Levent Köprülü

Levent Köprülü

-

Tüm Yazıları

Anadolu Isuzu’nun Genel Müdürü Tuğrul Arıkan, son yıllarda model seferberliği başlattıklarını, Ar-Ge tarafında alternatif yakıtlı araçlara ağırlık verdiklerini söylüyor… 40’tan fazla ülkeye ihracat yapan şirketin hedefinde yeni ülkeler de var

Türkiye’de yıllarca Skoda markalı araçların montaj ve üretimini yaptıktan sonra, Japon Isuzu ile imzalanan anlaşma uyarınca 1984’ten itibaren Isuzu lisansıyla kamyon üretimine başlayan, ardından kendi geliştirdiği midibüsler ile yurtdışı pazarlarına da açılan Anadolu Isuzu, özellikle son 10 yıldır oldukça dinamik bir ticari araç üreticisi haline geldi. Japon ortaklarını ikna ederek, kendi geliştirip ürettiği midibüs ve otobüsleri Isuzu markasıyla ihraç eden Anadolu Isuzu, gerek modern tasarımlı araçları gerekse de elektrikli ve CNG’li alternatif yakıtlı araçların gelişimine yoğun mesai harcıyor. 

Haberin Devamı

Aynı zamanda bir Japon şirketiyle ortaklık yapan ilk Türk otomotiv firması olan Anadolu Isuzu’nun Genel Müdürü Tuğrul Arıkan, bu heyecan verici markanın gelişimini, kat ettiği mesafeyi, hedeflerini anlattı... 

Anadolu Isuzu, Japon üretici nezdinde de önemli bir yere sahip. Kendi markanızla araç üretmeye, hatta kendi geliştirdiğiniz araçları Isuzu markasıyla ihraç etmeye ve alternatif yakıtlı araçlar geliştirmeye başladınız... Bu gelişimi ve gelinen noktayı biraz anlatır mısınız bize? 

Evet, ilk etapta kamyon üretimiyle başlayan, ardından midibüsleri de ekleyen, son 10 yıla yakın süredir de otobüs geliştirme ve üretimini ekleyen bir yapıdan bahsediyoruz aslında... Japonların kalite ve Ar-Ge anlayışı, pek çok ülkeninkine göre farklı. Japonlar bu konularda oldukça hassaslar. Birlikte çalışmak da kolay değildir çünkü mükemmeli görmek isterler... Şu an gelinen kalite ve satış sonrası çizgisi, Japon ortaklarımızı tatmin eder durumda. Hem Ar-Ge hem de üretim ve dijital transformasyon, yani akıllı fabrika anlamında Isuzu standartları yakalanmış durumda. Hatta bazı alanlarda geçilmiş durumda... 

Anadolu Isuzu’da öncelik çevreci araçlar

Özellikle ihracat anlamında, bazı dış pazarlarda ciddi yer edindiniz. Alternatif yakıtlı araçlar konusunda da bir atağınız var zaten... Avrupa pazarında daha çok hangi ürünlerle yer almaktasınız? 

Haberin Devamı

İhracatımız ağırlıklı olarak midibüs ve otobüs. Kendi Ar-Ge’mizde geliştirilen ürünler ama aynı zamanda Isuzu sistemine kamyon da ihraç ediyoruz. Yüzde 90’dan fazlasının kendi geliştirdiğimiz midibüs ve otobüsler olduğunu söyleyebilirim... Yani son 7-8 yıl öncesine göre çok daha farklı, geniş bir ürün yelpazesi var diyebilirim... Alternatif yakıtlı araçlarla birlikte de, ürün geliştirme çalışmaları iyice yoğunlaşmış durumda ve ürün gamı artıyor. Aslen üç kıtada varız ama ağırlıklı olduğumuz pazar Avrupa Birliği. Bu da gurur verici bir şey tabii... Avrupa dışında Doğu Avrupa, Ortadoğu, Kuzey Afrika yapılarında da güçlü pozisyonumuz var. 45’in üzerinde ülkeye satıyoruz. 35 tane distribütör var. Bunların çok önem verdiğimiz satış sonrası ağı da var bu bölgeleri kapsayan. 18 yıldır midibüste çok başarılı bir ürün portföyümüz var ve 18 yıldır da Türkiye’nin midibüs ihracatında şampiyonuz... 

Haberin Devamı

Turkuaz ile başlamıştınız... 

Evet, ‘Turkuaz’ ile başlamıştık halen de satıyoruz. Ona yeni ürünler ekledik Novo gibi, Grand Toro gibi ama halen Turkuaz’ın yeri bir başka açıkçası. Geçen yıl pandemi sonrası ilk toparlanma döneminde çok iyi bir başarı gösterdik. Hatta Türkiye’den yapılan midibüs-otobüs ihracatında üçüncü sırayı aldık yani yüzde 17’lik bir payımız vardı. Hatta başarı bu yıl da devam ediyor. 5-6 yıl öncesine göre ihracat ciromuz iki katı hatta biraz daha fazla arttı diyebilirim. Kovid döneminde de hiç durmadık. Kesintiler oldu ama fabrikamızı bir şekilde çalıştırmaya devam ettik. Şu anda da iyi bir pozisyona geldik. Tabii önemli olan bunu yeni ürün çalışmalarıyla ve özellikle alternatif yakıtlı araçlarla, akıllı araçlarla geliştirmek... Aynı zamanda da satış sonrası hizmetler ağını kuvvetli tutmak bu ülkelerde... Batı Avrupa’da bir yedek parça deposu da kuracağız. Satış sonrası konusunda mükemmel bir seviyeye gelmek istiyoruz orada... 

Bundan sonrası için hedeflediğiniz başka stratejik pazarlar var mı? 

Var ama pazarlara girmeden önce çok dikkatli olmaya çalışıyoruz. Çünkü bildiğiniz üzere son birkaç yıldır artan bir korumacılık faktörü var. Herkes kendi ülkesinin üretimini daha iyi korumaya çalışıyor. O yüzden de regülasyonlar kıtadan kıtaya, bırakın onu, Avrupa Birliği içinde ülkeden ülkeye bile fark edebiliyor. O tabii araç geliştirme içinde çok dikkate almamız gereken bir şey... Şunu söyleyebilirim ki, bizi hedefimiz Orta Doğu ve Orta Asya’daki satış hacmimizi artırmak, Afrika’nın altına yavaş yavaş yayılmak. Ve tabii ki Amerika’ya çalışıyoruz. Çok önemli ama çok da dikkatli olunması gereken bir pazar. Ancak çalışıyoruz... 

Elektrikli araçlar konusuna ciddi bir önem veriyorsunuz. Şu an Avrupa’da da elektrikli araçlar konusu bir hayli gündemde özellikle toplu taşımada. Ancak hidrojen konusu da toplu taşımada ciddi tartışılır oldu. Bu konulardaki çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz? 

Zaten bizim stratejik yaklaşımımızda, alternatif yakıtlı araçların gelişimi, zaten senelerdir ortaya koyduğumuz bir hedefti. Bununla da bitmiyor, aynı zamanda bağlantılı araçlar, akıllı araçlar ve bir de tabii bu iklim sorununun getirdiği baskılar… Biz ilk 8 metrelik ‘Novo City Life’ı elektrikli ‘Novo City Volt’ olarak piyasaya çıkarttık. Yüzde 100 elektrikli ve küçük kentler için çok etkili bir araç... Önce Fransa’da başladık, ardından Avrupa’nın birçok ülkesinden de sipariş aldık... Ama bizim planımız, 2024 başında ful alternatif yakıtlı portföyle hazır olmak... Tabii sadece elektrikli olarak hazır olmak istemiyoruz. Şu anda geliştirdiğimiz doğalgazlı araçlar, aynı zamanda biyogaz da kullanabiliyor... Mesela Fransa’da sattığımız araçlarımız biyogazla çalışıyor... Hidrojenle ilgili çalışmalara da başladık. Özellikle büyük otobüs grubunu hidrojenle nasıl yapabiliriz diye çalışıyoruz. 

Japonya’da bu konuyla ilgili yapılmış çalışmalar var aslında... 

Evet, Isuzu’nun da bu konuyla ilgili çalışmaları var. Toyota ile birlikte çalışıyor hatta bir örnek şehir de yapmak istiyorlar. Çok yakından takip ediyoruz bunu. Tabii ki o çalışmaların Avrupa bacağına biz de gireceğiz. Ama şu anda o çalışma devam ediyor. 

Ar-Ge tarafında yaptığınız çalışmalara biraz daha etraflıca değinebilir miyiz? Japonların sizden örnek aldığı çalışmalarınız oluyor mu? 

Elbette gurur verici şeyler oluyor... Fikri mülkiyet hakları bize ait olan bir teknoloji, tasarım için çalışmaya gayret ediyoruz. Biraz da takip eden değil, bazı alanlarda nasıl öncü olabiliriz diye bakıyoruz... Biz biraz terzi işi geliştirme ve terzi işi üretim yolunu seçtik. Yani biz özel siparişleri de alıp, bunları geliştirmek, tasarlamak ve üretmek yetkinliğine sahip olduk... Bu değeri bir Avrupalı firmada bulmanız zor... Kolay bir şey değil ancak bunu yaptığınız zaman da önemli bir fark yaratıyorsunuz... Bunun dışında bir de bizim işimizde bağlantılı araçlar, akıllı araçlar önem taşıyor. Mesela güvenlik açısından 2024 yılında Avrupa’da çok ciddi düzenlemeler devreye giriyor. Bunların mesela çoğunu iş birlikleriyle gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Ancak asıl olarak, bunu yerli iş birliğiyle yapmaya çalışıyoruz. Sanayi Bakanlığı bu konudaki ihtiyaçları gördü ve bir hamle programı yaptı. Bu programa biz de girdik. Ama biz farklı bir şey daha yaptık ve dedik ki, ‘Biz iş birliklerine açığız’ dedik. İşbirliğine açığız dedikten sonra yaklaşık 20-30 firma bize başvurdu. Bunların arasında start-up’lar da var elbette... Ar-Ge’ye dönecek olursak, burada çok önemli şeyler var. Mesela geçen yıl ‘Kendo’ modelimiz, Avrupa’da sürdürülebilirlik ödülü aldı. Bu bizim için çok önemli başarıydı. Ama Ar-Ge’de patent sayısı, yararlı model konusunda da ilk 3, 4’teyiz. En büyük hedefimiz, gerekli Ar-Ge yatırımlarını yapmak... İnsan kaynağı konusunda da sorunlar yaşıyoruz, örneğin boyacı, kaynakçı, elektrikçi bulmakta zorluk çekiyoruz. Bunun için de kendi okulumuzu yaptık, yani kendi okulumuzda yetiştiriyoruz 9 ay boyunca... 

Anadolu Isuzu’da öncelik çevreci araçlar

‘Elektrik ihtiyacının yarısı güneşten gelecek’

Sizin bir de kamyon tarafınız var bu arada. Orada neler yapıyorsunuz? 

Bizim DNA’mız kamyon aslında. O işi çok iyi biliyoruz... Türkiye’de önemli bir yerliliğe de sahibiz, yan sanayi de geliştirmiş olduk. Fakat buna tek başına bağlı kalamayız... Bunların da elektrikli modellerinin yanında daha farklı açılımlar üzerinde çalışıyoruz... Zaten müşterilerimiz de bizden bunu bekliyor. 

‘Bilim Temelli Hedefler Girişimi’ne  (Science Based Target Initiative-SBTI)  üyeliğinizden de bahseder misiniz? 

Bugün eğer Batı Avrupa’da 42 derece, burada farklı, doğuda farklı bir şeyler konuşuyorsak, bu iklim yapılarının bu kadar değiştiğini görüyorsak, bir şey var ortada demektir. Evet, bizim de burada bir şeyler yapmamız gerekiyor. Bireyselin dışında şirketlerin de yapması gerekiyor... Biz bu SBTI girişimine imzayı attık... Bunun dışında yeşil mutabakat çerçevesinde enerji konusunda da çeşitli girişimler yaptık. En büyük adımı da, güneş enerjisi konusunda attık. Fabrikada güneş enerjisi panellerinin kurulması çalışmaları sürüyor. Sonbaharın başlarında tesisi çalıştırmaya başlayacağız. Elektrik ihtiyacımızın yüzde 50’den fazlasını oradan karşılayacağız... Aynı zamanda doğalgaz tüketimini nasıl azaltabiliriz, sürekli onu çalışıyoruz. 

Anadolu Isuzu’da öncelik çevreci araçlar

‘Hedeflerimizden biri dışarıda üretim’

Sizden üretim yapmanız için talepte bulunan ülkeler oluyor mu?

Oluyor tabii. Benim de açıkçası kişisel kendime koyduğum hedeflerden biri, belli bir noktadan sonra dışarıda da o ülkeler için üretim yapıları kurmak... Bu konulara sıcak bakıyoruz... Ancak bu tip projenin fizibıl olması için birçok etken var siz de takdir edersiniz ki..

Söyleşinin tamamını Podcast olarak miliyet.com.tr’de bulabilirsiniz