Daha yeni kurulmuştu AKP. Ankara'daki genel merkezde parti yöneticileriyle bir öğle yemeği yemiştim. Sohbet sırasında tepkileri merak ettiğimden, Genel Başkan Tayyip Erdoğan'ı kastederek ortaya biraz kışkırtıcı bir soru atmıştım:
"Eşi türbanlı, kendisi imam hatip çıkışlı bir kişi Türkiye'de başbakanlık koltuğuna oturabilir mi?"
Masa şöyle bir kıpırdanmıştı.
Anımsıyorum, Abdullah Gül'den şöyle bir yanıt gelmişti:
"Allah aşkına Hasan Cemal, bu ülke Alparslan Türkeş'lerin Nazım Hikmet okudukları zamanları gördü. Bu devirde böyle sorular geçmişte kalmalı..."
Tayyip Erdoğan bugün başbakan.
Ve yarın cumhurbaşkanı olabilir.
* * *
İmam hatipli bir yazıya neden böyle giriş diye sorabilirsiniz.
Yanıtın özeti şu:
Türkiye'de rejim ve toplumsal huzur açısından fazlasıyla duyarlı olan bu konunun soğukkanlı, mümkün olabildiğince önyargılardan arınmış ve bilgiyle donanmış bir biçimde tartışılması gerekiyor.
Uçlardan sakınmak lazım.
Bir taraf din elden gidiyor diye, öteki taraf laiklik elden gidiyor diye düşünebiliyor. Hatta demokrasiyi gözden çıkartanlar var. Kiminin gözü dinden başka bir şey görmüyor, kiminde din korkusu her şeyin üzerine çıkıyor.
Sanki savaş tamtamları çalıyor.
Frene basmakta yarar var.
Hükümetin yangından mal kaçırırcasına Meclis gündemine getirmiş olduğu yasal düzenleme ve bunun arka planındaki gerekçeler bana da inandırıcı gelmiyor.
Konu nazik!
Uzlaşma gerektiriyor.
İmam hatipler konusunda ben yaptım oldu zihniyeti, Türkiye'yi bir anda gerebilir.
Onun için, bundan önceki bir yazımda belirttiğim gibi, değişik taraflardan oluşan tartışma platformlarının kurulmasını doğru buluyorum.
Kafaların arkasında birçok soru işaretinin çengelleri kalınlaşıyor çünkü...
İmam hatipler meslek okulu mu?
Yasaya göre meslek okulu olmaları gerekiyor. Ama pratikte meslek okulu değiller. Bu okullara imam veya hatip olmak için gidenler uzun yıllardır azınlığı oluşturuyor.
Peki, bu okullar niye var?
Din eğitimi almak için.
Çocuklarının yeterli din eğitimi almasını, dindar olmasını, dindar yetişmesini isteyen ana - babalar tercih ediyor bu okulları. Ya da muhafazakar aileler, genel liselere göre imam hatip okullarını kendi ahlak anlayışlarına daha uygun görüyorlar.
Olabilir.
Acaba, Anayasa'da yer alan isteğe bağlı din eğitimi ihtiyacı ille de imam hatip okullarıyla mı karşılanmalı?
Yoksa onlar gerçekten meslek liseleri haline getirilip fazla olanlar kapatılırken, yani yasanın gereği yapılırken, din eğitimi açısından genel liselerin bazılarında yeni düzenlemelere mi gidilmeli? Din eğitimi ihtiyacı bakımından yeni programlar mı oluşturulmalı?
Bilemiyorum.
Birçok soru var.
Kamuoyu önünde savaş tamtamları çalmak yerine, karşılıklı oturup uygarca konuşmak, yapıcı diyaloglar kurmak ve konuyu pişirdikten sonra TBMM'ye gitmek daha doğru olur.
Bu konuda dün hükümetten gelen ilk sinyaller olumluydu. Dileriz, uzlaşma yolundaki bu eğilim devam eder.