Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Geçen perşembe günü ani bir kararla Devlet Bakanı Derviş hükümetten istifa etmek istedi. Yeni Oluşum’u başlatma kararı böyle bir istifayı gerektiriyordu. Üstelik Başbakan Ecevit de görüşmelerinde "hem orada, hem burada olunmaz" demeye getirmişti. Gereğini yaptı, istifasını verdi.

Giderse dünyanın sonu değil
Ancak Cumhurbaşkanı ekonominin başsız kalmamasını istedi. Hele hele böylesi bir dönemde. Ortalık toz dumanken. Derviş, her şeye rağmen, kalmaya razı oldu. Hizmet ettiği hükümete sırt çevirmedi. Gelecekteki rakiplerini zor durumda bırakmak istemedi. Ne de olsa sıkıntı çekecek olan ülkeydi. Derviş Yeni Oluşum’da da koltuk aramadı. Umarız artık böylesi davranışlar siyasete örnek olur.
Derviş ayrılsaydı ne olurdu? Bunu o günkü piyasa gelişmelerinden kestirebiliyoruz. Döviz kuru ve bono faizleri elbette daha da yükselecekti.
Zaten bitap haldeki borsa büsbütün çökecekti. Bütün bunlar olmadı. Fakat artık piyasalar günün birinde Derviş’in gideceğini anlamış olmalı. Derviş aylardır piyasaları buna alıştırmaya çabalıyor. Hükümet içinde de ‘Derviş bakanlıktan alınsın’ diyen bir grup var. Derviş eğer giderse bunun dünyanın sonu olmadığını söylemeye çalışıyor. Hatta bu denli belirsiz bir ortamda kredibilitesini kulllanarak ortalığı yatıştırmaya çalışıyor.
Gerçi Derviş ayrılınca elbette sıkıntılar yaşanacak. Çünkü bir borç tuzağındayız. Ama Derviş psikolojik terapinin dışında da önlem almış gözüküyor. Şu ana kadar dış borçlanmada yıllık hedefin yüzde 75’i tamamlanıvermiş bile. İç borçlanmada da sorun olabilecek tarihler atlatılmış. Ve sıkı bütçe politikası sürüyor.
Dövize gelince... Şu anda döviz kuru zaten yüksek. TL en az yüzde 10 kadar değer kaybetmiş görünüyor. Faizler de olması gerekenden 20 - 25 puan kadar yüksek olduğuna göre, risk primlerinin büyük ölçüde fiyatlara yansıdığı anlaşılıyor. Kısacası işler zaten olacağı kadar kötüye gitmiş durumda.
Geçen perşembe günü Merkez Bankası özellikle dövizdeki dalgalanmaları yatıştırmaya çalıştı. Başarılı da oldu. Yani piyasada önemli bir sıkıntı bulunmuyor.
Ancak yabancı bankaların yine ciddi biçimde dövizde fazlalık taşıdığı ve kurun yukarı gitmesine çalıştığı gözleniyor. Yani yine aynı oyun başlamış görünüyor.

Program sürecektir
Ekonomik krizler politik risklerle oluşmazlar. Ama ekonomide dengeler bozulursa tetikleme olabilir. Şu anda gerek bankacılık kesimi, gerekse makroekonomik temeller olumlu işaretler veriyor.
Ekonominin üç hedefinde: yani büyüme, fiyat istikrarı ile döviz gelir - gider dengesinde (cari denge) sorun görünmüyor. Büyümede olumlu işaretler, belli toparlanmalar gözleniyor.
Hatta tahminlerin ötesinde. Enflasyon hızla düşüyor. Ve döviz kurundaki aşırı dalgalanmalar uzun sürmezse hedeflerin tutacağı anlaşılıyor. Üstelik artık bankaların da açık pozisyonu bulunmuyor.
Elbette, belirsizlikler sürdüğü takdirde temel dengeler bozulabilir. Ancak bürokrasinin siyasal müdahalelerden korunduğu bir sistemin de oluşturulduğunu unutmamalıyız. Yani program sürecektir.