"Bilmeyen ve bilmediğini bilen çocuktur, ona öğretin." (Çin atasözü) Bilmeyen sorar. En azından öğrenmeye niyetlidir. Bilen ise, karşı taraf bu bilinçte olunca, rahatlıkla öğretir. Ancak her bilmeyenin veya bilmediğinin bilincinde olanın çocuk sayılması biraz abartılı değil mi? Nihayet, biz iktisatçılar zaman zaman vatandaşlarımızın gelişmelere ilişkin sorularıyla karşılaşıyoruz. Yanıtladığımızda da çok memnun oluyorlar. Bunların hepsi de çocuk değil ya.
Bu sorular genellikle tasarrufların değerlendirilmesine ilişkin olur. Bazen de ekonomide canlanma beklentisi sorulur. Tabii bu bizi daha da memnun eder. Ama her seferinde şunu belirtiriz. Ekonomiste çok inanma, ekonomistsiz de kalma. Nihayet ekonomistlerin tahminleri çoğu kez çuvallıyor. Tasarruflara gelince... Ekonomiyi iyi bilenler zengin olsaydı, Nobel ödüllü her iktisatçının Karun gibi zengin olması gerekirdi. Yahut da dünyanın tüm milyarderlerinin ekonomi Nobeli alması gerekirdi. Açıkçası ikisini ayırt etmek gerek. Zengin olmanın koşulu ekonomik gelişmeleri öngörmekten çok, risk almaktan ve onu asgariye indirgemekten geçiyor.
"Bilen ve bildiğini bilmeyen uykudadır, onu uyandırın." (Çin atasözü) Açıkçası bu ülkemizde nadir görülen bir durum. Bizde herkes her şeyi bilir, maşallah. Dolayısıyla uyandırmayı gerektirecek durum olmaz. Aksine uyanıklık yarışı olsa bizimkiler birinciliği kimseye kaptırmaz. Nihayet şunu da belirtelim: Bilen kişiler genellikle bildiklerinin farkında olurlar. Bildiğinin farkında olmayan ya saftır, ya da cesaretsiz.
"Bilmeyen ve bilmediğini bilmeyen aptaldır, ondan sakının." (Çin atasözü) Bu atasözünde aptal sözcüğü biraz abartılı kaçıyor. Nihayet gaflet ve saflık insan özelliği değil mi? Üstelik bu durum ülkemizde hayli yaygın olduğuna ve halkımızın da büyük kesimi aptal sayılamayacağına göre, bu atasözü düzeltme gerektiriyor. Ancak şurası gayet doğru: İnatla bilmediği konuları biliyor gibi anlatanlardan kendimizi sakınmalıyız.
Bilmeyen, fakat bildiğini sanan kişi yanlış yapar. Oysa bilmeyen ve bilmediğini bilen kişi yanlış yapmaz. Çekinir. Mesela dalgalı kurda kur yüksekken pozisyon açan kişi sistemin kırılganlıklarını yanlış hesapladığı için zarar edebilir. Siyasette de böyle. Kendi partisinin oyunu doğru dürüst bilmeden hareket eden lider olsa olsa kendini aldatır. Sonucu ise hüsran olur. Oysa barajda olduğunu bilse belki de ittifaka girecek, hata yapmayacaktır.
"Bilen ve bildiğini bilen liderdir, onu izleyin." (Çin atasözü) İşte bu atasözü beni gerçekten etkilemiştir. Bilgili olan ve bunun bilincinde olan liderdir. Kararlılık ve cesaretini bilgisiyle birleştirenin çevresinde yığınlar oluşur. Ondan yararlanmak isterler. Bu aynı zamanda daha az hata yapan insan demektir.
Örneğin, sabit kur uygulamasında iç borç çok yüksekse, hele hele döviz gelir - gider dengesi tutmuyorsa, kriz kaçınılmazlaşır. Bunu bilmek ve tedbir almak çok önemlidir. Tersini savunandan ise kaçınmak gerekir. Siyasetten de böyle. Mesela bugün AB müzakerelerinin nasıl izleneceğini, Irak müdahalesi gibi bir durumda gelişmelerin ne olacağını ve ekonomik programın nasıl götürüleceğini bilen kişinin peşine düşmemiz gerekir. Unutmayalım; atasözleri yüzyılların deneyim süzgecinden geçmiştir.