Dövizin de, faizin de yukarı doğru gitmesi elbette riski ifade ediyor. Ama kurun ekonomiye vereceği hasar artık bir hayli azaldı. Çünkü kriz öncesine göre bankaların açık pozisyonu bir hayli düştü. Yani ekonomide döviz borçlular az.Kaldı ki, döviz kurunun reel düzeyi bugün ancak olması gereken yerde. Dolayısıyla "bir düzeltme gerçekleşti" desek daha doğru. Gerçi ihracatçılar son zamanlarda kurdan pek şikayetçi değiller, çünkü kullandıkları para birimi olan euro dolara karşı yüzde 25ten fazla değer kazandı.Ancak faiz farklı. Bugün yapılacak ihalede faizin daha yukarı gitmesi, reel faizlerin artık ödenemeyecek düzeylere tırmanması demek olur. Dünkü ihale kaygı verdi. Hazine 91 günlük referans ihalesi açarak 1.4 katrilyon borçlanmaya çalıştı. Gelen teklifler ise 1.269 trilyonda kaldı. Yani yetersizdi. Üstelik faiz olmayacak kadar yüksekti; yüzde 58.34. İhale öncesi bile aynı vadedeki kağıtların faizi daha düşük düzeydeydi. Bu Hazinenin dün borçlanmakta hayli zorlandığını gösteriyor.Bugünkü ihalede ise Hazine biri 147 gün, diğeri de 357 gün vadeli iki iskontolu bono ile borçlanmaya çalışacak. Piyasaya olan 4.95 katrilyonluk itfanın büyük kısmının bu ihalede sağlanması gerekiyor. Belki de yüzde 80i.Ama bize kalırsa buna gerek yok. Merkez Bankasındaki kamu mevduatına, yani Hazinenin parasına baktığımızda, 655 trilyon TLnin bulunduğunu görüyoruz. Kaldı ki, MBnin döviz olarak takip ettiği mevduatta da 3.8 katrilyon lira olduğu görülüyor. Kısacası, Hazine bugün isterse ihaleyi kolaylıkla atlatabilir. Üstelik biliyoruz ki, bankalar bono almayıp paralarını nereye koyacaklar? Döviz alsalar bir süre sonra kur düşer ve zarar ederler.Ancak bütün bu gelişmeler piyasaların savaşın hasarının Amerika tarafından karşılanmasını istediğini gösteriyor. Kısacası, piyasalar tezkere istiyor. Fakat bu; "piyasalar savaş istiyor" diye yorumlanırsa yanlış olur. İstenen sadece hasarın karşılanması.Gelelim piyasalarda dolaşan dedikodulara. Her zorlu ihalede çıkan dedikodular dün ortaya döküldü. "Konsolidasyon" ve "borcu ödeyememe" (default) dün piyasalarda bol bol konuşuldu. Buna elbette gerek yok. Üstelik bunlar çözüm de değil.Fakat şu andaki reel faizler yüzde 35e çıkmış durumda, ki bu gayet sağlıksız. Bunun, sürdürülebilirliği elbette yok. Ancak iki önemli gelişmeye de işaret etmekte yarar var; birincisi, savaş artık günlerle sayılı. Böylesi bir ortamda kur ve faizin yükseleceği zaten bekleniyordu. Ve Hazine de bu nedenle hazırlık yapmıştı. İkincisi, mart ayında başka büyük ihale pek yok. Yani savaş uzun sürmezse hasarı da sınırlı kalacaktır. Özetle, sakin olmakta yarar var. hgunes@milliyet.com.tr Erdoğan milletvekili seçildi ve Başbakan olarak hükümetini kurdu. Böylece önemli bir belirsizliğin ortadan kalkması gerekiyordu. Ancak bu olmadı. Dün piyasalar hayli tedirgindi. Döviz hızla yukarı doğru giderken, faizler olmaması gereken düzeylere fırlayıverdi. Piyasalar tezkerenin tekrar Meclise gelmemesi nedeniyle bir hayli tedirgin.