Önceki akşam ödemeler dengesinin ilk altı aylık verileri açıklandı. Yıl sonu 4 - 5 milyar dolarlık cari fazlalık tahminleri karşısında yarı yıl için 530 milyon dolarlık cari fazla yetersiz görülebilir. Bu nedenle hesaplarımızı gözden geçirmekte yarar var. Yıl sonunda özellikle ithalattaki daralma ve turizmdeki patlamayla önemli bir net döviz geliri artışı bekleniyordu. İhracat da buna destek verecekti. Bu doğrultuda bir gelişme oluştu. Ancak bu gelişmenin düzeyi tahminlerimizin biraz altında.
Turizmde sorun yok. Turizm verileri, henüz canlı ayları yansıtmamakla birlikte, beklentileri karşılayacak düzeyde. Temmuz ve ağustos verileri geldikçe cari işlemlerdeki fazlalık da artacaktır. İthalata gelince. İç talepteki müthiş daralma ve artan döviz kuru nedeniyle ithalatta daha büyük daralmalar söz konusu oldu. İlk altı ayda yüzde 25'i geçen daralma göz ardı edilmemeli. Öyle anlaşılıyor ki, yıl sonu itibariyle ithalat 40 milyar dolar civarında gerçekleşecek. Eğer ekim sonunda piyasalarda beklediğimiz kıpırdanma gözlenirse bu bir - iki milyar dolar daha yukarıda olabilir. Burada sanıyorum ithalatın kendi içinde bir değişim söz konusu oluyor. Ocak ayından başlayarak nisana dek, geçen yıla göre, daralan ithalat, mayıs ayından itibaren biraz kıpırdanma gösterdi. Nedenini araştıracağız. Ama bize kalırsa bu şubat sendromundan kurtuluş olabilir. Yani normal trende giriş.
Sorun nerede?
İlk altı ayın ihracat verilerine baktığımızda (önceki yazımızda da belirttiğimiz gibi) haziran ayında bir duraksama oldu. Mayıs ayında ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 19 artarken, haziran ayında (tıpkı nisandaki gibi) yüzde 6'lık bir artışa dönüştü. Üstelik ilk beş aylık kümülatif ihracat artışı geçen yıla göre yüzde 10 fazla iken. Hazirandaki bu artışın azalması, yani ihracattaki bu yorulmanın kaynağını bulmak gerekiyor. Sorumlu bakan Prof. Tunca Toskay bu konuyla mutlaka ilgilenmeli.
İşçi dövizi girişlerinde ilk altı ayda geçen yıla göre bir miktar kayıp var. Bunun euroya geçiş sorunundan kaynaklandığı savı var. Avrupa'daki yurttaş ve soydaşlarımızın yakınlarına para göndermeyi erteleyerek bu sorundan kaçındığı söyleniyor. Gerçi bu gelişme ilk altı ayda azalan altın ithalatı ve turizm gideri ile karşılansa da bu düşüşün gerçek nedenini bulmak gerekiyor.
Cari işlemlerde "net hata ve noksan" olarak bilinen kalemde ciddi bir yükselme var. Geçen yıl ilk 6 ayda 481 milyon olan bu kalem şimdi 1.7 milyar dolar açığa dönüşmüş durumda. Yani kazanılan dövizler cari işlemler verilerinin gösterdiği gibi ülke ekonomisine girmiyor.
Sevindirici nokta
Rakamlara baktığımızda bizi sevindiren nokta "diğerin diğeri" olarak bilinen ne idüğü belirsiz kalemde gerek gelirde, gerekse giderde ilk altı ayda geçen yıla göre önemli azalmaların olması. Özellikle devalüasyon sonrası ciddi düşüşler gözlenmiş.
İlk altı aya baktığımızda döviz dengeleri ne tahminlerin çok üstünde, ne de çok altında. Yıl sonunda 4 milyar dolar civarında bir fazlalık elde edilebilse de artık 5 - 6 milyar dolarlık tahminler (yahut da hayaller) geride kalıyor.
Bir haftadır döviz kuru iniyor. Bu yavaş biçimde sürerse yararlı olur. Finans piyasalarında egemen olan miyopizm bazen aşırı karamsarlık, bazen de aşırı iyimserlik getiriyor. Umarız, gerçekçi bir gözlükle, arada bir yerde durmayı artık öğreniriz!