Hasan Pulur

Hasan Pulur

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"Bir garip ölmüş diyenlerÜç günden sonra duyalarSoğuk su ile yuyalarŞöyle garip bencileyin."* * *AYSUN Karalarla, Burçin Ünal da böyle öldüler, ikisi de Ağrıda öğretmendiler, öğrencilerden biri çabuk yansın diye "tiner"i tezeklerin üzerine dökünce soba tutuştu, iki öğretmen de öğrencilerini kurtarmak isterken yandılar, öldüler.İkisi de genç kızdı, ikisi de hayatın baharını sürüyorlardı, daha görecekleri çok şey, yaşayacakları çok şey vardı.Ama göremediler, yaşayamadılar, öldüler, şehit oldular.* * *BİR iki gazete dışında, televizyonlar da olayı fazla önemsemedi, yılbaşı gecesi, kıçını, başını, göbeğini, memesini açanlara verilen yer, ayrılan süre, iki öğretmene verilen değeri gösteriyordu.Çünkü bu ülkeyi çocukları okutarak aydınlatan öğretmenler değil, kıçı, göbeği açık kadınlar çağdaş yapacaklardı!!!* * *1980li yılların sonundan 1990lı yılların ortalarına kadar, Doğuda ve Güneydoğuda, PKK kaç öğretmeni öldürdü bilir misiniz?138 öğretmeni...379 okul da yakıldı...PKK niçin öğretmenleri, niçin okulları hedef alıyordu?Çünkü okullar yakılınca, öğretmenler öldürülünce bölge çocukları cehaletle baş başa kalacaklardı.Hele bir cinayet vardı ki!Genç kız, Güneydoğunun bir köyüne atanmış, garip babası, kızını yalnız bırakmak istememiş, o da gitmişti.Bir gece köy evini bastılar, öğretmen kızı dışarı çıkarıp babasının gözü önünde kurşunda dizdiler.Bunlar masal değildir, hepsi belgelidir, göreve giderken kurşuna dizilen öğretmenlerin fotoğrafları hala belleğimizdedir.* * *VE o günlerde "entellikleri kendilerinden menkul" birtakım yazarlar Taksimle Galatasaray arasında yürüyüş yaparak "devlet terörünü" kınıyorlardı, PKK terörünü değil...Doğan Hızlanın vicdanı buna izin vermedi, "Ayıptır! Bu öğretmenler, çocuklara okuma, yazma öğretecek, onlar da sizin kitaplarınızı okuyacaklar!" diye isyan etmişti.Eğer yanlış hatırlıyorsak, Doğan Hızlan düzeltsin!* * *SOBADAN tutuşan, öğrencisini kurtarmak isterken yanan iki genç öğretmen, bakın bize neleri hatırlattı!Yunus Emre, "Bir garip ölmüş" diyordu; zaten onların doğumu da bir garipti.Ezberimizde bir şiir var:"Sen doğduğun geceNe melekler indi göktenNe toplarla selamlandı gelişinZifiri karanlığın ortasındaBir garipçeydi beklenişin."Acaba hafızamız bize ihanet ediyor mu?Bu şiir böyle midir, şairi kimdir?Aziz okurlarımız, bize yardımcı olur musunuz? h.pulur@milliyet.com.tr ÖLÜM var, tantanayla kalkar, çarşaf misali ilanlarla, ölüm var bando mızıkayla uğurlanır, ölüm var sessiz sedasız, Yunus Emrenin dediği gibi: