Gündüz vızır vızır jet skiler geziyor. Geceleri ise dağları inleten bir müzik başlıyor. Bütün koy, "Bir ihtimal daha var" diye yerinden oynuyor, "Jambalaya" diye 1:30-2:00da perişan yatıyor. Ses desibelinin kontrolü var mı bilinmiyor. Ancak yan sitelerdeki sakinler konuşmakta zorluk çektiklerini söylüyorlar. Havlayan köpeğe 700 milyon ceza kesilirse, kimbilir Club Voyagea ne kesilir?Bir de zaman zaman gelen ağır lağım kokusu. Belki turizm Antalyada patladı ama Hebil Koyunda ses ve lağımlar patlıyor. Club Voyage Hebilköy Türkbükünün en güzel koylarından birinde bulunan tatil köyü. Hebil Koyunda zaten sadece kooperatifler ve özel evler bulunuyor. Club Voyage da farklı konumunun bilincinde ki "Bodrumun cennet koyunda" diye ilan veriyor. Ancak bu cennet koy, cehenneme dönüşmüş vaziyette. "Ben MHPliyim ancak..." "... Ben radikal milliyetci ve kısmen muhafazakar siyasi görüşe sahibim ve bugüne kadar hep sağdaki partilere oy verdim. Yurt dışında bir Türk bankasının genel müdürüyüm. 1998 Rusya krizinde Kazakistanda idim ve başka bir Türk bankasının genel müdürüydüm ve bankanın kaç parası varsa ve de topladıgımız bütün yerel para mevduatlarını da dolara çevirdik, sermayemizi koruduk.Aynı olay geçen sene Türkiyede başladı, milliyetciligimiz tuttu ve memleketimizdeki sağcı Türkiye için doğru, kendimiz için yanlış yaptık.Geçen sene mark bozdurup %36 faizli TL bono aldım, vadesi yarın doluyor, bizim para mark olarak yarıya yakınını kaybetti.Mart, nisan ve mayısta gene milliyetçiligimiz tuttu elimizde ne kadar USD varsa hepsini Türkiyeye gönderdik. USDleri gene 1.100-1.150den bozdurduk. Şimdi USD 1.350.Borsada eskiden 1999dan kalma paramız vardı, milliyetci hükümet Demirbanka kendi sattığı ucuz bonolar nedeniyle el koyduğunda hisse senetlerinin yüklü kısmını orada kaybettik. Markı, geçen sene sattık kaybettik, dolarları sattık kaybettik, bonodan kaybettik, hisselere el konuldu kaybettik, borsanın değeri düstü kaybettik, ülke kaybetti, herkes kaybetti, 1 milyon kişi işini ekmeğini kaybetti. Hadi biz Türküz, bu memlekete güvenip yatırım yapan bütün yabancılar da kaybetti.İşim gereği yılda 10 defa Türkiyeye girip çıkıyorum üstüne her sefer 50 USD milliyetci haracı ödeyeceğim, ben bir daha bu ülkeye döviz gönderir miyim? Kısa tatillerimde 3-5 gün ailemle Türkiyeye gelir 4 kişilik aileye 200 USD haraç öder miyim? Aynı fiyata daha başka ülkelere gider o 200 doları sırf kızdığımdan cebimde ayrı bir yere koyup afiyetle yemez miyim? Bir daha milliyetçiyim der miyim? Milliyetçi olduğunu iddia eden partiye oy verir miyim? Etrafımda bayağı sözü dinlenen bir adamım. Bir daha vatana krizde en büyük kötülügü yapan milliyetçileri savunur muyum? Biz Karadenizli yaklaşık 5000 kişilik bir sülaleyiz. Akrabalarıma milliyetçi görüşleri bir daha tavsiye eder miyim? Ben radikal milliyetçi olarak "Bir daha mı, tövbe" diyorsam, bu memlekete yatırım yapıp ağzı yanan elin yabancısı ne der, IMF ne der?..." Hasan İnceara adlı bir okuyucumdan e-mail mesajı aldım. Yurt dışında yaşayan bir Türk vatandaşı. Bakın neler söylüyor: Patriklere iyi muamele gerekmez mi? Filmde, hem Rus hem de Ermeni Patriklerine de yer verilmişti.Her ikisi de Türkiyeyi övdüler. Olimpiyat oyunlarının Türkiyeye verilmesi kampanyasına önemli katkıda bulundular. Oysa biz bu insanlara hiçte hakettikleri muameleyi göstermeyiz.Başımız sıkışınca bu insanları yardıma çağırırız. Ermeni Patriğini, her soykırım tasarısında ekranlara taşırız. Erivandan sert eleştiriler alma pahasına, Patrik elinden geleni yapar. Rum Patriği de aynı şekilde, ne zaman Kıbrıs veya Türk-Yunan anlaşmazlığı çıksa hemen demeç vermesini, iyi birer Türk vatandaşı olduklarını ispat etmelerini isteriz.Ancak işin garip yanına bakın ki, aynı Patriklerin en basit istekleri dahi Ankaradan reddedilir ve daha küçültücü yanı, Eyüp Kaymakamı ile muhatap olmalarına zorlamamızdır...Biraz ayıp olmuyor mu? Türkiyenin olimpiyat yarışındaki tanıtım filmini seyrettiniz mi? Moskovadaki seçim öncesinde gösterildi. YURTTAN SESLER Onur Peker/e-mail"... Ermenistan sınırındaki taş ocaklarının Ani Harabelerine verdiği tahribat tehlikeli boyutlara ulaştı. Ama Ani sahipsiz değil. Vakfımız 1996dan bu yana tarihi eserleri koruyor, restore ediyor. Bizler Aniyi yurtdışında kurduğumuz temaslarla "Dünya Anıtlar Fonu"nun belirlediği "Yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan, yeri doldurulamaz 100 kültür mirası" arasına soktuk. 1998den itibaren de koruma çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Siz de bize katılın. Tarihi mirasımıza sahip çıkalım. Onları babalarımızdan devralmadık. Çocuklarımız için ödünç aldık..." Tarihi Mirası Koruma Vakfı/e-mail "... 3 aydır tüketimimizin 3 katı elektrik faturaları ödüyoruz. Ödemekten başka çaremiz de yok. Ödemeyip itiraz etmeye kalkışsanız biliyorsunuz ya elektriğinizi keserler ya da önce parayı öde sonra itirazını yap derler. Amerikada sabahın köründe benzine %1 zam yapılsa ertesi gün millet ayağa kalkar. Biz burada zamlarla yaşamaya alıştık. Ama haksız ücretlendirilmek, tükettiğinin üç katını ödemek ve hiçbir şey yapamamak başka. Bu ekonomik krizde yaşantımızı zorlukla geçirdiğimiz bir ortamda bu kadar sessiz kalmak nereye kadar?.." Neden Çankayayı, Genelkurmayı açmıyoruz? CIA ve FBIın binasını da dolaşabiliryorsunuz.ABD Kongresi ve Pentagon da ziyarete açık binalar listesinin içinde...Her defasında kendi kendime sormuşumdur.Biz neden önemli bürolarımızı açmıyoruz?Çankayanın bazı bölümleri neden dolaşılmasın?Genelkurmay Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Başbakanlık ve Büyük Millet Meclisi neden halka gösterilmiyor?Korkuyor muyuz? Güvenlikten mi kuşkulanıyoruz?Herhalde ABD bizden çok daha fazla güvenlik konusuna duyarlı olan bir ülkedir. Gereken önlemler alındığı taktirde, bu tip turların büyük yararını göreceğimizden eminim. Devletin halktan uzaklığını gidermemizin bundan daha güzel bir yolu var mı? mbirand@attglobal.net Özelilkle Washingtona her gidişimde gıpta ederek izlerim. Dünyanın en önemli karar merkezi sayılan Beyaz Sarayın bir bölümü halka açıktır. İnsanlar sıraya girerler ve bu tarihi binayı dolaşırlar. Başkanın çalıştığı odalara giremeseler dahi, Beyaz Sarayın tarihini, hikayesini dinleyebilirler.