"ACABA ne dediler?"
Asırlık merakımız budur...
"Acaba Avrupa ne dedi?"
Avrupa'ya girmek için "Ulusal Program" hazırlayıp açıklıyoruz; "Acaba Avrupa buna ne dedi?" diye merak etmez misiniz?
Elbette edeceğiz.
* * *
"AVRUPA ne diyor?"
Dedik ya, bu bizim asırlık merakımızdır.
23 Aralık 1876'da İstanbul'da uluslararası bir konferans toplanır, Batılı devletler ve Rusya, Osmanlı İmparatorluğu'ndan reform yapmasını istemektedirler.
Sadrazam Mithat Paşa da reformdan yanadır, lakin Batılıların istediği reform değil, imparatorluğun parçalanmasıdır, reform adı altında, imparatorluğu parçalamaya kararlıdırlar.
Mithat Paşa böyle düşünmektedir.
Avrupalılar sanki ona "İmparatorluğun Rumeli kanadını kendiniz mi koparacaksınız, yoksa biz mi koparalım?" demektedirler.
Mithat Paşa çareyi, yeni hazırlanan Osmanlı Anayasası'nda bulur, büyük devletlerin reform projesinin yerini Osmanlı Anayasası alacaktır. Büyük devletler, Balkan Slavlarına özerklik verilmesi için artık baskı yapamayacaklar, Anayasa'da belirtilen ademi merkeziyet sistemine razı olacaklardır. Böylece imparatorluğun parçalanması önlenecek, Avrupa ipoteği altındaki padişah da, keyfi davranamayacaktır, Anayasa'ya uymak zorunda kalacaktır.
Yani Mithat Paşa, Anayasa sayesinde bir taşla iki kuş vuracaktır.
* * *
İŞTE "Tersane Konferansı" denilen İstanbul Konferansı bu havada açılır; açılır açılmaz da toplar patlamaya başladı, Avrupalılar "Ne oluyor?" diye bakışırlarken, Osmanlı Hariciye Nazırı Saffet Paşa, Mithat Paşa'yla birlikte hazırladıkları mizansen gereği durumu açıklar:
"Şu anda tamamlanan büyük bir eser 600 yıllık bir hükümetin şeklini değiştirdi. Padişah Hazretleri'nin imparatorluğa bahşettikleri Anayasa ilan edildi, Osmanlı halklarının mutluluk ve refahı için yeni bir çağ başlıyor!"
Avrupalılar top seslerinin nedenini anlayınca, üzerinde durmazlar, önemsemez görünürler.
* * *
MİTHAT Paşa, akşam üzeri Dışişleri Bakanı Saffet Paşa'yı merakla beklemektedir, girer girmez sorar:
"Duydular mı, duydular mı, ne dediler, ne dediler?"
"Ne diyecekler efendim, çocuk oyuncağı, dediler."
* * *
ŞİMDİ diyeceksiniz ki:
"Bunları niye anlattın? Yoksa Avrupalılar, Mesut Yılmaz'ın açıkladığı Ulusal Program'a bakıp, çocuk oyuncağı mı diyecekler?"
Haşa, hiç öyle düşünüp Mesut Yılmaz'ın gazabına mı uğrayalım? Geçen gün esip savuruyordu, "Bunlar, siyasetçisiz siyaset yapmak istiyorlar!" diye...
Kimlerse bunlar?
Ama Mesut Yılmaz'ın bir hatası var, keşke bu programı Diyarbakır'da açıklasaydı; malum "Avrupa'nın yolu Diyarbakır'dan geçer!" diyen o'dur da...
* * *
DÜZELTME: Pazartesi günkü yazımızda "Tanzimat Fermanı" dizgi yanlışlığından "Tazminat Fermanı" olarak yayımlanmıştır. MİLLİYET okurlarının, bu yanlışlığı okurken düzelttiklerinden şüphemiz yoktur.