Hakkı Öcal

Hakkı Öcal

hakki.ocal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Biden, kazanmasa da kaybetmediği ara seçimlerden bir tür zafer çıkartarak, G20’ye “mekânın patronu” edasıyla gidiyor; Çin, tek müttefiki olarak görüldüğü Rusya’nın Ukrayna marifetinden mahcup, ama Tayvan’ı bir gün ilhak etme hakkı bulunduğunu kısık sesle de olsa beyan ediyor. Türkiye sadece bölgesinde değil ama küresel anlamda meselelerle ilgilendiğini gösteren bir çaba içinde.

Ama koca Avrupa Birliği, ülkeleri, kurulları, komisyonları ile geldiği G20’de adeta yok! Yanlışlık olmasın; tümüyle de AB’den haber yok değil. Haberlerde, Avrupa’nın başbakanı hükmündeki Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen ile Avrupa Meclis Başkanı konumundaki Charles Michel’in aynı anda, aynı yerde bulunmama çabası anlatılıyor!

Haberin Devamı

Dünyanın yıllarca iliğini kemiğini sömürerek zenginleşmiş, kültürde, sanatta yaptığı yığınakla dünyaya edebiyattan müziğe, ticaretten sanayiye önderlik etmiş Avrupa, modern zamanlarda tanık olduğumuz ilk salgın hastalıkta birbirinin havaalanından aşı ve maske yağmalayacak kadar inanılmaz durumlar sergilemişti. Çok değil 10 yıl önce kendi ordusunu, kendi savunma ittifakını oluşturmak için teoriler, planlar, söylevler ortaya koyan Avrupa, kendi sınırındaki Ukrayna-Rusya savaşına adeta seyirci konumunda. Bunda da hata yapmayalım; tamamen seyirci diyemeyiz. Önce Ukrayna’ya 5 bin adet gaz maskesi ve miğfer hediye etmeye kalkan Avrupa, geçen martta Stratejik Pusula adını verdiği 5 bin kişilik bir silahlı kuvvetler oluşturma projesini onayladı. Meclis Başkanı Michel’in sosyal medyada yaptığı açıklamadan edindiğimiz bilgilere göre, bu kuvvet, Baltıklarla ve Doğu Avrupa’da NATO’nun imkân ve yeteneklerini takviye edecek.

Plana göre, yakında oluşacak bu ordu! O zamana ortada Ukrayna diye bir şey kalırsa!

Oysa zamanımız barış zamanı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın G20 toplantılarında ve ikili görüşmelerinde işlediği tema da bu: Dünyayı açlık ve salgınlar bekliyor; ülkeler, gelişmişlik kriterine bakılmaksızın barışa yatırım yapmaya, bölgelerindeki anlaşmazlık konularını çözümlemeye ve anlaşmazlıkların birinci sebebi olan ekonomik dengesizliklerin ortadan kaldırılması için fedakârlıklara başlamalıdırlar.

Haberin Devamı

Ama AB ve ABD cephesi, yanlarına Japonya’yı da alarak, güya küresel bir güç imiş gibi, Polonya’ya düşen iki roketin sebep olabileceği meseleleri görüşüyorlar! Aralarında, Ukrayna meselesinde tek arabulucu, tek dürüst hakem konumundaki Türkiye yok! Ama “Rusya Polonya’ya da saldırırsa ne yaparız?” sorusuna cevap arıyorlar. Sosyal medyadaki fotoğraflarına bakarsanız, pek de öyle kaygılı olmadıkları, hepsinin tebessümünden anlaşılıyor.

Avrupa nerede? Sorunların neresinde? Artık sınırların ötesi kavramının yok olduğu küremizde, örneğin içeriden ve dışarıdan, tam bir yok oluşun eşiğine getirilmiş olan Suriye konusunda Avrupa nerede? On binlerce kilometre öteden gelen ABD, bildiğimiz Suriye’yi adım adım yok oluşa ve üçe bölünmeye doğru iterken, Avrupa nerede?

Dünyada barışın adım adım yok olduğu bu tabloya bakınca aklıselimin insanı zorladığı tek nokta, ülkemizin içinde, siyasette, sosyal hayatta, ekonomide, tam birlik, yarışmaların husumet yaratmadan yapıldığı bir uzlaşma gibi görünüyor.