Sigortacılık ülkemizde az bilinen ve de az önem verilen bir sektör. Oysa geri kalmış ve hayli sorunlu olan bu sektöre önem vermemiz gerekiyor. Çünkü dünyada en büyük sektörlerden biri sigortacılık. Üstelik geliştiği takdirde, ekonomiye birçok olumlu etkiler sağlıyor. Sermaye birikimini hızlandırıyor.
Tüm dünyada 1 trilyon dolar kadar hayat - dışı sigorta primi üretiliyor. Bunun yüzde 90'ını gelişmiş ülkeler üretiyor ve böylece kişi başına sigorta harcaması 900 doları aşıyor. Gelişmekte olan ülkelerde ise bu oran 20 doları bulmuyor.
Öte yandan, dünyada hayat (yani sağlık ya da emeklilik) sigortaları primi 1.4 trilyon doları aşıyor. Bunun da yüzde 93'ünü gelişmiş ülkeler üretiyor. Ancak kişi başına prim üretimi gelişmiş ülkelerde 1400 dolarken, gelişmekte olan ülkelerde 27 dolar etmiyor. Yani arada bir uçurum var.
ABD sigortacılıkta lider
Sigorta sektöründen sınırlı para toplanması bir taraftan risklerin yeterince kapsanmadığını, diğer yandan da ülkedeki sermaye birikimine yeterince katkı sağlanamadığını gösteriyor. Aslında ABD belki de sigorta dünyasında tek isin. Toplam prim üretiminin yüzde 38'i tek başına bu ülkeden elde ediliyor. Japonya da fena değil. ABD'nin yarısı kadar primi de Japonlar üretiyor. Üçüncü gelen İngiltere ise Japonların yarısı kadar prim üretiyor.
Dünyada üretilen sigorta prim hacminin 2.5 katrilyon dolar olduğunu düşünürsek, bunun ülkemizdeki milli gelirin neredeyse 10 - 15 katı ettiğini görürüz. Yani müthiş bir gelir ortaya çıkıyor. Bunun da yüzde 60'ı hayat, geri kalanı hayat - dışı sigortalardan toplanıyor. İşin en ilginç tarafı da, bu primin yüzde 90'ı sanayileşmiş ülkeler tarafından üretiliyor. Kısacası, gelişmekte olan bir ülke olarak Türkiye kendi sınıfındaki ülkelerden pek farklı değil.
Yunanistan bile bizden önde
Gelişmekte olan ülkelerde milli gelir içinde sigorta prim payı yüzde 3.5, kişi başına sigorta harcaması ise yaklaşık 46 dolar ediyor. Gelişmiş ülkelerde ise bu pay yüzde 9, kişi başına sigorta harcaması ise yaklaşık 2.400 dolar. Türkiye'de üretilen 2 milyar dolarlık prim ise milli gelirin yüzde 1'ini oluşturuyor. Diğer bir deyimle, kişi başına üretilen prim 30 dolar bile etmiyor. Kısacası, gelişmekte olan ülkelerde sigorta sektörü hayli geri kalmış olsa da, ülkemizde daha da geri. Mesela 10 milyonluk Yunanistan'da bile sigorta sektörü daha büyük. Brezilya'da bizim 5 katımız. Keza Meksika'da da öyle.
Ülkemizde sigorta piyasasının yeterince gelişmemiş olmasının temel nedenlerinden biri de hayat - dışı sigortaların yeterince gelişmemiş olması. Malum sanayileşme yetersiz olunca üretilen sigorta primi de düşük kalıyor. Bu nedenle sigorta sektörü adeta tek ayaklı gidiyor.
Çok riskli bir ülkede yaşıyoruz. Her an bir deprem olabilir. Yine her an yangın çıkabilir. Çıkıyor da; bu yaz yanmayan orman kalmadı. Sel felaketleri de zaman zaman oluşuyor. Trafik kazaları, fırtınalar, terör, hastalık hep karşı karşıya olduğumuz, yahut da iç içe yaşadığımız riskler.
Bu kadar riske rağmen gelişmekte olan ülkelerin neden gerisinde kalıyoruz? İşte bu sorunun yanıtını da yarınki yazımızda vermeye çalışacağız.