Şu ana kadar Arjantin IMFnin Genel Kaynak Hesabından kullanım kotasının tam 6.3 kat fazlasını kullanmış. Stand - by anlaşmaları ile Arjantin IMFden şimdiye dek kotasından 4.7 kat fazla para çekmiş. Böylece Arjantin IMFnin açtığı kredi tutarı 26 milyar özel çekiliş hakkının 16 milyarı aşan kısmını kullanmış. Özetle, Arjantin IMFnin gözdelerinden.Türkiyeye dönersek. 31 Ekim tarihi itibariyle Türkiye IMFnin Genel Kaynak Hesabından kullanım kotasının tam 11 kat fazlasını kullanmış bulunuyor. IMFnin Türkiyeye açtığı kredi tutarı 17.6 milyar. Kullanmasına izin verilen ise 15.1 milyar özel çekiliş hakkı. Yani, ekonomimizin boyutunun küçüklüğü de göz önüne alınırsa, bize yapılan bonkör yardımın yanında Arjantininki solda sıfır kalır. Demek ki, biz baş gözdeyiz. Arjantin hüngür hüngür ağlayarak tango yapadursun, kimse elini uzatmıyor. Devalüasyon riski faizleri, faizler de borçları büyütüyor. Büyüme ve istikrar için konvertibilite Bu arada akla gelen her reform yapıldı: Parasal sistem, vergi, kamu maliyesi, sosyal güvenlik, özelleştirme, dış ticaretin liberalleşmesi vb. her alana el atıldı. Sonuç muhteşemdi: 1990da milli gelir 141 milyar dolarken, 1998de 298 milyar dolar oldu. Kamu açığı milli gelir içinde yüzde 6 - 8den, 1.4e düştü. 1999 yılında hiper - enflasyon hafızalardan hemen silindi ve enflasyon yüzde 1.2ye geriledi.Ancak "federal" kamu açığı yükselmeye başladı. Dış borçların milli gelir içindeki payları düşük (yüzde 51) olmasına karşın (ihracatın çok sınırlı olması nedeniyle) Arjantin dış borç servisinde zorlanıyordu. Ve 1995te mecburen devalüayona gitti. Gerçi sonuç olumluydu. Büyüme hızı yüzde 5.5tan 8e yükselmişti. Ancak bu da uzun sürmedi. Ertesi yıl ekonomi yüzde 3 küçülüverdi. Rusya krizinin ardından en büyük ticaret ortağı Brezilya parasını devalüe edince Arjantin büsbütün zorlanmaya başladı. Zavallı Arjantin. 1983te anayasal demokrasiye geçişle birlikte tam dört kez istikrar programı uygulayan bu ülke her defasında hüsrana uğramıştı. Çünkü kamu açığını bir türlü yapısal olarak düşüremiyordu. Açlık ve sefalet kol gezmeye başlamıştı. Uzun yıllardır süren bu düşük büyüme yapısına 1991deki Konvertibilite Planı ile son vermeye çalıştı. Peso ABD dolarına eşit hale geldi. Bankaya her giden istediği kadar dolarını alabiliyordu. Kur da sabitti. Hepsini yaptı, ama nafile Arjantin devalüasyondan haklı olarak çekiniyor, korkuyor. Çünkü mali sistem çökecek. Peso ile dolar eşitlendiğinden herkes birbirine dolar borçlu. Çok acı çekilecek. Bu nedenle Bakan Cavallo kıvranıp duruyor. Ama korkuyla yaşamaktansa belki de ölmek revadır. Devalüasyon riski bu denli yükselince yapmaktan başka çare kalmıyor. Arjantin tango yapsa bile çok ağlayacak. hursit@marun.edu.tr Arjantin IMFnin her dediğini yaptı. Tüm yapısal reformlar, sabit kur ve sıkı maliye politikası. Ancak enflasyon hariç sonuçlar hep yarım yamalak oldu. İhracatın sınırlı kalması dış şoklara karşı bu ülkeyi zayıf bırakıyor. Örneğin; geçen yıl cari açıklar (net döviz gideri) milli gelirin yüzde 4.3üne ulaştı. Özetle, kuru serbest bırakmadan Arjantinin dış açık sorununu kısa vadede çözmesi bir hayli zor görünüyor. (Demek ki, IMFnin her dediğini yapmak refahı getirmeyebiliyor. İhracata dikkat etmemiz gerekiyor)