Ankara bu yıl ekonominin yüzde 5 büyüyeceğini öngörüyor. Bütün hesaplar da bu öngörüye dayanıyor. Ekonomistlerin de tahmini üç aşağı beş yukarı benzer. Kaldı ki, yılın ilk çeyreğinde elde edilen veriler de bu doğrultuda. Ancak ayrıntılar önemli.
Sanayi kesimindeki büyüme bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 7.8 olurken, ticari kesimdeki büyüme yüzde 11'e yaklaştı. Gerçi bundan sonraki dönemlerde yine yüksek büyüme hızları gözlense de, ilk çeyreğe göre yavaşlama olası.
Sanayi kesiminde uzun süredir parlak sonuçlar elde ediliyor. Krizden bu yana sanayinin kapasite kullanım oranı yüzde 70'lerin altından yüzde 80'lere tırmandı. Geçen eylül ayında yüzde 80.4 düzeyine çıkan bu oran daha sonra çeşitli nedenlerle düştü. Birincisi, her yıl ilk çeyrekte kapasite kullanım oranının mevsimsel olarak düştüğünü biliyoruz. İkincisi, biriken aşırı stoklar için belki bir teknik düzeltme yaşanmış olabilir. Üçüncüsü, seçim sonrası üreticiler hükümetin politikalarını görmek amacıyla üretimi yavaşlatmış olabilir. Nihayet savaşa giderken üretimin yavaşlaması, stokların eritilmeye çalışılması çok doğal. Kaldı ki, şubattan bu yana sanayideki kapasite kullanım oranı yine yüzde 72'den yüzde 80'e tırmandı.
Aylık bazda bu yılın sanayi kesiminin üretim performansına bakıldığında işlerin hayli iyi gittiği görülüyor. Geçen yıl mart - mayıs döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre ortalama yüzde 15'lik bir artış gözleniyordu. Oysa bu yıl bu oran yüzde 5 olarak gözlendi. Ancak bu hem olumlu, hem de olumsuz olarak yorumlanabilir. Büyümenin olması, hem de bir önceki yılın performansından yüksek olması elbette olumlu. Ancak oranın düşmesi olumsuz nitelenebilir. Buna rağmen, haziran verisi bambaşka bir yapı gösteriyor. Geçen yıl sanayi yüzde 7 büyümüştü. Bu yıl ise yüzde 12'ye ulaşıyor.
Haziran verileriyle, özellikle tekstil ve hazır - giyimde yılbaşından bu yana gözlenen durgunluk daha da belirginleşmeye başladı. Bu önemsenmesi gereken bir gelişme. Çünkü bu sektör hem ihracatımızı ilgilendiriyor, hem de istihdam düzeyini. Malum bu sektör hem emek - yoğundur, hem de döviz kazandırır.
İlginçtir, ithalatı yoğun olan kimyasal madde ürünleri imalatı da pek parlak bir performans sergilemiyor. Oysa, ana metal, gıda gibi temel sektörlerde durum gayet iyi. Ekonomik gelişmelerde çok önemli bir gösterge olan büro malzemeleri de iyi işaret veriyor. Keza otomotiv verileri.
Sanayi dışı kesime baktığımızda inşaatta göreli bir toparlanma gözlense de, hala cılız. Öte yandan, madencilik sektöründeki sıkıntı bir türlü sona ermemiş. Yılın geri kalanında, faizler düşerse kredi talebine bağlı bir büyüme gözlenebilir. Ancak sonbaharda enflasyon beklentilerinin ters yöne dönme riski de az değil. Üstelik faiz - dışı fazlanın eksik kalması nedeniyle kamu maliyesinde çok sıkı bir disiplin gerekiyor. Kısacası, faizler kolay düşmeyebilir. Bütün bunlar talebi daraltarak büyümeyi olumsuz etkileyebilir. Nihayet bu kurla ihracat da tökezlerse büyüme konusundaki pembe hayaller suya düşebilir.