Taraftar profilini ortaya koyduğumuzda, takım sevgisinin ve sahiplenme duygusunun, paradoks bir düşünce kulvarında dolaştığını rahatlıkla fark ederiz. Başarılı sonuçlarda süreklilik varsa, takımları zirve mücadelesinin içindeyse, hiçbir sorun yoktur.
Yönetim en başarılı yönetim, teknik direktör ise en başarılı teknik direktördür.
Ama futbol bu... Şans bir kere tersine dönmesin! İki-üç maç arka arkaya kaybedildiğinde, tribündeki yüzler asılır.
Seyirci, koro halinde gündemi belirler. Teknik direktör ve yönetime istifa çağrıları davetiyesi çıkar. Göztepe ve Altay’da tepkiler büyüdü. Göztepe’de hedefteki adam, Teknik Direktör Özcan Kızıltan.
O Göztepe ki, ligin en güçlü ekiplerinden Çaykur Rizespor’u, Elazığspor’u ve son olarak Kayseri Erciyes’i yendi. Hem de onca sakat futbolcu olmasına rağmen...
Altay ise Konya Torku Şekerspor karşısında kötü oynayıp, son dakika attığı golle sahadan 3 puanla ayrıldı ve zirve yarışında “Ben de varım” dedi.
Ancak Teknik Direktör Mehmet Altıparmak gönderildi.
Karşıyaka ise deplasmanda Güngören’i yenerek rahat bir soluk aldı.
Temennimiz odur ki, tribünlerden kırıcı tezahüratlar yükselmesin; takımlara ve teknik adamlara moral enjekte edilsin.
Kazandıkları halde soyunma odasına asık suratla giden teknik adamlar, yumruk şov yapmaya çağrılsın.
Barış gelsin ki, başarı da gelsin.