Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Yılbaşı geldi. Ama astronomik fiyatlarla şarkı söyleme galiba son buldu. Çünkü basında bunlar okunmuyor. Sanatçılar haliyle kaset ve CD satışlarına gözlerini dikiyor. Ancak orada da sorun var. Birkaç ay önce hatırlıyorum Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu bir yılda 50 milyonu aşkın korsan kitap, 30 milyonu aşan korsan CD ve 5 milyonu aşan kasetin ele geçtiğini açıklamıştı. İlk bakışta orijinal bir CD'ye ödenecek tonla para yerine, daha makul bir paranın ödenmesi masumane gelebilir. Ama aslında bu sanata veya bilime yapılan darbeden başka bir şey değil.
Sanatçılar eser yaratarak ve yayımlayarak para kazanıyor. Kitap örneği ise çok daha önemli. Ülkemizde zaten okuma oranı çok düşük. Fiyatlar da düşük. Hele bir de kaçak yayın egemen olunca kitap sahibine bir şey kalmıyor. Çünkü kitap sahibi ya ciro üzerinden pay alıyor, ya da çok sıkışmışsa daha küçük bir peşine razı oluyor.
Taklit ürünler el altından satılırken sadece sanatçının veya bilim adamının cebinden para çalınmıyor, aynı zamanda satışlar üzerinden alınan birçok vergi, yani devletin gelirleri yok ediliyor. Konu sadece Türkiye'de değil tüm dünyada önemli. Dünya müzik piyasası yılda 1.8 milyar adet CD - kaset, ya da 4.6 milyar dolar kaybediyor. Bu da piyasanın üçte biri demek. Bizde ise durum daha kötü. Resmi bir araştırma yok, ama her üç müzik kasetinden birinin bandrolsüz olduğu söylenebilir.
Bir süre önce televizyonda Sony Müziğin Türkiye Genel Müdürü Melih Ayraçman ile sohbet ediyorduk. Konumuz korsan kaset meselesiydi. Ayraçman programda konunun yabancı sermaye ile ilişkisi üzerine değindi. Bu konu Yabancı Yatırım Danışmanlık Servisi FIAS'ın Dünya Bankası için hazırladığı Haziran 2001 tarihindeki rapora da yansımış. Kısacası, korsancılık, ya da telif haklarının güvencede olmaması yabancı sermayenin de ürkmesine neden oluyormuş. Makul.
Yabancı sermaye belli bir ürünü üretmeye, satmaya geliyor. O ürünü geliştirmek için tonla para harcamış. Sonunda bunu karşılayacak belli bir fiyat koyuyor. Ancak hiç para harcamamış taklitleri piyasaya sürülünce karşılığını alamamış oluyor. Öte yandan sürekli emeğinin karşılığını almayan sanatçı da bir süre sonra cesaretini yitiriyor. Nihayet sanat da, bilim de geri kalıyor.
Aslında Türkiye'de yasal bakımdan tüm yayın kuruluşları güvence altında. Cezalar yeterince yüksek. Ama ne yazık ki, uygulamada sıkıntılar sürüyor. Çünkü denetim yetersiz. Bu nedenle devletin yanı sıra, özel kesim de kendi içinde örgütlenerek denetimleri sürdürüyor. Bilgisayar yazılımları buna bir örnek.
Cezanın ve hukukun yetersiz kaldığı zamanlarda ekonomik bir çözüm aranabilir. Ancak telif ödeyen sanat eserlerinin fiyatlarının düşürülmesi mümkün değil. Çünkü zaten çok ucuz. Bu seçenek de ortadan kalkınca geriye konunun ahlaki boyutlarıyla eğitsel yöntemler kalıyor.
Sanata, bilime ve yaratıcılığa değer vermek istiyorsak korsanlık konusunda daha dikkatli olmalıyız. Yoksa İbrahim Tatlıses yanık yanık kendisini "tek tek" terk edenleri sayarken korsan plak yapımcılığını da saymak zorunda kalacak.