Hasan Pulur

Hasan Pulur

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


HİKAYEYİ bilirsiniz, ilk uçak İstanbul'dan kalkmış, Ankara'ya gidiyor, Bolu Dağı'nın üzerinden geçerken, yamaçtaki tarlada çift süren delikanlı, az ilerideki babasına bağırmış:
"Bubaaa! Bak tayyare geçiyor!"
Babası eliyle "Boşver!" diye işaret etmiş:
"Elleme len geçsin!"
* * *
ÇOK kere gazetelerde yazılanların, çizilenlerin, bir iki gün sonra unutulup gittiğini görünce, aklımıza bu hikaye gelir.
Sanki uçağı görüp haber veren delikanlı basın, "Elleme geçsin!" diyen de ilgililer, yetkililer...
Yaz, çiz, göster, anlat, aldıran yok!
Sanki üzerlerine ölü toprağı serilmiş...
* * *
ZAMAN zaman umutsuzluğa kapılsak da, öyle bir olay çıkıyor ki, mesleğe ilk girdiğimiz günler kadar heyecanlanıp, umutlanıyoruz.
İşte Uğur Dündar ve Kızılay...
Etimesgut deposundaki o rezilliği, o kepazeliği, o vicdansızlığı ortaya çıkarınca yer yerinden oynadı, Başkan Kemal Demir istifa etmek zorunda kaldı...
Evet o ne rezaletti, o ne kepazelikti...
Deprem bölgesinde insanlar evsiz, barksız, her şeye muhtaç, Kızılay depolarında yüzlerce yatak çürümeye terk edilmiş, binlerce çadır, yüzlerce tansiyon aleti, sargı bezleri, tahlil tüpleri, hatta 1939 Erzincan depremine gelen 1938 tarihli sargı bezleri, sedyeler...
Bunlar depolarda çürütülüyor, sonra, ihale açılıp yenileri alınıyor...
Niye?
Bal tutan parmak yalayacak...
Sapasağlam sağlık araç ve gereçleri hurdaya atılıyor, hurda fiyatına satılıyor, sonra piyasaya sürülüyor.
Uğur Dündar'ın ortaya çıkardığı sadece bu değil, geçen salı bir ihale soygununu daha herkesin gözüne soktu...
Daha ne yapsın?!
* * *
GEÇEN gün ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, sanki muhalefet sözcüsüymüş gibi atıp tutuyordu:
"Vatandaşı tehdit gören, devlete karşı çıkmaya mecburuz. Üzerimizdeki elbise sökülmüştü, tamir tutmaz. Sistemi yenilemek gerekir."
Haydii, gösterin babayiğitliğinizi, elinizi, ayağınızı tutan mı var? Başbakan olmasanız bile iktidardasınız. Görelim marifetinizi, şu Kızılay'la başedin yeter. Kızılay önünde sonunda bir dernek, amacı dışına çıktığı belli, suç duyurusunda bulunun...
Atıp tutmak kolay, icraata gelince, hikaye...
* * *
HANİ başbakanlığınızın birinde - sayısını unuttuk - arkadaşınız Yaşar Kemal'in mahkumiyetinden fevkalade üzüntü duyduğunuzu, utandığınızı söyleyince, biz de "Üzülmeyin Sayın Başbakan, arkadaşınızı mahkum eden maddeyi, değiştirin olsun, bitsin!" demiştik...
Yukarıda Allah, aşağıda Hasan Cemal şahidimizdir, altınızdan kaç başbakanlık koltuğu gelip geçti, ne yaptınız, parmağınızı bile oynatmadınız...
Ne diyor şair:
"Anlar ki verir laf ile dünyaya nizamat
Bin türlü teseyyüp bulunur hanelerinde"
Bu beytin anlamını, milletvekiliniz Yılmaz Karakoyunlu size anlatsın, o bilir!



Yazara E-Posta: h.pulur@milliyet.com.tr