O zamanki ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş Washingtona yakın olması nedeniyle finans çevrelerindeki kredibilitesini kullanmak zorundaydı. Türkiyenin batmayacağını anlatmaya çalışan diğer konuşmacılar da çok sıkıntı çekmişlerdi.Aradan iki yıl geçti. Geçen cuma günü DEİK Londrada yatırımcılara bir konferans düzenlemişti. Konuşmaları izlerken hafızamız iki yıl önceye gitti. Nereden nereye gelmişiz! Öylesine mesafe almışız ki, rehavete kapılmamız gereği bile konuşuldu. Dünyanın lider finans kuruluşlarından Credit Swiss - First Bostonun Gelişmekte Olan Piyasalardan Sorumlu Başkan Yardımcısı Douglas Paulü dinlerken resmen şaşırdık. Abarttı desek yeri var.Hazine Müsteşar Yardımcısı Cavit Dağdaş kısaca kamu dengelerinden, BDDK Başkan Yardımcısı Ercan Türkan da son iki yılda bankacılık reformundan bahsetti. En ilgi çeken konuşma ise Merkez Bankası Başkanı Serdengeçtiye aitti. Serdengeçti uygulanan politikayı özetlerken özellikle enflasyonla mücadeleye odaklandıklarını belirtti.Tepe bürokratların teknik sunumundan sonra Bakan Ali Babacan AKP iktidarını anlatmaya, biraz da beğendirmeye çalışan konuşma yaptı. Babacanın toplantının ilk yarıdaki tüm konuşmaları dinlemesi ve sonra konuşması takdir topladı. "muhafazakâr demokratız ama ABden yanayız" dedi.Öğleden sonraki oturumda konuşmacılar daha çok olumlu gidişatı tekrarladılar. Tek eleştirel bakış bankacılığı özetlerken bizden geldi. Bankacılıkta hayli mesafe alındı, ama sektörde sorunlar bitmiş değil.Unutmayalım; bankacılık kesimi sağlam olmadığı ve kamu maliyesindeki disiplin gevşek olduğu için ilk şokta kriz oluştu. Bankacılık kesimi hâlâ kârsızlık sorunu çekiyor. Kamu bankalarındaki finansal reformlar yapılsa da, hala müşteri tatmininden yoksunlar. Operasyonel anlamda çok şeyin yapılması gerekiyor. Hazine bonoları risksiz sayıldığından özel bankaların da sermaye sorunu yokmuş görünüyor. Oysa bu kez faiz riski taşıyorlar.Kuşkusuz iki yılda alınan mesafe küçümsenemez. Bir yandan enflasyon düşerken, diğer yandan büyüme elde ediliyor. Ancak ne borcumuz azaldı, ne de bankacılıkta reform tamamlandı. Üstelik bir de cari açık sorunuyla yeniden karşı karşıyayız. Kısacası, riskleri yok sayıp yabancıların verdiği gaza kanmak doğru değil.Iraka asker göndermekten vazgeçsek piyasaların güveni sarsılabilir. Nedeni malum! Oysa hiç istemediğimiz Iraka asker gönderdikten bir süre sonra işler büsbütün karışırsa, piyasalar darmadağın olabilir. hgunes@milliyet.com.tr Bundan iki yıl önce DEİK 18 Eylül 2001 tarihinde Londrada yatırımcılara bir toplantı düzenlemişti. Çok zor bir dönemdi. Toplantı 11 Eylül hadiselerinin tüm dünyayı sarstığı haftaya rastlamıştı. Zaten kırılgan olan Türkiyedeki mali piyasalar büsbütün sarsılmıştı. Dalgalı kur ve acz içine düşmüş koalisyon nedeniyle yeni programa olan güven de sınırlıydı. Hemen herkes yüksek olan kamu borcunun çevrilmesi sorunundan bahsediyordu.