Orlando, Florida
Herkes her yerde bağıra çağıra politika konuşuyor. Ama konuştukça, bölünüyor, saflar keskinleşiyor, yani kutuplaşıyor.
Amerika günlerdir siyasetle yatıp siyasetle kalkıyor. Herkes nefesini tutmuş Florida'dan çıkacak bir avuç oyla Beyaz Saray'ın yeni sahibinin kim olacağını bekliyor.
Amerika herhalde Amerika olalı siyasetle bu kadar içli dışlı olmamıştı. Herkes her yerde politika konuşuyor. Bağıra çağıra tartışıyor. Ama konuştukça, tartıştıkça bölünüyor, saflar keskinleşiyor, yani kutuplaşıyor.
Bazı siyasi çevrelerde dalga dalga büyüyen bir tedirginlik var:
Ulusal kriz ihtimali...
Seçim gitgide mahkemelik olup yılan hikayesine dönerse, Amerika'yı kaosa itebilecek bir anayasal kriz yaşanabilir mi? Bu ihtimal kaygı yaratıyor, cepheleşme uç veriyor:
Bir yanda Demokratlar...
Öbür yanda Cumhuriyetçiler...
Demokratlar, Florida'da 300 oy farkla önde giden Teksas Valisi Bush'u, oyların elle sayımına karşı çıktığı için 'korkaklık'la, 'seçimi çalmak'la suçluyorlar.
Cumhuriyetçilere göre de Başkan Yardımcısı Gore 'demokrasiye inançsız' bir siyaset adamı. Çünkü seçim sandığında kaybettiği seçimi mahkeme koridorlarında kazanmaya çalışıyor.
Florida'nın önde gelen gazetelerinden birinin manşeti şöyleydi:
"Cumhuriyetçiler, Demokratlar tarafından seçilmiş bir yüksek mahkemeyle karşı karşıya..."
Florida Yüksek Mahkemesi, Gore kampının başvurusu üzerine elle sayım konusunda karar verecekti. Kararın elle sayım diye çıkması, Gore açısından az da olsa bir ümit ışığının yanması demekti.
Bush kampı ise elle sayıma kesin karşıydı. Bu saatten sonra yapılacak elle sayımda her türlü insani hata ve üçkağıtçılığın devreye gireceğini söylüyordu. Aslında elle sayımdan çekiniyordu Bush.
Haksız sayılmazdı.
Bush, Florida'daki 6 milyon oy içinde Gore'u sadece 300 oy geçmiş durumdaydı. Bu kıl payı fark elle sayımda kapanabilirdi. Bu ihtimal, Bush kampını ürkütüyordu.
Korkulan başa geldi.
Florida Yüksek Mahkemesi perşembe günü akşama doğru eyalette elle sayıma devam kararı verdi. Bunun üzerine mahkemeye başvurma sırası Bush kampına geldi.
Yani mahkemelik bir seçim...
Tam bir kısır döngü!
Tarafların hukuk savaşı tırmanmaya böyle devam ederse, Amerika kendini demin belirttiğim anayasal bir krizin ya da ulusal bir krizin içinde bulabilir.
Ürkütücü bir konu daha var:
300 oy farkla ya da bir avuç oyla Beyaz Saray'a gidecek olan bir başkanın gücü ya da güçsüzlüğü... Hele bu başkan, Teksas Valisi Bush gibi bir de genel oyda rakibine geçilmiş bir başkan olursa...
İşte bu konu da ciddi çevrelerde kaygılı tartışmalara yol açıyor. Mahkemeye düşmüş kıl payı bir farkla, dünyanın tek süper gücünü yönetmenin kolay olamayacağını öne sürenler var. Başkanlık koltuğuna yönelik meşruiyet kavgalarının Beyaz Saray'ın otoritesini zaafa uğratacağı belirtiliyor.
Kısacası:
Zayıf başkanla Amerika'nın kolay yol alamayacağına işaret edilmekte...
Amerika'nın kıl payı belirlenecek bir seçim sonucunu içine sindirip sindiremeyeceği elbette önemli. Bu konu sokaktaki adamı da ilginç ve geçmişte pek rastlanmayan biçimde siyasetin içinde çekmiş durumda. Kendisine günün her saatinde mikrofonlar uzatılıyor. O da televizyon kameralarının karşısına geçip durmaksızın konuşuyor.
Hukuk devleti tarifi...
Kimine göre yaşananlar tam bir soytarılık. Kimi, ne kadar büyük bir düş kırıklığı yaşadığını anlatıyor. Kimileri de Amerikan demokrasisinin büyüklüğünden söz ediyor. Kimi elle sayımı lanetlerken, kimi tek yol olarak görüyor.
Kimileri de Amerika'nın seçim sistemini gözden geçirme zamanının geldiğini söylüyor. Kimine gelince, yaşananları ahmaklık olarak niteliyor.
Ağızlar torba değil ki büzesin!
Her kafadan ayrı bir ses çıkacak. Şaşırtıcı değil. Amerikan demokrasinin 200 yıllık tarihinde böylesi ilk kez yaşanıyor çünkü...
Ama bir nokta göz ardı edilmesin:
Sistem işliyor. Hem de öylesine işliyor ki, bir oyun hesabı dahi kılı kırk yarılarak sorulmak isteniyor. Bunun için de bir hukuk çerçevesi, bir kurallar bütünü var.
Ve bu işleyişte hukuk devletinin bir tarifini bulmak mümkün... Bizde her zaman bulunamayan bir tarif değil mi bu?
Yazara E-Posta: h.cemal@milliyet.com.tr