bilgiler veriyorsunuz...

İki hafta sonra, “Washington Post” gazetesinde, adamın size söylediklerini, sizin adama söylediklerinizi, kelimesi kelimesine, tutanak halinde okuyorsunuz. Rezaleti düşünebilir misiniz? “Olmaz öyle şey!” demeyin; oldu bile. Eğer siz Meksika Cumhurbaşkanı veya Avustralya Başbakanı iseniz, şu anda ne dostun, ne düşmanın, hatta ailenizin yüzüne bakamaz haldesiniz. Neden? Çünkü Beyaz Saray’da veya ABD hükumetinin bir yerinde yeni başkandan nefret eden bir grup var ve bu grup, Başkan Donald Trump’ı rezil etmek, mahçup düşürmek, elinden siyaset seçeneklerini almak için ABD’nin bile rezil olmasına, siyaset seçeneklerini yitirmesine aldırmıyor.

Devlet ve hükümet liderlerinin yabancı ülke liderleriyle

Yazının Devamı

Amerika’ya bir şey olursa

3 Ağustos 2017

Haber ajansları, Kuzey Kore’nin bir yıl önce uzaydan kaydedilmiş gece manzaraları ile bu ay çekilen fotoğrafları karşılaştırıyor ve ABD yaptırımlarının işlemediğine, K. Kore’nin her şeye rağmen hızla kalkındığına hükmediyorlar. Sosyologlar ve ekonomistlerin böyle bir kalkınma endeksi var mıdır, bilemem. Ama sıradan insanlar olarak bir ülkenin başkentinin genişlemesi, geceleri pırıl-pırıl aydınlık olmasına bizim verdiğimiz anlam budur.

Peki ya bu ülkenin İran ile ayrı 48 saatlik dilim içinde yaptığı ikinci kıtalararası balistik füze (ICBM) denemesine ne demek lazım? Üstelik bu füzelerin menzili, K. Kore’nin iddiasına göre, Şikago’yu hatta Los Angeles’i bile kapsıyor. Bağımsız gözlemciler, iki hafta önce denenen füzeye göre bu yeni füzenin çok daha yüksek bir taşıma gücünün olacağını, hızının da daha yüksek olduğunu söylüyorlar. 47 dakika içinde 3 bin 500 km kat ettiğine bakarak, Kuzey Kore’nin ICBM teknolojisini epey ilerlettiği ifade ediliyor. Bu tür füzelerin nükleer savaşta kullanılmak üzere geliştirildiğini hatırlarsak, K. Kore, ABD’yi ciddi şekilde tehdit etmiş oluyor.

İran’ın denediği füze ise kıtalararası yolculuk için değil, uzaya uydu (veya benzeri yük) götürmek için

Yazının Devamı

Sınırlar yeniden çizilirken

31 Temmuz 2017

Çocuk gelişim psikolo- jisinin en önemli öğesi, ana-baba için, yürümeye başladığı andan itibaren çocuğun kendi sınırlarını çizmekte ısrar etmesine karşın, ona güvenli bir ortam oluşturmak, neye izin verileceğini, neye izin verilmeyeceğini pazarlığa açık olmayan bir tarzda bildirmektir. Bunu başarıyla yapamazsanız, çocuk kendisini, örneğin bir AVM’nin ortasında yerlere atıp çığlık çığlığa ağlayarak ve eline ne geçerse kırarak, size istediğini yaptırmaya çalışır.

İsrail polisi ve 200 kadar Musevi yerleşimci, geçen hafta İsrail’in Şeria Nehri’nin batısında işgali altında tuttuğu Arap topraklarındaki El Halil kentinin bir mahallesinde, yıllardır Ebu Recep ailesinin oturduğu bir evi, mahkeme kararını icra ettikleri iddiasıyla işgal ettiler; aileyi ve eşyalarını sokağa attılar. Yerleşimcileri bu sırada 200’e yakın İsrail askeri korudu.

Bu hikayeyi hiçbir yerde görmediniz. Bu sırada uluslararası haber kanallarında trajik ölümünün 20’nci yılı dolayısıyla yüzlerce Prenses Diana haberi okudunuz. Yeni çıkan kitapların özetlerinden tutun, iki oğlunun anılarına, son telefon görüşmelerine dair duygularına kadar yüzlerce manşet ve web sayfası gördünüz. El Halil’deki bir evin el değiştirmesine ve

Yazının Devamı

Mabet Tepesi savaşları

27 Temmuz 2017

İsrail hükümeti, Mabet Tepesi (Temple Mount) veya Mescid-i Aksa Külliyesi adı verilen ve içinde iki büyük cami ve birçok kutsal mekânın bulunduğu yapay tepeye girişlere yerleştirdiği metal arama cihazlarını kaldırdı. İsrail kaynakları, içinde Kubbe-tüs Sahra ve Aksa camilerinin de yer aldığı bu alanın, Kudüs’ün bir parçası olarak, İsrail’in hükümranlık alanı içinde olduğunu iddia ediyor, güvenliğin sağlanması için istediği tedbiri almakta serbest olduğunu öne sürüyorlardı. Böylece önemli bir geri adım atmış oldular.
14 Temmuz Cuma günü, İsrailli üç Müslüman’la, Külliye’nin Aslanlı Kapı denen girişinde İsrailli askerler arasında çıkan tartışma kısa zamanda çatışmaya dönmüş ve İsrail polisinin iddiasına göre, Müslüman gençler yanlarında getirdikleri el yapısı makineli tabanca ile İsrailli iki askeri öldürmüşlerdi. İsrailli askerlerin, yanlarından geçen Filistinlileri bile nasıl tahrik ettiklerine ve sonunda bu kişiyi yere yatırıp dövüp, kelepçelediklerine dair sayısız video görmüş herkesin tahmin edeceği manzara, 14 Temmuz’da gerçekten ne olduğuna dair açıklamalara inanmayı imkânsız kılıyor. Sonunda beş kişinin canından olduğu bu olayın gerçekte nasıl geliştiğinin artık anlamı bile

Yazının Devamı

Tatilini yarıda kesen Alman bakan!

24 Temmuz 2017

Büyük- ada’da bir otelde, bazı STK temsilcileri ile biri İsveç, diğeri Alman iki eğitimcinin gözaltına alınması, Türkiye ile Almanya arasında, son aylarda görülen gerilimlerin en şiddetlisine sebep oldu. Alman Dışişleri Bakanı, tatilini yarıda keserek makamına döndü ve ülkesinin Türkiye’ye yaptırım uygulamak üzere olduğunu açıkladı.
Eskiden olsa, (eskiden derken 10-15 yıl öncesini anlamak lazım) bu demeç, Ankara’da bir çok yetkilinin ertesi sabah dudağında en az bir uçukla uyanmasına sebep olurdu. Basın-yayının paniği de cabası!
Şimdilerde ya hükümet, ya da cumhurbaşkanlığı sözcüsü aynı sertlikte bir yanıt veriyor ve bu gazetelerde, televizyonlarda çok da önlerde, tepelerde olmayan bir yer buluyor. Yani ne Ankara’da, ne de İstanbul’da kimse heyecandan uykusunu veya tatilini kaçırmıyor.
Öyleyse 2013’den beri Almanya Başbakan Yardımcısı olan, şimdilerde de dışişleri bakanlığını yürüten Sigmar Hartmut Gabriel’in bu telaşı nedendir? Hem de ne telaş? Koalisyon hükümetinin başbakanı Angela Merkel’i bile aşan bir söylemle, Türkiye’de yatırımı olan Alman firmaları hakkında savcılık soruşturması açıldığı yalanını söyleyecek kadar ölçüsüz bir heyecan. Alman firmalarının Türkiye’deki

Yazının Devamı

İsrail neden barışı torpilliyor?

20 Temmuz 2017

Astana görüşmeleri Suriye’de çatışmasızlık bölgeleri kurularak karşılıklı güven oluşturan süreci başlatmasını amaçlamıştı. Mayısta çizilen dört çatışmasızlık bölgesini oluşturacak anlaşmalar yapılsaydı formülün işleyip işlemediği çoktan anlaşılmış olurdu. Suriye’deki iç savaş hiçbir ülkeyi, hatta Beşar Esad’ı bile Türkiye ve Ürdün kadar ilgilendirmiyor, kaygılandırmıyor. Türkiye ve Ürdün, Suriye savaşının en büyük yükünü, savaşın evsiz bıraktığı 5 milyon insanın sorumluluğunu taşıyor.

Astana formülünün yürürlüğe konulamamasının sebebi, İran’ın oynayacağı rol yüzünden, Amerika’nın takındığı olumsuz tavır idi. Bu tavır, G20 görüşmelerinde, Rusya, Türkiye ve ABD başkanları arasındaki üç ayrı ikili görüşmeyle giderildi ve Esad rejiminin müttefiki ve temsilcisi rolündeki Rusya, ABD’ye, İran konusunda bir dizi teminat verdi. Bunların başında, İran’ın doğrudan veya Hizbullah ile işbirliği yaparak garantör olmayacağı güvencesi vardı. Trump da, Erdoğan da bu garantinin İsrail için yeterli olacağını düşünmüş olmalılar.

Astana planında, İsrail’in 1974 yılında kabul ettiği ateşkes hattının tam üzerinde, Golan Tepesi’ne komşu El Kuneytra bölgesindeki çatışmasızlığın İran tarafından denetlenmesi

Yazının Devamı

İstikrarlı ülke, Türkiye

17 Temmuz 2017

Yıldönümünü geride bıraktık. Bir yıl önce, ateşin ortasındayken belki her şeyin bu kadar farkında değildik. Bu yıldönümünde daha çok video görmek, daha çok anı dinlemek imkanı oldu. Devlet ve hükümet yetkilileri daha ayrıntılı açıklamalar yaptı. “15 Temmuz” denildiğinde aklımıza gelen ilk kelime sorulsa, sanırım birincisi “kahraman” olursa, ikincisi “travma” olurdu. Ama görünen o ki, ülke, o travmayı atlatmış bulunuyor.

Dikkatle bakılırsa ülke ve ulus, askeri müdahalenin getirmesi doğal şaşkınlığını ertesi sabah atlatmıştı. Tarihimizdeki “başarılı” darbelerden sonra dahi, resmi çarklardaki derlenip toparlanma bu kadar çabuk, bu kadar ağrısız olmamıştı. Borsalar bile bir gün olsun duraklamadı! Sanki bir askeri müdahale girişimi olmamış, 300’e yakın can alan, 3 bini aşkın insanı yaralı ve sakat bırakan bir kalkışma geçirilmemiş gibi, kurumların, kuruluşların kırılan camları süpürüldü; jetlerin kullanılamaz hale getirdiği binaların yerine başka binalar tahsis edildi; Şehitler Köprüsü ve yollardaki kanlar yıkandı, devlet işleri, bankacılık, ticaret için hayat normal akışına kavuştu. Limanlar ve havaalanları bir gün olsun kapanmadı. Yoğunluğu artan tek olay, cenaze törenleri ve

Yazının Devamı

15 Temmuz’u dışarıda anlatmak

13 Temmuz 2017

Büyük komplo ve onun aleti olan “kült” örgütün faaliyetleri, 15 Temmuz’da doruğuna ulaştı ve yüzüstü çöktü. O gecenin şoku ve 16 Temmuz’un sevinçli hüznü, geçen günler içinde yerini anlama çabasına bırakırken, bir çok kişinin aklındaki ilk soru “Biz bunu aleme nasıl anlatacağız?” oldu. Bir dostumuz, takip eden günlerde o gece ve ertesi günlerde yabancı tanıdıklarından gelen soruları, bunlara verdiği cevapları yayınladı. Bir diğeri, “100 Soruda..” kitaplarının benzeri makaleler kaleme aldı.
O travmanın sebep olduğu yeni bir sorumluluk duygusuyla, kalemini kaldırdığı kutudan geri alan bu satırların yazarı ise darbe girişiminin üçüncü gecesi, “bunun darbe olmadığını, kalkışmanın bir hükumet darbesi yaparak, yönetime el koyma amacıyla yapılmadığını” önü sürdü. Hareket Ordusu (31 Mart 1909) kalkışması hariç, bu topraklarda yapılmış darbeler ve müdahalelerinin hepsini yaşamış bir yurttaş olarak, bana, ertesi gün hükumet etme sorumluluğunu alacak olan Silahlı Kuvvetlerin, işe Cumhurbaşkanını öldürmeye teşebbüs ile başlaması, TBMM’yi bombalayarak devam etmesi, köprülerde-kavşaklarda, kışla kapılarında, belediye ve polis karakolu önünde halkı makinalı tüfekle taraması, işin “doğasına”

Yazının Devamı