Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Amerika'nın Türkiye'den asker talebinde bulunacağı belliydi. Daha önce birçok yazımızda bunu belirttik. Irak'ta bir türlü istikrarı sağlayamayan ABD şimdi gözünü yine Ankara'ya çevirmiş, yardım bekliyor. Çünkü bir ülkeyi savaşla yenmekle, halkını yönetmek ayrı şeylerdir. Ülkeyi yönetebilmek kamu iradesi, halk desteği ister. ABD'nin ise Irak'ta bu iradeye sahip olmadığı ortaya çıktı.
Türkiye ABD'yle beraber Irak'la savaşmak istememekte haklıydı. Komşu bir ülkenin ordusuna (ve bu arada halkına) bomba yağdırmak uzun vadede hiç de sağlıklı olmayacaktı. Ancak yanlış olan, bunun önceden nedenleriyle ABD'ye açık açık anlatılmamasıydı. Oysa AKP hükümeti aksine bunu para pazarlığına dönüştürdü. Ve sonunda (ABD'ye teminat vermesine rağmen) Irak'a asker gönderme konusundaki tezkere Meclis'te reddedildi. Bu da diplomatik bakımda hoş olmadı.
Ancak şimdi durum farklı. ABD savaşmak için değil, Irak'ta istikrarı ve düzeni sağlamak için yardım talep ediyor. Ve sadece Türkiye'den değil, birçok ülkeden bunu istiyor. Yine de ilk bakışta Türkiye'nin bunu kabul etmesi kolay değil. Çünkü ABD'nin bu bölgede emperyal amaçlar güttüğü görülüyor. Ve Türkiye'nin buna alet olmasını doğru bulmayanlar var. Nihayet, bir ülke işgal edilmiştir.
Öte yandan, Türkiye iki sıkıntıyı bir arada yaşıyor. Birincisi, kendini ABD'ye ağır biçimde borçlu hissediyor. Özellikle de ekonomik olarak. Şimdiye dek IMF ile olan ilişkilerde ABD'nin kritik bir rolü olduğu malum. Geçtiğimiz dönemde hangi IMF üyesi ülkenin yetkilisi programı denetlemek için geldi? Oysa ABD'nin Hazinesinde yetkili olan birçok kişi sık sık Türkiye'ye gelerek gözlemde bulundu.
İkincisi, Türkiye Kuzey Irak'ta olup bitenlerden hayli endişe duyuyor. Bölgede PKK'nın yeniden güç kazanması ve Irak'ın bir federatif yapıyla kendi ulusal bütünlüğünü tehdit etmesi kaygılandırıyor. Demek ki, Irak'ta asker bulundurma sadece ABD'nin talebinden kaynaklanmıyor. Türkiye de sürecin dışında kalmamak, inisiyatif sahibi olmak istiyor.
Gerçekten de Türkiye Irak'ta yer alırsa belli bir ölçüde inisiyatif sahibi olabilir. Fakat bunun gayet sınırlı kalacağı da unutulmamalı. İkincisi, PKK'nın ABD tarafından bölgeden kazınması pek kolay gerçekleşmeyecektir. Nitekim, ABD'nin "silahı bırak" ricasını PKK reddetmiştir. Üçüncüsü, asker bulundurarak Irak halkı gözünde Türkiye'nin itibarı zedelenebilir. Bu da çok duyarlılık istemektedir.
Doğrudur; "ABD Irak'ı düzelteyim" derken, daha beter bir duruma sokmuştur. Ancak "pisleyen temizlesin, bizim Mehmetçiğin oralarda ne işi var" mantığı alenen sorumsuzluktur, ucuz popülizmdir. Yanı başımızdaki bu duruma elbette sırtımızı dönemeyiz.
Irak'taki gelişmeler Türkiye için çok önemlidir. Bırakın ABD'yi, Türkiye Irak'ı istikrarsızlığa terk edemez. Ancak Türk askeri zorla düzeni sağlamak için değil, halka yardım için Irak'a gitmeli, Irak halkının dostluğunu kazanmaya çalışmalıdır.