Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Dünyanın her mali krizle karşılaşılan ülkesinde siyasal değişimler olur. Hatırlayalım, geçen yıl Arjantin’de kriz oluştuğunda ardı ardına kaç başkan değişmişti. Tabii kriz olunca iktidarların hemen değişmesi gerekmez. Bazen bu gecikebilir. Bizde de öyle oldu. 2001 krizinden sonra bir değişim olacağı belliydi, ama Türkiye Arjantin’den akıllı çıktı. Krizin tam ortasında bir de siyasal çalkantı yaratmadı, işi erteledi.
Şimdi hay huy arasında bu değişim gerçekleşiyor. Geçen hafta Meclis’in adeta kendini feshetmesini gerçekten zor anlıyoruz. Çünkü Meclis’teki temsilcilerin yüzde 90’ı geri gelmeyecek. İlk seçim kararı üzerine de yazmıştık; bu seçimler yenilerin ilk seçimi. Tayyip Erdoğan, Mehmet Ali Bayar, Kemal Derviş ve Cem Uzan seçimlere ilk defa giriyorlar. Hepsi genç ve iddialı isimler.
Ancak dileğimiz bu seçimlerin eskilerin de son seçimi olması. Gerçi (anketler ne denli doğru çıkar bilinmez ama) bunun da büyük ölçüde gerçekleşeceği anlaşılıyor. Evet, bu seçimlerde son yirmi yılın çoğu lideri barajın altında kalacak. Seçimlerden sonra ANAP, DSP ve MHP’de iç sorunların çıkacağı aşikar. AKP, CHP ve Genç Parti’nin atak yapması ise çok doğal. Genç Parti "krize" tepkinin temsilciliğini üstlenmiş durumda. AKP ise zaten uzun süredir "düzene" tepkinin partisi. AKP’nin kurucuları Refah Partisi içinde muhalif (dissident) ve değişimciydiler. Baş kaldırarak yeni bir parti kurdular. Toplum da bu atak gençlere kredi açtı.
CHP ise AKP’nin yükselişi karşısında modern seçkinlerin bir tutunma arayışını temsil ediyor. Ayrıca Kemal Derviş’in getirdiği rüzgar da göz ardı edilmemeli. Kısacası, yükselen partiler tepki oyları topluyor. Ancak oylar umuda değil, "ikinci en iyi tercihe" gidiyor. Yani bu seçim bir çözüm değil, bir tepki seçimine dönüştü. Bu da hayli düşündürücü.
Seçimlerden sonra ne olacak? Ekonomik politikalarda hiçbir değişiklik olmayacağı belli. Nasıl olsun ki? Bu denli borçla kımıldamak mümkün değil. Hepsi IMF ile yola devama mahkum.
Evet, içeriden ve dışarıdan seçimler çok istenmişti. Böylece belirsizlikler ortadan kalkacak, faizler düşecekti. Gerçi faizler Başbakan’ın hasta olduğu dönem kadar yüksek. Ama neyse! Asıl merak ettiğimiz 4 Kasım sabahı faizlerin ne olacağı. Umarız aynı kalabilir, yükselmez! Artık seçim sonrası belli. AKP (şu veya bu biçimde) iktidara gelecek. Anlaşılan bu da bir belirsizliğin ortadan kalkması anlamına gelecek! Sonra o koşullarda Irak’a müdahale olacak.
AKP’nin ne yapacağı ise biliniyor. Kur politikasında değişiklik yapmayacaklarını zaten beyan ettiler. Bu denli borçla da bütçe politikasında değişiklik yapılamaz. Olsa olsa belki faiz - dışı fazla biraz (yüzde 1 kadar) gevşetilebilir. Kısacası, aynı tas aynı hamam. Politikalarda bir değişiklik olmayacak. Ama piyasalar bunu böyle algılamayabilir. Bir hayli tepki oluşabilir. Hem de her kesimden. Özetle ciddi bir tasfiye yapacağız. Ama önümüze daha zorlu bir tasfiye sorunu da beraberinde çıkacak gibi.