Kaldı ki, zaten yabancı sermaye ülkemize gelmiyor. Dolayısıyla karşı olanların da d"vüneceği bir şey bulunmuyor. šlkemize yatırım daha çok sıcak para biçiminde geliyor, yani kısa günün karına bakıyor. Demek ki, yabancılar için uzun süreli yatırım yapmak için ülkemiz hala riskli. Bunun da elbette gerek ekonomik, gerekse politik nedenleri bulunuyor.Geçtiğimiz yıllarda ülkemize gelen yabancı sermaye ortalama olarak net (yani çıkan hariç) 1 milyar doları bulmuyordu. Geçen yıl bu bir miktar arttı ve 3 milyar doları buldu. Hatta 12 aylık brüt giriş 3.5 milyar dolara dayandı. Ama 500 milyon dolardan fazla yurtdışına yatırım yapıldı ve geçen yıl oldukça istisnai olarak GSM operat"rünün lisans "demesi için 1.5 milyar dolar "deme yapıldı. Kısacası, geçen yıl net olarak giren para yine "nceki düzeyine g"re 500 milyon dolarlık bir artış g"sterdi. 1991 yılında toplam 155 milyar dolar olan ülkelerarası doğrudan yabancı sermayenin 10 yılda neredeyse 6 kat arttığını (865 milyar doları aşıyor) düşünürsek, Türkiye'nin ne denli geri kaldığını anlarız. Şu anda dünyadaki toplam yabancı sermayenin binde 1 - 2'sini çekebiliyoruz. Oysa, unutmayalım milli gelirimiz dünyadaki en büyükler (17'nci) içinde. Gelişmekte olan diğer ülkelere her yıl 240 milyar dolara yakın para akıyor. Türkiye ise cazibe merkezi olamıyor. Genç yaşlardayken çoğu arkadaşım yabancı sermayeye karşıydı. Bense onlara katılmazdım. ™teden beri yabancı sermayenin ithalata tercih edilmesini savunurdum. Malın tamamının fiyatını "deyeceğine, ülkemde üretir, istihdam ve hammaddeyi ülkemden sağlarım, diye düşünürdüm. Hala aynı çizgideyim. Bu yaklaşımın daha sosyal adaletçi olduğu kanısındayım. 2000 yılı Milyar dolarPolonya 7.3Arjantin 23.9Brezilya 32.7Çin 38.8Çek 5.1Yunanistan 1.1Kore 9.3Meksika 11.8İngiltere 129.8 Türkiye 1.5 DšNYA 865.0 Elimde IMF tarafından Kasım 2001'de çıkarılmış bir çalışma bulunuyor. Ewe - Ghee Lim hazırlamış. (Yabancı Sermayenin Belirleyicileri ve Büyüme ile ilişkisi literatür "zeti) Çalışma son derece ilginç. Portekiz, İspanya, Meksika, Arjantin ve Brezilya gibi ülkelere bakarak b"lgesel entegrasyona giden ülkelerin müthiş bir büyüme trendi değişimi (en az 2 kat) yakaladığını g"steriyor. Çalışma pazar büyüklüğü, altyapının düzeyi, siyasal ve ekonomik istikrar ile serbest ticaret b"lgelerinin varlığı gibi "ğelerin doğrudan yabancı sermayeyi olumlu etkilediğini g"steriyor. Ancak mali destekler, ucuz maliyet, iş ve yatırım iklimindeki olumluluk veya dışa açıklık gibi "teden beri bol savunulan konuların her zaman "nemli olmadığını savunuyor.Eksikliklerimizi saptamalı ve gidermeliyiz. Mesela:* Siyasal istikrarın olmaması: Siyasete ve siyasetçiye güvensizlik, * Ekonomik istikrarın olmayışı: Enflasyonun yüksekliği, * Hukuka güvensizlik: Yolsuzluklar ve bezdiren bürokrasi, * Maliyetlerin yüksekliği ("rneğin, faizler, vergi ve sigorta nedeniyle işçilik ve enerji) gibi konularda "nlem almamız gerekiyor. Tabii daha hızlı kalkınmak istiyorsak ve sosyal adalet "nemliyse.Güçlü ekonomiye geçiş programı yabancı sermayeye çok "nem vereceğini belirtmişti. Hatırlatıyoruz. hursit@marun.edu.tr Yukarıdaki tabloya baktığınızda o beğenmediğiniz Arjantin'in 24 milyar dolara yakın yatırım çektiğini, küçücük Polonya ve Çek Cumhuriyeti'nin bizi katladığını g"rüyoruz. Meksika Türkiye'nin en az 10 katı kadar yatırım çekiyor. Ama yine de Yunanistan'la teselli bulabiliriz. Onların da durumu parlak değil.