Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Hükümet yine Irak'a asker gönderme telaşına girdi. Mart ayında da hükümet Meclis'ten Irak'a asker gönderme yetkisi istemiş, ancak aynı tezkerenin içine topraklarımızda yabancı asker barındırma izni istediğinden tezkere reddedilmişti. Belki Amerikalılar o zaman Türkiye'de bulunma izni istemeselerdi, tezkere reddedilmeyebilirdi. Mesela o ara CHP Genel Başkanı Baykal bile Türk askerinin Kuzey Irak'ta bulunmasından yanaydı.
Irak'ta istikrarı sağlayamayan Amerikalıların yardım arayışına doğru Müslüman ülke yardımcı olmuyor. Çünkü dindaş bir toplumun ülkesinde işgalci sayılan bir güçle hareket etmek istemiyor. Öte yandan, etnik yapısı tam bir keşmekeş içinde olan Irak'ın üniter yapıya kavuşması giderek zorlaşıyor. İşte böylesi bir ortamda Türkiye Irak'a göndermeli mi? Emin değiliz.
Genelkurmay Başkanı "sıfır risk bir şey kazandırmaz" diyor. Hatta Özkök Paşa Irak'ta bulunmadığımız takdirde nelerden olabileceğimizi ima ediyor. Gerçekten Irak'ta bulunmamanın riskleri var. Birincisi, Irak'ta istikrarsızlık artar ve ülke bölünürse, Türkiye'nin de ulusal bütünlüğü riske girer endişesi var. Türkiye'nin devrede olması gerektiği, böylece ABD ile müzakere gücünün korunması savunuluyor. Doğru. Ancak yine de bu bir garanti değil. Kaldı ki, Irak'ın bölünmesiyle Türkiye'nin ulusal bütünlüğü tehlikeye girecekse, bu risk her zaman var demektir. Oysa bizce Türkiye'nin ulusal birliği son derece sağlamdır. Endişeye de gerek yoktur.
Irak daha fazla karışırsa, bu istikrarsızlık Türkiye'yi de etkileyebilir, diye düşünülüyor olabilir. Ancak unutulmamalı; Türkiye'nin tek başına bölgede bu denli yetkili olmasına da izin verilmeyecektir.
Bazıları Türkmenleri bahane ediyor. Ordumuzun Kerkük Türklerinin otoriter baskıdan ve şimdi de terörden kurtarılması için bölgeye girmesini istiyor. Ancak ABD'nin bize gösterdiği konuşlanma bölgesinin Kerkük ile hiç ilgisi yok. Bu nedenle bu da doğru değil.
Olaya tersten bakmakta yarar var. Amerika Türkiye'yi orta Irak'a yerleştiriyor. Acaba ABD'den talep gelmeseydi, Türkiye yine Orta Irak'a girmek ister miydi? İstemezdi. O halde bu askeri konuşlanma, kendi çıkarlarımızla değil, ABD'nin çıkarlarıyla örtüşüyor.
Sadece bir Kürt devleti kurulmasın, ya da KADEK örgütü ABD güçleri tarafından sıkıştırılsın diye Irak'a girmek de riskli olabilir. Çünkü Irak giderek karışmaktadır ve ABD'nin de kafasında kısa vadede sonuç verecek bir çözüm yoktur.
ABD'nin Türkiye'ye vereceği hibeye gelince. ABD, yardım bile talep etmediği İsrail'e ve Mısır'a çok daha büyük mali yardımlarda bulunmuştur. Dolayısıyla mali yardımla, askeri destek arasında bir bağ kurulması da doğru değildir.
Irak artık bir askeri bataklık haline gelmektedir. Bu nedenle Irak'a asker göndermek çok risklidir. Her şeye rağmen yollanacaksa da, risklerin iyi hesaplandığı, indirgendiği ve her türlü önlemin alınarak, her türlü maddi çıkarın kotarıldığı bir çıkartma organize edilmelidir. Doğru; sıfır risk, sıfır getiri sağlar. Ama getirisi düşük ve aşırı riskli bir yardım da irrasyoneldir.