Artık seçim sonuçları belli oldu. Sandıklardan AKP patlayarak çıktı. CHP’nin de arkadan kovalayacağı sanılıyordu. Ancak arada fark çok büyük. Bu da Türkiye’yi bambaşka bir döneme sokuyor. Ne diyelim? Hayırlı olsun.
CHP’nin Meclis’e girmesi belki bazılarını sevindirebilir. Ama AKP’nin birinci parti çıkması kuşkusuz aydın kesimleri üzerinde şok yaratıyor. Ancak dövünmeyelim. Buraya kolay gelmedik. Erken seçim için büyük çaba gösterenler oldu. Erken seçimin olası sonuçlarını uyaran herkes eleştirildi, hırpalandı.
Mayıs ayında bir Bakanlar Kurulu toplantısında ekonomiden sorumlu bakan Derviş işlerin bir türlü olumlu yöne girmemesini "belirsizliklere" bağlıyordu. Gerçekten faizler çok yüksekti ve inmesi için bir şeyler gerekiyordu. Bunun üzerine Başbakan Yardımcısı Bahçeli kendisine bu belirsizliklerin kaynağını sordu ve Derviş de seçim tarihinin saptanmasıyla bunun önlenebileceğini yanıtladı. Oysa seçim tarihi belirsiz değildi. Bunun üzerine hükümeti oluşturan üç ortak toplandılar ve seçim tarihinin normal zamanda, yani Nisan 2004’te yapılacağını tekrarladılar.
Ancak piyasalarda pek bir değişiklik olmadı. Faiz ve kur çok az gevşedi, o kadar. Demek ki, başka gelişmeler, başka önlemler gerekiyordu. Başbakan’ın hastalığının artması ve uzamasıyla işler kötüleşti, kamuoyu da hükümetin süremeyeceği noktasına geldi.
Bu arada Başbakan Yardımcısı Bahçeli birdenbire kendi partisi dışında bir hükümet kurulacağından huylanarak 3 Kasım 2002 tarihinde erken seçim önerdi. Bu blöfü (DSP hariç) tüm uyanık(!) partiler gördüler. Ve seçim onaylandı. İlk önceleri itiraz eden işalemi de kısa süre sonra ikna edildi. Şimdi MHP parlemento dışında. Aferin akıllı MHP’ye! DSP de ikinci oylamada erken seçim yönünde direndi. Ona da hayırlı olsun. ANAP ikinci oylamada aydı, ama çok geçti. Kısacası herkes oyuna geldi. Tüm iktidar partileri baraja takıldı.
Elbette erken seçim CHP’ye de bir fırsat verdi. Ama bu denli dağınıklığa reğmen CHP yine iktidar olamadı ve sonunda ancak bir muhalefet elde edebildi.
Oyuna gelmeyen, hatta oyundan yararlanan tek parti vardı; AKP! Kendilerini kutluyoruz. Genç ve düzene karşı varoşların partisi AKP elbette oylarını artıracaktı. Ekonomik program belli bir başarı sağlamadan gidilecek her seçim ancak onların oylarını artırabilirdi. Öyle de oldu.
Elbette erken seçimden diğer bir yararlanan da Baykal’dı. Ama bu kadar dağınıklıktan CHP yine iktidar olamadı ve sonunda çıka çıka CHP’ye bir muhalefet çıktı. Baykal’ın liderliğindeki CHP 1995’te barajın çok az üstünde, 1999’da barajın altında, 2002’de de, kerhen verilen tüm oylara rağmen, mahalefet olarak çıktı. Tam üç seçim fırsatlar hep kaçırıldı.
Şimdi ne olacak? Eğer faizler ve kur düşerse, "Demek Derviş haklıymış" diyeceğiz. Yani belirsizlikler ortadan kalkmış olacak. Meğer AKP’nin bir an önce iktidara gelmesi gerekiyormuş, denecek. Yok eğer kur ve faizler yükselirse, o zaman da nezaketen susacağız!
Bu seçimlere AKP dışında hazırlanan tek bir parti yoktu. Erken seçim ancak AKP’ye yarayacaktı. Ama bu belirsizdi. Çünkü henüz gerçekleşmemişti. Şimdi gerçekleşti ve belirsizlik ortadan kalktı. AKP çok oy aldı. Diğer partiler ise dağıldı. CHP de tüm aydınların "rağmenli" desteğine rağmen, birinci çıkamadı. Ama endişelenmeyelim. Ortalık bir süre sonra yatışacaktır ve bir değişim süreci başlayacaktır.