Geçen sabah biri sordu: “Çetin Altan nasıl, görüyor musun? Selam söyle!”
İkimizin de “aynı gazetede aynı binada ayrı sayfalarda yazılarımız çıkıyor”, her gün buluştuğumuzu, akşam çayı içtiğimizi sanıyordu.
O günler geride kaldı, kaç aydır birbirimizi görmedik.
Oysa, “Babıâli öyle değildi ki!”
***
Akşamları oda oda dolaşılır, olan biten anlatılırdı.
Kimin yazısı başına dert olmuş, kim o yazıyı niye yazmış, arkasından ne diyorlarmış, savcıda ne dosyalar varmış...
Şimdi kimsenin kimseyi gördüğü yok ki!
En son “Çetin Altan’la hangi akşam birlikte olduk, o da uzaktan selamlaşarak “Babıâli” dışında.
***
“Güneş” gazetesi Babıâli dışına çıkmıştı, bizim de Babıâli dışına ilk çıkışımız, Ömer Çavuşoğlu ve Ahmet Kozanoğlu’nun kurduğu “Güneş”ti. Onlar da Mehmet Ali Yılmaz’a (Trabzonspor’un eski başkanı ve müteahhit) satmışlar.
Bizler de Mehmet Barlas’la “Güneş”te birlikte olduk.
İşte bu “Güneş”te Çetin Altan’la buluşurduk, o viskisini, biz çayımızı içer, bazen patron bize iner, bazen biz çıkardık.
yıllar...
Semra Hanım’ın papatyaları...
***
Çetin Altan’ı okumamak mümkün mü?
Kaç kere söyledik, yazdık, Türkiye’nin en büyük yazarı Çetin Altan’dır, diğerleri -biz dahil- uzun bir aradan sonra gelir.
Meğer bizim başımıza gelen olayın bir benzeri onun da başına gelmiş, eski “Babıâli” olsa hemen kulaktan kulağa yayılırdı, oysa şimdi bir okurumuz uyardı da...
***
Bakın neler olmuş da haberimiz bile hâlâ yok!
Çetin Altan “Şeytanın görmediğini” gözümüze sokuyor:
“Dün bizim ‘pancar motoru’yla baş başa oturduğum oda, başıma yıkılıyor sandım. Bir “Yapsatçı” müteahhit, nispeten küçük kalmış 7-8 katlı 7 binayı yıkacak ve yerine gökdelenler yapacakmış.
***
Bizim oturduğumuz Kemal Salih Sel Sokak’ta 2 bina yıkılmış, işçiler damper kamyonlara atıyorlardı taşları, molozları, sıvaları.
2 kat daha altımızda oturan emekli komiser de dairesini satmış, yeni gelen daire sahibi banyoyu, mutfağı, antreyi gönlüne göre değiştiriyordu.
Elektrikli matkap sesiyle damper kamyonlara yapılan yıkıntı yüklemesinden iflahım kesilmişti.”
Oluyor Sevgili Çetin Altan, oluyor.
Hani tıpkısının aynısı diye bir deyim vardır ya...
Bizim de bir aydan fazla iflahımız kesiliyor, damdan düşenin halini damdan düşen anlar.
***
Bir de biz yazabilseydik.
———————-
DİPNOT: Dr. Coşkun Özdemir, kas hastalarının bulundukları binanın tahliyesini şimdilik durdurmuş. Belediye Başkanı Topbaş “Orada bir hizmet veriyorlar, çıkın gidin demek olmaz” demiş...