Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Dostum İshak Alaton bir süre önce bir mektup yollayarak devalüasyon oranının nasıl hesaplanacağı konusunda bir tartışma açtı.. Açıkçası mektubunu ilk aldığımda biraz tepki göstermiştim. Bu kadar basit bir konuyu İshak Bey neden açıyordu. Ne de olsa koskoca bilim adamlarıydık(!) ve bu basit bir hesaplama işiydi.
Anlaşılan aynı mektup Deniz Gökçe ve Asaf Savaş Akat’a da gitmiş. Onlar konuyu sütunlarına taşıyınca biraz ayıp ettiğimi fark ettim. Çünkü İshak Bey aynı zamanda benim siyasi bir dostum. Alaton 1,000,000 TL olan dövizin 1,500,000 TL olduğunda devalüasyon oranının ne olduğunu soruyor. Devalüasyonun yüzde 33 olduğunu savunuyor. Her iki meslektaşım da kendisine hak veriyorlar. Tabii belli açıklamalarla.
Soruya yanıt verirken zamanlamayı bilmek gerekiyor. Vardığımız nokta ile karşılaştırırsak, başlangıç durumuna göre satın alma gücü yüzde 50 oranında düşmüş olur. Yani, bir dolar alabilmek için yüzse 50 daha fazla para ödenecektir. Ancak referans noktası eğer devalüasyonun yapıldıktan sonrasıysa kişi daha öncekine göre yüzde 33 daha fakirdir. Mesela bir yabancı Türkiye’ye geldiğinde ona şöyle denebilir: "Artık satın alma gücünüz devalüasyon öncesine göre yüzde 33 daha fazla." İlk noktadan itibarla yüzde 50, son noktadan ise yüzde 33’lük devalüasyon. Tersine, kur 1,000,000 iken 500,000 TL olsa, revalüasyon oranı yüzde 100 olmaz mı? Hayır. Yüzde 50 olur. Yani ilk rakamın oranı referans alınır. Ancak satın alma gücü başka bir ülkede yüzde 100 artmıştır.
İshak Bey’i çok takdir ederim. Zaman zaman müthiş analizler yapar. Ufkumuzu açar. Bir de tabii, sol tarafta duran kalbi güçlüdür.
Kur hesapları bu ara Ankara’daki bürokratlar dahil, herkesi hayli meşgul ediyor. Malum, kur aşırı değerlenince rahatsızlıklar arttı. Bazı bürokratlar son zamanlarda iktisatçıları ikametlerine göre ayırsa da, bize göre Merkez Bankası her geçen gün kredibilite kazanma yolunda doğru hareketler yapıyor. İşte bu doğrular:
• Kurun aşırı değerlendiği kaygısını taşıyor. Doğru.
• Ancak kura ikide bir müdahale etmek istemiyor. Doğru.
• Kurun doğrultusunu belirlemeye çalışıyor. Kaldı ki, kurda bu yıl reel değerlenme bekleniyordu. Demek ki, bir hesap yapılıyor. Doğrusu da bu.
• Para programında müdahale etmekten kaçınmayacağını belirtti. Doğru. Piyasaların ürkmesi gerek.
• Kurun salınmasını sağlayarak yüzen kur sisteminin özüne uygun hareket etti. Doğru.
• Kura müdahale etmeden önce piyasalara uyarıda bulundu. Doğrusu da buydu. çünkü bu kez alıma geçtiğinde kur aşırı yükselebilir.
Bize kalırsa reel tartılı efektif döviz kuru varken, yurtiçi faktör fiyatlarına bakmak ve "kur reel olarak revalüe olmamıştır" demek doğru olmaz. Çünkü sorun sadece karlılık değil, malın satılabileceği fiyatı yakalamaktır. Unutmayalım, bazı ihracatçılarımız yurtiçi fiyatların çok daha altına fiyatlarla ihracat yapmıyorlar mı?
Önceki gün kurla ilgili Merkez Bankası açıklaması son derece olumluydu. Önce ikaz etti. Ancak kaygım o ki, bazı bankalar şubat krizinden hala ders almadılar. Pozisyon açarak para kazanma arayışında olanlar var. Bu da kuru sürekli gevşetiyor. Ancak kur birden bire yükselirse sermayeleri büsbütün dağılacak.