OSD Yönetim Kurulu Başkanı Eroldu, üretim anlamında bu yılı 1.5 milyon civarında kapatmayı öngördüklerini belirtirken, kapasite kullanımlarının yüzde 74’e ulaştığını kaydetti.
Türkiye pazarında yaşanan hareketlilik ve yüksek talep devam ederken, Avrupa pazarında da canlanma görülmesi, Türk otomotiv sanayinin üretim rakamlarına yansıyor.
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu, ihracatın ve iç pazar satışlarının etkisiyle bu yıl üretimin 1 milyon 440 bin ile 1 milyon 590 bin arasında gerçekleşeceğini, bunun da yüzde 10’un üzerinde bir artış anlamına geleceğini belirtti. İhracatın bu yılı 1 milyon 60 - 1 milyon 170 bin adet civarında oluşmasını beklediklerini kaydeden Eroldu, “İlk 6 ayda pandemi öncesi üretim seviyelerine geri döndüğümüzü söyleyebiliriz. Tabii 2017, otomotiv sanayimizin tarihindeki en yüksek üretimi gösteriyor, ilk 6 aylık süreçte 870 binlik adetle. Ama tedarik zincirindeki hassasiyete, sorunlara rağmen 735 binlik adetle de 2019 seviyesini yakalamış durumdayız...
Citroen’in artık efsane haline gelen ve 55. yaşını kutlayan “Mehari” modeli, bugün bile ilk haliyle hayran kitlesine sahip. Zira Mehari’nin elektrikli yorumu ilgi göremedi
Nasıl ki, Volkswagen’in efsane ticari aracı T1’in tasarım ve fikri bir bayiye aitse, Citroen Mehari’nin ilk fikri de alakasız bir yatırımcıya aitti. Aynı zamanda 2. Dünya Savaşı sırasında jet pilotu olan, daha sonra da yatırımcılık ve iş insanlığına soyunan Roland de La Poype, İngilizlerin Mini’den türettiği arazi aracı benzeri Mini Moke ve 2. Dünya Savaşı’nın cefakar Willy’s Jeep’i gibi dayanıklı, kolay ulaşılabilir, hafif bir araç geliştirmek istiyordu. Böylelikle ortaya çıkan ilginç araç, ilk kez 1968 yılında Paris Otomobil Fuarı’nda görücüye çıktığında hayli beğenildi. Citroen, üretime hazır halini ise 55 yıl önce, yine 1968’de, Deauville golf sahasında tanıttı. Zira Mehari, sanki böyle ortamlar için yaratılmış gibiydi.
Citroen Mehari, “2CV” mekaniğiyle, “Dyane 6” şasisi üzerine, plastik bir
Fransız üreticinin yeni stratejisi, Türkiye’de de kendisini gösterecek ve marka, daha premium hale dönüşecek. Ayrıca Bursa’nın sürprizleri de bekleniyor.
Son dönemde birbiri ardına yeni ve yenilenmiş modellerini tanıtan Renault, önümüzdeki 3 yıl içinde ciddi bir değişim geçirmeye hazırlanıyor. Marka, Türkiye’ye ilişkin yeni planlar açıklamaya hazırlanırken, Türkiye ve dünyada pazara sunduğu premium modellerle çıtayı bir üste taşımaya kararlı.
Markanın “Renaulution” stratejisi çerçevesinde gelecek 3 yılda muazzam bir değişimin içinde olacağını belirten Renault Mais Genel Müdürü Berk Çağdaş, yeni pazara sunulacak modellerle premium yani lüks algısının artacağını kaydetti. Çağdaş, bu sayede “Renault ile Dacia arasındaki fark biraz daha açılacak” ifadesini kullandı. Türkiye’de de Renault’nun Alpine markasını devreye sokacaklarına dikkat çeken Çağdaş, “Ekim-Kasım gibi Alpine markamızın tanıtımı olacak. 4 farklı modelini getirerek, sadece Mais’e
Yıllarca televizyonlarda “talk show” tanımının en önemli temsilcisi olarak yer alan Jay Leno, zaten ünlü bir kişilikti. Ancak nadir ve egzotik modellerle dolu garajı, onun daha da ünlenmesini sağladı.
Jay Leno denildiğinde, eskiden “Tonight Show” ile anılan bir stand-up komedyeni ve “talk show” yıldızı akla gelirdi sadece. Zira komedyenlik ve dizi oyunculuğuyla 170’lerde başlayan kariyeri, 1990’larda şovunun NBC televizyona taşınmasıyla farklı bir boyuta geçmiş, ABD başta olmak üzere pek çok ülkede hayran kazanmıştı. Türkiye’de bile bir süre dublajlı olarak seyrettiğimi hatırlıyorum mesela...
Ancak Jay Leno, 2009’da kendi programı olan “The Jay Leno Show”u sunmaya başladı. Ardından eski programı “The Tonight Show”a Conan O’Brien’in yerine geri döndü. Ancak Şubat 2014’te bir anlamda emekliye ayrılıp, koltuğunu Jimmy Fallon’a teslim etti ve garajına çekildi. Evet, “garajına” diyorum çünkü kendisi, çok ciddi bir otomobil tutkunuydu, ki halen öyle ve artık
Elektrikli araçlara geçiş, pek çok “cengaverin” yollardan çekilmesi anlamına geliyor maalesef. Özellikle bazı markalar, bu konuda “acımasız” davranmakta. Tıpkı Ford gibi... Avrupa’daki uzun soluklu modellerini bir bir üretimden kaldıran Ford, “Mondeo”, “Focus”, “S-Max”, “Galaxy” filan derken 47 yıllık geçmişi bulunan “Fiesta”yı da tarih sayfalarına gömüyor açıkçası.
Fiesta’nın, Almanya’nın Köln kentinde bulunan fabrikası, önümüzdeki haftadan itibaren bu modelin üretimini sonlandırarak yeni bir elektrikli aracın üretimine başlayacak. Kısacası bu fabrika, tamamen elektrikli araç üreten bir tesise dönüşecek. 47 yılda 7 nesil üretilen ve dünyada yaklaşık 18 milyon adet satılan Fiesta’nın, Türkiye’deki satışları ise 225 bin adedi aşmış.
Özellikle Almanya ve İngiltere gibi üretildiği ülkeler açısından büyük önem taşıyan Fiesta, pek çok “ilk”lerin olduğu kadar
Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş. CEO’su Ali Haydar Bozkurt, hızlı giden bir dönemden sonra perakende satışların Eylül’den itibaren yavaşlayabileceğini ancak toplamın 950 bin adedin altına düşmeyeceğini kaydetti.
Otomotiv pazarı açısından bu yılın iki ayrı dönemde değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş. CEO’su Ali Haydar Bozkurt, ikinci yarı yılın bu kadar hızlı gitmeyebileceğini, özellikle piyasada bir miktar normalleşme yaşanmasını beklediklerini kaydetti.
İlk 6 ayda, geçtiğimiz 3.5 yılda biriken ve karşılanmaya çalışılan bir talep olduğunu hatırlatan Bozkurt, “Bu şekilde gelişen ilk 6 ayın pazarına baktığımızda, 1.2-1.3 milyon aralığına ulaşma potansiyeli vardı. Fakat 3.5 yıldır biriken talep filo ve perakende tarafında karşılanamadı... Rekor satışlar görüldü ama sonuçta, biriken talepler için yeterli olmadı” dedi. İkinci 6 ayda ise araç bulunurluğu, faizlerin yüksekliği, krediye ulaşma ve artış trendindeki döviz pozisyonu, yurtdışı üretim maliyetlerinin döviz bazında yansıtılması gibi
Şu sıralar gösterimde olan “Lamborghini: Efsanenin Arkasındaki Adam” filmini seyredince bu yazıyı yazmak aklıma geldi. Zira o adamın bir “efsane” takımı vardı...
Geçtiğimiz günlerde bir seyahat sırasında uçakta izleyebildim “Lamborghini: Efsanenin Arkasındaki Adam” filmini. Şimdi şuracıkta “şakkadanak” size film kritiği filan yapma niyetinde değilim ancak şu kadarını söyleyebilirim ki, tek yerden yere vuran ben değilmişim!..
Ferruccio Lamborghini, sınır tanımayan hırslarına, çapkınlığına, çevresini çileden çıkarmasına, belki de kötü bir ebeveyn olmasına rağmen gerçekten de otomotiv tarihin önemli figürlerinden biriydi. Onun, kendi kullandığı otomobilden hoşnutsuzluğu, bu hoşnutsuzluğunu üreticisine yani Ferrari’ye bildirmesi ve Enzo’nun bir lafı üzerine kendi markasını yaratması, gerçekten de filmi hak eden bir hikaye... Ancak senaryosunun kötü yazıldığını, sahnelerin özensiz çekildiğini, hikayesinin kimi yerlerde kopuk ve anlamsız kaldığını söyleyebilirim kendi
İngiliz Aston Martin hem çok hızlı hem de sınırlı sayıda üretilecek bir “süper model” isterken, Bulldog’u geliştirmişti. Ancak sadece bir adet üretildi ve hedefine ulaşması 45 yıl sürdü!
Geçtiğimiz günlerde özellikle İngiliz otomobil sitelerine bir haber düştü. Aston Martin “Bulldog” adı verilen bir garip otomobil, saatte 205 mil (328 km/s) hıza ulaşmıştı. Tabii bu, günümüz süper spor otomobilleri için çok da “sivrisinek vızıltısı” gelebilir ancak Bulldog ve onun şimdiki sahipleri açısından bir “onur meselesi” gibiydi. Zira araç, üretildikten tam da 45 yıl sonra “üretilme hedefine” ulaşabilmişti.
Aslında “Bulldog”, 1970’li yılların sonlarında moda olan “keskin hatlı süper otomobiller” trendinin bir ürünüydü. Aston Martin’in “zamanının ötesinde” olduğu su götürmeyen sedan otomobili “Lagonda”, Lamborghini Countach, Lotus Esprit, DeLorean gibi otomobillerin arasında pek de “yabancı”