Sorunlarımızdan çok söz ederiz de, başarılarımızdan hiç söz etmeyiz. Oysa son yıllarda çok başarılı olduğumuz bir sürü alan var. Örneğin futbolda dünyanın güçlü ülkelerinden biri haline geldik. Basketbolda da öyle. Keza zaman zaman birçok spor dalında çok başarılı sonuçlar elde ediyoruz. Buzdolabı ve elektronik ihracatında son yıllarda dünyada ciddi bir yerimiz oldu. Yine yurtdışında inşaat işlerinde çok önemli işler başarabiliyoruz.
Başarılarımızdan biri de turizmde. 1980’li yılların başında Türkiye’de belgeli yatak sayısının Rodos’tan az olduğu söylenir ve hayıflanırdık. Şimdi o dönem geçti. Belgeli yatak ayısı yeterli. Ancak turizmde bu trend sürerse belgeli yatak sayısı yine yetersiz kalacak. Yeni yatırımlara ihtiyaç var. İşte bu nedenle yeni turizm bölgeleri geliştiriliyor. Güney Antalya’dan sonra şimdi de Antalya’nın doğusu geliştirilmeye çalışılıyor. Daha sonra herhalde sıra Fethiye bölgesine gelecek.
Türkiye bundan 10 - 15 yıl önce 3 - 4 milyar dolarlık turizm geliriyle kendini başarılı sanıyordu. Artık 9 milyar dolar turizm geliri elde ediliyor. Üstelik hedef bunu daha da yukarı çekmek. Aslında 2010 yılına dek pekala 25 milyar dolarlık turizm geliri elde edilebilir. Hele Avrupa Birliği’ne tam üye olunursa. Tabii artık Avrupa dışından da turist çekmeye çalışmak gerekiyor. Bu anlamda Türkiye’nin Çin’den turist çekmeye çalışması son derece akıllıca. Çünkü Çin’in çok büyük bir nüfusu var ve geleceğin zengin ülkesi.
Turizmde en başarılı ülkeler aslında zengin ülkeler. Amerika turizmden her yıl tam 22 milyar dolar kazanıyor. Ve bu sadece turizm amaçlı Amerika’yı ziyaret edenlerden elde edilen gelir. Yani iş amaçlı gezilerden elde edilen dövizler bu rakamın dışında kalıyor. Aslında oldum olası İspanya turizmin kralıdır. Hem iklim, hem de kültürel varlıklarını en iyi pazarlayan ülkedir İspanya. Üçüncü sıradaki Fransa ile dördüncü sıradaki İtalya da öyle.
Türkiye dünya turizm liginde ilk 10’a giriyor. Göründüğü kadarıyla işler iyi giderse, birkaç yıl içinde 8’inci sıraya bile yükselebilir. Ancak işlerin bu yıl iyi gitmeyeceğini biliyoruz. Çünkü Güneydoğu sınırımızda oluşacak savaş elbette bu sektörü baltalayacak. Daha şimdiden yoğun biçimde rezervasyon iptalleri yaşanıyor. Tahminler 3 - 4 milyar dolarlık bir turizm kaybının oluşacağı yönünde. Bu durumda Türkiye Endonezya’nın düzeyine kadar düşebilir. Yani sıralaması 21 ile 23 arasında bir yere gerileyebilir.
Bu kayıp nereden karşılanacak? Ne yazık ki, karşılanamayacak. Çünkü bütçe dengelerimiz buna elvermiyor. Geçen hafta Kanal D’de Uğur Dündar’ın programında eski Devlet Bakanı Derviş’in ABD’den elde edilen paraların bu kesime dağıtılması önerisi ise mali kriz sonrasında dönemin Tarım Bakanı Hüsnü Gökalp’ın çiftçiye para dağıtılması istemine benziyor. Bu denli borç varken kimseye para dağıtmak doğru değil. Zarar ne olursa olsun.
Pekiyi ABD’den destek almazsak, bu sektörde oluşan rezervasyon iptalleri duracak mı? Elbette hayır.