Levent Köprülü

Levent Köprülü

-

Tüm Yazıları

Otomobilin icadından bu yana sürücü ve yolcular kendilerini iyi hissetsin diye pek çok donanım konuldu araçlara. Bunların kimisi o dönem "garip" kabul edilirken, bugün standart haline geldi. Tabii bir de "devrimsel yenilik" diye tanıtılıp, "puff" diye kaybolanlar da var... Haydi gelin, bir göz atalım...

Bunları da yaptılar

Otomobilin icat edilmesinin üzerinden 100 yılı aşkın bir süre geçmiş olsa da, hala üzerinde sürekli oynanan, geliştirilen bir nesne olmaya devam ediyor. Hatta, "gelişmiş teknolojinin, en son moda trendlerinin, yeni fikirlerin en çok kullanıldığı varlık otomobildir" desem, başım ağrımaz bile...

Haberin Devamı

Modayla hiçbir uzaktan yakından ilgisi bulunmayan bir kişi bile olsanız, muhtemelen kullandığınız "0" km otomobilinizin döşemeleri üretildiği dönemin en popüler renk seçeneklerini, kumaşlarını ya da desenlerini barındırıyordur da, farkında değilsinizdir... Marketten aldığınız etin evinizdeki buzdolabına gidene kadar bozulmaması için aracınızdaki "soğutmalı toprido gözü"nü kullanıyor da olabilirsiniz... Mesela yani!..

Dediğim gibi, otomotiv üreticileri, bugüne kadar kullanıcıların ve yolcuların daha fazla rahat etmesi, daha fazla konfor, güvenlik ve performans sunması açısından pek çok yenilik geliştirdi ürettiği araçlara. Bunların kimisi ilk tanıtıldıklarında "garip" kabul edilirken, bugün standart donanımlar arasında yer almaya başlayarak "sıradan"laşırken, bir kısmı da "devrimsel yenilik" diye nitelenmesine rağmen, "pek de devrimsel ve pratik" bulunmayarak "puff" diye tarihe gömüldü, o da ayrı mesele...

Neler vardı, neler...

Tabii ki teknoloji, eskiden, bugünlerdeki gibi "ortalıklara saçılmış" türden bir şey değildi. Havayla işleyen silecekler, soğutma için kullanılan küçük kapakçıklar vardı bir zamanlar... O dönemde bile "yenilik" adı altında pek çok şey düşünülmüştü.

Mesela ortalıkta düzgün otomobil kullanabilen sürücüler olmadığı ve yayaların da otomobillere karşı dikkatsiz davrandığı dönemlerde 1930'larda "çarpıp kaçan otolar" için bir "cin fikir" ortaya atılmıştı ABD'de. O zamanlar kamera veya cep telefonu yok tabii. Bunun yerine, çarpıp da durmayan ve kaçan sürücülerin belirlenebilmesi amacıyla "vur-kaç diski" önerisi vardı. Bu sistem, aracın önünde yer alacak ve çarpma anında, üzerinde iri harflerle plaka ve sürücü adının bulunduğu diskler bırakacaktı yola. Çok "parlak" bulunmamış olacak ki, pratikte hiç duymadım!

Haberin Devamı

Bunları da yaptılar

1960'larda güvenlik amacıyla kafa patlatan ABD'li mühendislerden biri, kaza anında araçtakileri koruyacak bir sistem ararken "içi su dolu tampon" geliştirdi. Çok da "garipmiş gibi gelmeyen" bu sistem, su dolu hazneye sahip tamponlardan oluşuyordu. ABD'de bazı polis araçlarına ve taksilere takıldı ama yaygınlaşamadı. Bununla birlikte yakın tarihimizde, yayaların korunması amacıyla güvenlik önlemleri düşünen mühendisler, bu kez "yumuşak kaput", "kaput hava yastığı" gibi seçenekler de getirdi.

Yine 1930'larda filan, evcil hayvanların sahipleriyle birlikte yolculuk yapabilmesine yönelik kafa patlatanlar olmuştu. Özellikle ABD'de, kedi ve köpeklerin, aracın içine alınmadan götürülebilmesi amacıyla otomobilin dışına takılabilen özel "torba" ve "kafesler" geliştirildi. O dönemdeki araçların yanlarında basamak olduğundan, kafes buraya yerleştiriliyordu. Tabii ki bugün "hayvan hakları" çerçevesinde kabul edilecek yanı yok! Şimdilerde bu tür aparatlar araçların içine alındı bile!

Haberin Devamı

Bunları da yaptılar

Maksat kolaylık olsun

Yıllar biraz daha ilerleyip, otomobil tasarımlarında farklılıklar ortaya çıkınca, araca inip-binme konusunda da sıkıntılar oldu. Gerek ABD'li, gerekse Alman üreticiler bunun için sürücülerin araçlara daha rahat binmesini sağlayacak "hareketli direksiyon" ya da "dönebilen koltuk" alternatifleri getirdi. Örneğin Mercedes'in efasevi "Martı Kanat" modelinin direksiyonu ortadan kırılıp aşağıya doğru yatıyor ve binişte dizleri koruyordu. Aynı şekilde Mercury, Lincoln ve Ford gibi markalar, bu amaçla yana doğru yatan ya da yukarı doğru kaldırılabilen direksiyon simitleri kullandı bir süre. Günümüzde ise Citroen, ilk nesil C4 ve C5'in önceki neslinde, ortası sabit olup sadece simidi dönen bir sistem koydu araçlarına. Pek sevildiğini söylemek zor, alışkanlık yaratamadı çünkü!

Kolaylık deyince, dönebilen koltuklardan bahsetmeden olmaz, değil mi? Son dönemlerde minivanlarda ve minibüslerde rastlanan "döndürülebilen ön yolcu koltukları", aslında 1960'ların ilginç donanımlarından biriydi. Bazı markaların lüks modellerinde sürücü koltuğu da dahil, yolcuların araca rahat binmesi için ön koltuklar dışarı doğru dönüyor, oturulunca da tekrar eski normal pozisyonuna geliyordu. Örneğin Buick'in 1961 model Flamingo ve Chrysler'in 1967 Imperial modellerinde ön yolcu koltuğu tamamen geriye dönebiliyordu. Gelecekte de elektrikli ve otonom araçlar için bu tip koltuklar gündemde, bilginize...

Dönen koltuklardan bahsederken, "dönen farları" da unutmayalım. Her ne kadar 1960'larda Cadillac, "viraj aydınlatması" diye sabit bir far koysa da, Citroen, efsane "DS"te dönebilen viraj aydınlatması kullanmıştı. Her ne kadar Tucker, buna benzer ama farklı şekilde çalışan bir sistem kullansa da...

Bunları da yaptılar

Ev rahatlığı için

Tabii, kolaylık filan derken konforu unutmamak gerek... Konfor için üreticiler, bugüne kadar basit ya da dönemine göre karmaşık donanımlar kullandı araçlarında. Mesela 1930'larda geliştirilen ve kullanılan "basit navigasyon"lar çıktı. Bu, belirli güzergahlara ait cihaza takılmış haritaların, araç yol aldıkça ilerlemesiyle işliyordu. Yani siz gittikçe, GPS'te olduğu gibi harita da ilerliyordu. Araçlarda bugünkü gibi müzik sistemi de yoktu. Bunun için (benim de denk geldiğim) "otomobil pikapları" bile vardı.

Ancak bugünlerde konfor farklı algılanıyor. Zira insanlar, otomobillerinde de "evdeki rahatlığı" ve "pratikliği" yaşamak istiyor... Bu amaçla üreticiler de, ellerinden geleni yapmaya çalışıyor elbet. Tıpkı kahve delisi İtalyanların düşünüp, otomobile soktukları "espresso makinesi" gibi. "Fiat 500L" modeli ilk çıktığında, isteğe bağlı donanımlar arasında espresso makinesi mevcuttu. Daha öncesinde de Chrysler, ısıtmalı ve soğutmalı "bardak tutucu" yapmıştı. Maksat, evden getirilen içeceğin, yol boyu sıcak ya da soğuk tutulmasını sağlamaktı. 1980'lerde, tam da ABD'de "minivan çılgınlığı" varken, Toyota'nın aklına bir fikir geldi. Buzlu içeceklere düşkün Amerikalı sürücüler için "buz yapma makinesi" yerleştirdi yeni modeline. Her ne kadar aracın tasarımı beğenilmese de, bugün bile anlatılır buz yapma makinesi...

Bunları da yaptılar