Hasan CEMALEcevit'in dediği gibi 'çok hassas bir köprü'den geçiliyor. Hükümet bir yılı dolmadan önemli işler yaptı. Üstelik önünde, yereli de olmayan seçimsiz bir dört yıl daha var. Türkiye kabuk değiştirebilir! İstikrar açısından Ecevit'in Cumhurbaşkanlığı duyarlığını iyi anlamak lazım.
Yine siyasi istikrar, yine Cumhurbaşkanlığı seçimi...
Siyasi istikrar... Bu iki sözcüğün altını bıkmadan usanmadan çizmeliyiz. Çünkü ülkemiz açısından yaşamsal, eski deyişle hayati.
Nedeni malum:
Siyasi istikrardan yoksun bir Türkiye'nin en başta ekonomi olmak üzere hiçbir alanda iyiye gitmesi mümkün değil. Onun için yeni yeni yakalamaya başladığımız siyasi istikrarın kıymetini bilmek, üstüne titremek lazım.
Dokuz aydır iş başında olan üç partili koalisyon, bir tek parti hükümetini aratmayacak kadar uyumlu, ahenkli gidiyor. Karar alabildiği gibi, parlamentoyu da uzun yıllardır görülmedik biçimde verimli çalıştırabiliyor.
Bunun adı istikrar!
Türkiye yıllar boyu böyle bir ortamdan mahrum kaldığı için birçok temel sorun yılan hikayesine dönmüştü. Siyaset kurumu, yani Ankara,
sorun çözen değil biriktiren hantal bir merkez haline gelmişti.
Ankara artık Türkiye'ye ayak bağı olmaktan çıkıyor.
Başbakan Ecevit'le koalisyon ortakları
Bahçeli ve
Yılmaz'dan oluşan üçlü, özellikle ekonomide Türkiye'nin önünü açan reformcu adımlara imza atmaya başladılar.
Şöyle özetlenebilir:
(1)
Enflasyon ile mücadelede son derece radikal bir program uygulamaya sokuldu. Ekonomide
yapısal değişiklikler nihayet gerçekleşme rayına girdi. Bu yüzden yıllar sonra ilk defa bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, Bülent Ecevit, dosyaları dolu olarak
Davos'a,
Dünya Ekonomik Forumu'na gidebiliyor.
(2)
Terör ve şiddet ile mücadelede çok ciddi mesafe alındı.
PKK'dan sonra
Hizbullah örgütünün de beli kırılıyor.
Güneydoğu'da barış ve huzur her zamankinden daha yakın...
(3)
AB'ye adaylık gerçekleşti.
(4)
Ege yumuşadı!(5)
Öcalan ve idam konusu ertelendi.
Ve bütün bunlar bir hükümetin ilk yılı dolmadan başarıldı. Üstelik bu hükümetin önünde, yereli de olmayan hiç
seçimsiz bir 4 yıl daha var. Hükümet bu dört yıllık dönemde de istikrarı bozmadan devam ederse,
Türkiye kabuk değiştirir. Dünyada birinci lige çıkar.
Çünkü enflasyon yenilir.
Ekonomi büyüme rayına oturur.
İç barış kurulur.
Ege'de barış kesinleşir.
AB'ye üyelik garantilenir.
Bakü - Ceyhan gerçekleşir.
Bu dört yıl reformlarla istikrar içinde geçerse, bunların hiçbiri hayal değil. Türkiye, Ecevit hükümetiyle arkasına kuvvetli bir rüzgar almış durumda.
Koalisyon ortakları da bu gerçeğin bilincinde. Örneğin şu sözler
ANAP lideri Yılmaz'ın:
"Türkiye'nin geleceği için büyük adımlar atılıyor. Hükümet çok iyi kararlar alıyor. Bazı yakınmalar olacak. Ama Türkiye'de şu anda yarınki siyasette ne olurum diye düşünerek hareket edecek durumda değiliz. Hele sıra tarım reformuna gelince, tepkiler, gösteriler olabilir. Ama dayanacağız. Ne Ecevit'te, ne Bahçeli'de en ufak bir popülizm görmüyorum. Onlar kararlı, ben kararlıyım."
Soru aynı:
İstikrar nasıl bozulabilir?
Şimdi ilk sırada
Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Bu seçim küçük hesaplarla karambola getirilirse, krize yol açılırsa, istikrarsızlığın yeniden kapıyı çalması ihtimali az değildir.
Başbakan Ecevit böyle bir tedirginliği yaşıyor. O yüzden
Demirel'in bir dönem daha Çankaya Köşkü'nde kalmasından yana.
Diyor ki:
"Çok hassas bir süreçten, bir köprüden geçmekteyiz. Sayın Demirel'in birikiminin, ülkemiz ve bütün bölgemiz yararına değerlendirilmesinin uygun olacağını düşünüyorum."
Demirel seçilir mi?
Demirel yeniden seçilebilir mi?Bunun için ilk aşamada 367 oy lazım. Anayasa ancak üçte iki çoğunlukla değiştiriliyor.
DSP ile
DYP evet diyor.
MHP de 367'nin içinde olacağını açıkladı.
Yılmaz da olumlu konuşuyor. Ama hakkında soru işaretleri var, deniyor ki: "İstiyor gözükmekle birlikte, kafasının arkasında kendi cumhurbaşkanlığı yatıyor. Ayrıca
ANAP Grubu'na ne ölçüde hakim olabilir?"
Fazilet'e gelince, 367'yi kolaylaştıracağını söylüyor.
Gözüken ne?
MHP'nin son tutumuyla artık 367'nin bulunacağını, bundan sonra da Demirel'in bir dönem daha seçilmesi için gerekli 276'nın sağlanacağını belirten gözlemciler olduğu gibi,
"Bu pilav daha çok su kaldırır!" yorumunu yapanlara da kuliste rastlanıyor.
Durumun özeti böyle...
Yazara E-Posta: h.cemal@milliyet.com.tr