Önceki gün AKP Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Gül bütçede yaratılan faiz - dışı fazlanın revize edileceğini tekrarladı. Açıklama aynen şöyleydi, "öncelikli hedeflerimizden biri şüphesiz, kamu borç stokunun düşürülmesidir. Bu hedeften taviz vermemek şartıyla, bizim hükümetimiz döneminde reel faizlerde ve büyüme oranında beklenenden daha hızlı bir iyileşme olacağına inancımız tamdır. Böylece faiz - dışı fazlanın önümüzdeki yıllar için yüzde 6.5’tan daha az bir seviyeye indirilmesi konusunda IMF ile yapılacak müzakerelerin netice vereceğine inanıyoruz".
Önce açıklayalım: Bütçede faiz - dışı fazla bütçede, faiz harcamaları hariç, gelirlerin harcamaları geçmesi demek. Geçen yıl IMF bunun milli gelirin yüzde 5.5’u kadar fazla olmasını istemişti. Ve biz de yüzde 5.7 olarak gerçekleştirmiştik. Sonra IMF çıta yükseltti. Bu yıl hedef yüzde 6.5 oldu. Ve galiba ucu ucuna tutturacağız. 2003 hedefi yine yüzde 6.5
Şimdi AKP’nin açıklamasını dikkatlice yorumlayalım. Birincisi, hedef kamu borç stokunu düşürmek. Bundan taviz verilmiyor. Çok olumlu. İkincisi reel faizlerde düşüş isteniyor. Bu da programın ruhuyla örtüşüyor. Üçüncüsü, büyüme oranında bir artış arzulanıyor. Kendi iktidarları döneminde gerek faizlerde, gerekse büyümede "beklenenden daha öte" olumlu gelişmeler gözlenirse, faiz - dışı fazlanın da revize edilebileceği belirtiliyor. Yani bunu, hemen değil, olumlu gelişmeleri görürlerse yapacaklarını söylüyorlar. Özetle, önce iç borç dinamiklerinde olumlu bir gelişme bekleniyor. Nihayet, bunu kendi başlarına değil, IMF ile müzakere ederek yapacaklarını belirtiyorlar. Ki, bu da ne denli gerçekçi olduklarını gösteriyor.
2003 yılının kamu finansman dengelerine baktığımızda 73.3 milyar dolarlık toplam borç servisi görünüyor. Bunun da yüzde 14’ünün faiz - dışı fazla ile finanse edilmesi planlanıyor. Diyelim ki, AKP acele etti ve 2003 yılının faiz - dışı fazla hedefi revize edildi. Mesela yüzde 6.5’tan yüzde 5.5’a çekildi. Bu 1.6 milyar dolarlık bir ek kaynağın bulunmasını gerektirecektir.
Öte yandan, gelecek yıl Hazine, yurtdışından resmi kesimden 3.4 milyar dolar, özel kesimden de 5.1 milyar dolar bulmayı hedefliyor. 1.7 milyar dolarlık da özelleştirme umuyor. Bütün bunlar ise biraz zor. Bu nedenle AKP’ye faiz - dışı hedefte gevşeme için pek bir olanak kalmıyor. Aksine daha sıkı bir maliye politikası kaçınılmaz görünüyor.
İkinci bir noktayı daha belirtelim, Irak’a müdahale olursa bunun kamu finansman yükü 8 milyar doları bulabilir. Böylesi bir dönemde, değil faiz - dışı fazlayı gevşetmek, yurtdışından 10 - 12 milyar dolar taze kaynak, hatta bir miktar da hibe gerekecektir.
Elbette daha sonraki yıllarda faiz - dışı hedef gevşemeli. Kaldı ki, oldukça olumsuz bir konjonktüre giren Brezilya için bile IMF, faiz - dışı fazla hedefi olarak, milli gelirin 3.5’ini koşul koydu. Üstelik faiz - dışı fazla yaratmak bir fedakarlıktır. Ülke sağlıktan, eğitimden, altyapıdan fedakarlık yapmaktadır. Borcuna sadakatini gösteren biçimde devlet tasarruf yapmaktadır. Ama bunun bir sınırı vardır. Çok zorlanırsa patlar!