Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu stand-by üç anlam taşıyor. Birincisi, ekonomik programın yürütülmesinde siyasal iradeye güven eksikliği sürüyor. Hâlâ denetimci bir güç isteniyor. İkincisi, bu hükümetin IMF'siz tek günü geçmemiş olacak. Demek ki, IMF dışında bir vizyonu yok ve sorumluluğu üstünden atmaya çalışıyor. Tabii, AB sürecinin de bunda etkisi var. Nihayet, IMF'nin kendisi, birçok ülkedeki başarısızlıktan sonra, Türkiye'de bir başarı hikâyesiyle itibar kazanmak istiyor. İşin teknik tarafına gelince. Niyet mektubunda üç yıl boyunca mali disiplinde gevşeme yapılmayacağı açık hükme bağlanıyor. Yani faiz dışı fazlada yüzde 6.5'e devam. Hedef 2007'de kamu dengesini sağlamak ve borcun milli gelirdeki payını 10 puan düşürmek, yani yüzde 50'ye kadar inmek. (Kaldı ki, enflasyonla mücadele için de bu gerekiyor) Ancak unutulmamalı ki, borcun önemli bir kısmı döviz. Kurda bir düzeltme olursa (malum TL aşırı değerli), borç dinamikleri bozulabilir. Bu konuya ise hiç değinilmemiş.Mali disiplin mektupta ayrıntılarıyla belirlenmiş. Mesela sağlık ve eğitimde harcama gevşemesinin olmayacağı, mevcut harcamalarda verimlilik ve etkinliğin artırılması gerektiği ifade edilmiş. Yine sosyal güvenlik açıklarının çok sıkı gözetleneceği, emeklilik reformu ile sosyal güvenlik açığının milli gelirdeki payının yüzde 1'e düşeceği mektupta yer alıyor. Gelecek yıl genel sağlık sigortasına geçiliyor. Mali gevşemeye izin verilen tek konu; araştırma-geliştirme ve proje finansmanı.Dalgalı kurdan vazgeçilmemesi de açık hükme bağlanmış. Geçen yıl milli gelirin yüzde 5.1'i olan cari açığın, bu yıl yüzde 4.5'te tutulması, ancak daha sonra yüzde 3'e çekilmesi gerektiği belirtiliyor. Ancak bunun nasıl olacağına hiç değinilmiyor. Üstelik dalgalı kurun dış dengeyi sağlamadığı ortadayken.2006 yılında enflasyon hedeflemesine resmen geçiliyor. Tek haneli enflasyon elde edilinceye dek çekingen kalan para otoritesi nihayet cesaret gösteriyor. Çünkü MB artık yeterince kredibiliteye sahip.Sosyal konular niyet mektubunda, vakitsizlikten olsa gerek, atlanmış. Örneğin işsizliğin düzeyi konusunda hiçbir kaygı ifadesi yer almıyor. Denebilir ki, "Makroekonomik istikrar sürdükçe o da düzelecek". Ancak bu tezin yanlışlığı artık biliniyor. Kısacası, bir üç yıl daha kemerler sıkılacak. Sıkılmanın denetimi de yine jandarma başçavuşu IMF'ye teslim ediliyor. Peki, sonunda neye varacağız? Enflasyon düşmüş, borçlar da azalmış olacak. Ancak cari açık yine sürecek. Dış ticaret açığı belki daha ciddi boyutlara varmış olacak. İşsizlik ise tarımdan kopanlarla belki kaygı verecek düzeye gelecek. Tarımdaki yoksullaşmaya ise ciddi bir reçete hazır değil. İşte bunlarla ilgilenecek bir siyasal irade gerekiyor. hgunes@milliyet.com.tr Önceki gece IMF yönetimi üç yıllık bir stand-by'ı onayladı. Üstelik 10 milyar dolarlık bir mali destekle. Böylece iş âlemi, ve kimi IMF yanlısı ekonomistlerimiz ferahladı. Oysa dünyada krize giren çoğu ülke kendi becerisiyle ayağa kalktı. Kimini IMF kurtarsa da, yardım edip batırdığı sürüyle ülke var.