Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Şu anda uygulanan programın en can alıcı noktası faiz - dışı fazla. Faiz - dışı fazla ne denli yüksek olursa, borç dinamiği de o denli olumlu yönde hareket ediyor. Ancak bu sürdürülebilir bir politika değil. Çünkü sürekli vergi alıp, kamu harcamalarını kısmak toplumsal dengeleri harap eder. Yoksul kesimler büsbütün yoksullaşır. Çünkü sağlık ve eğitim gibi kamu hizmetleri bile alınamaz hale gelir. Hatta adalet ve güvenlik gibi temel hizmetler bile sekteye uğrar.
Çözüm ise enflasyonun kalıcı olarak düştüğü izlenimini vermektir. Çünkü, enflasyonun kalıcı olarak düştüğü anlaşılırsa veya sağlanırsa, büyüme de hızlanır. Öte yandan borcun maliyeti olan faizler de hızla aşağıya gelir.
2001 yılında IMF Türkiye’den milli gelirin yüzde 5.5’u kadar faiz - dışı fazla istemişti. Derviş’in güdümündeki hükümet ise bunu aşarak 5.7’ye ulaşmıştı. Ancak ertesi yıl IMF çıtayı yükseltince (yüzde 6.5) hedef şaştı. Gerçi ortalıkta "hedef tutmadı" diye bağırıp çağıran yok. Ama milli gelir rakamları açıklanıp gerçekleşme ortaya çıkınca, patırtı da yükselebilir.
2002 yılı için faiz - dışı fazla hedefi 16.1 katrilyondu. Elde edilen meblağ ise, 12.8 katrilyon oldu. Yani neredeyse 2001 yılında elde edilen rakam tutturulabildi. Şaşma oranı ise tam yüzde 26! Bu rakam yüzde 6 - 7 büyüyen bir ekonomi için çok olumsuz bir performans. Üstelik 2002 yılında yüzde 3 büyüme bekleniyordu. Yani hedef düşük büyüme hızına göre belirlenmişti. Demek ki, milli gelire oranla faiz - dışı fazla daha da düşük çıkacak görünüyor.
2003 yılına gelince. Konulan hedef büsbütün yüksek. Çünkü, belki yine milli gelirin yüzde 6.5’u kadar faiz - dışı fazla yine isteniyor, ama bu kez bir savaş ortamındayız. Hedefin rakamsal değeri olan 19.7 katrilyonun elde edilmesi için yüzde 54’lük bir artış sağlanması gerek. Doğrusu bu da bize biraz hayal geliyor.
Geçen yıl büyüme dış taleple ve stokların yenilenmesiyle sağlanmıştı. Bu yıl ise iç tüketime bel bağlanıyordu. Ancak içinde bulunduğumuz savaş ortamında tüketim güveni aşırı ölçüde sarsılmış durumda. Nitekim CNBC’nin son ay güven endeksi yüzde 74’e indi bile. Bu durumda büyümede iyimser olmak da hayli zor.
Bütün bu veriler bize faiz - dışı fazla hedefinin aşırı yüksek tutulduğunu gösteriyor. Kaldı ki daha düşük hedeflerin tutturulmasında bile sıkıntılar bulunuyor. Öncelikle, Türkiye bir savaş ortamına giriyor ve askeri harcamalar ciddi boyutlarda artacak. Öte yandan, daralan iç talep gelirin düşmesine, yani vergi tahsilatında zorluklara neden olabilir.
Hükümetin geçenlerde açıkladığı pakete gelince. Gerçekçi olmayan gelirler ve tasarruf kalemleriyle varsayılan bütçe dengeleri 2002 yılından da kötü bir performans seyredebilir. Nitekim Dünya Bankası temsilcisi bunu ciddi biçimde eleştirdi.
Özetle, borç dengeleri 2003 yılında daha olumsuz seyredebilir. Çünkü 2002 yılında şaşan faiz - dışı fazla hedefi gerginleşen bu ortamda daha da şaşabilir.