Hakkı Öcal

Hakkı Öcal

hakki.ocal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Amerikan Silahlı Kuvvet-leri’nin uzun vadeli stratejik ihtiyaçlarının gözden geçirilerek, gelecek 10 yıl için ne gibi yeni silahlara ihtiyacı olacağını belirleme uygulaması, Başkan Kennedy’nin suikasta kurban gitmesiyle göreve gelen Lyndon Johnson’ın Savunma Bakanı Robert McNamara ile başlamıştı. McNamara’nın bugün sizin bile hayatınızda etkisi olmuş olabilir; çalıştığınız kamu veya özel kurumun bütçesi geçen yılki program harcamalarınıza yıllık enflasyon oranında ekleme yapılarak belirleniyorsa, bunun mucidi McNamara’dır.

Haberin Devamı

O tarihte yapılan toplantıda, ABD Silahlı Kuvvetleri’nin aynı anda iki büyük, bir de küçük savaş yapabileceği ve bunun için şu kadar uçak gemisine, bu kadar tanka topa ihtiyacının olduğu belirlenmiş; kurmayların daha fazla gemi, tank, top-tüfek talebinde bulunması engellenmişti. Bu “iki buçuk savaş” kuramı o zamandan beri Amerikan ordu, donanma ve hava kuvvetlerinin adeta anayasası oldu. Reagan, Bush ve Clinton zamanlarında yapılan gözden geçirmelerde, özellikle Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra, askerî bütçelerde kesinti yapılarak “barış temettüsü” denen tasarrufun sağlanmasında bu doktrin geçerli oldu. Savaşların niteliklerinin değiştiği, artık var olmayan Sovyetler Birliği ile bir nükleer savaş ihtimali kalmadığı için nükleer füze atabilen ve nükleer enerjiyle çalışan geniş bir denizaltı filosuna da ihtiyaç olmadığı biliniyordu. Buna rağmen, aynı anda iki buçuk savaş doktrini hiçbir zaman ortadan kalkmadı. İster liberal, ister muhafazakâr, bütün başkanlar, iki büyük savaş için gerekli denizaltı ve uçak gemisi ile özellikle 11 Eylül’den sonra gündeme gelen “birkaç terörist grup veya onların ele geçirdiği bir ülke” ile savaşma (buçuk savaş) ihtimaline karşı, güçlü bir deniz piyade varlığı için yatırım yaptılar.

Trump bile, bir başkana yakışmayacak bütün tutum ve davranışlarına (ve sözlerine) rağmen, vaat ettiği “Büyük Amerika’yı Yeniden İnşa Etme” programına uygun bir gözden geçirme programını uygulamaya sokacak kadar “başkan gibi” davranmayı bildi.

Haberin Devamı

İran’ın, “Bir kuruşluk bir yaptırım koyacak olursanız, nükleer anlaşmayı ‘o saat’ iptal ederiz” açıklaması, K. Kore’nin başındaki dengesiz kişinin Guam tehdidini ertelemesine rağmen, bu ülkenin elindeki balistik füzelerin menzilinin esrarengiz biçimde bir ayda iki kat artabiliyor olması, ortada iki ciddî savaş ihtimalinin hâlâ var olduğunu gösteriyor. Ancak ABD, Afganistan’da, Irak’ta, Yemen’de, Suriye’de giriştiği vekâlet savaşları ile “buçuk” savaş kontenjanını çoktan doldurmuş olup, diğer iki tam savaşın donanım ve insan kaynaklarını kullanıyor.

Trump’ın savaş söylemine bu kadar asılması, Amerikan kamuoyunu (ve dolaylı da olsa tüm dünyayı) adeta savaşla yatar kalkar hale getirmesi, beceriksiz yönetimi, popülist siyaseti ve arkaik ideolojisinin kendisini altı ayda hapsettiği çıkmazlardan kurtulmak içindir. Ama bu söylemlerin bazen “niyet edilmemiş sonuçları”nın
olması tehlikesi daima vardır.

İranlı mollaların en az Trump kadar çılgın Kim Jong-un kadar dengesiz olduğunu unutmamak gerekir.