Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ezhel, yeni albümü “Derdo”da, Berlin – Ankara arasına sıkışan hayatını anlatıyor. Sonuç; şairane bir mizah ve samimi itiraflar

Kelimelerin efendisi

Ezhel’in ilk albümü, 2017 tarihli “Müptezhel”, yolun çok başında bir müzisyenin Ankara’daki sıkışmışlığını anlatıyordu. Bu şehre dair, Orhan Pamuk’un İstanbul’a olan bağlılığını andıran duygularını ifade etmekteydi Ezhel. Şehri övmeden, ona methiyeler düzmeden, olduğu gibi pisliğiyle, kokusuyla, çamuruyla, sefilliğiyle anlatmaya çalışan bir albümdü. İçine doğduğu yeri anlamaya ve anlatmaya çalışan bir bakış açısıydı bu.

Haberin Devamı

Ezhel aradan geçen yıllarda iki albüm yaptı. 2019’da Berlin’de, Türk asıllı Alman rapçi ve prodüktör Ufo361 ile yaptıkları “Lights Out” Berlin’e uyum aşamasıydı. Ufo’nun (Ufuk Bayraktar) müzik zevki ve prodüktörlüğünün ağır bastığı bir trap albümüydü bu. Ardından Murda ile ortak “Made In Turkey” geldi. Bu büyük bir sıçrama oldu. Berlin, Amsterdam hattında yaşanan açılım Ezhel’in söz yazarlığındaki ustalığını Murda’nın sahne ve ekran sempatisiyle birleştirdi. Bu ikili Türkiye’de dinlenme rekorları kırdı. Bu albümden çıkan şarkılar platformları olduğu kadar radyoları da ele geçirdi. Ezhel yeni bir aşamaya girdi. Hem Türkiye’de hem Berlin ve Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde şöhret oldu. Müzik ve rap aleminde yeri sağlamlaştı. Ankara’dan çıkan rapçinin Avrupa’da tutunmasını izledik. Şimdi “Derdo”, Ezhel’in 2017’den bu yana aslında gerçek anlamda ilk solo albümü. Bu albümde bir şarkıda Murda ve Bugy’yi bir diğerinde Manchasterlı rapçi Aitch’i görsek de, altyapıları yoldaşları Artz ve Bugy’ye emanet edilmiş bir solo albüm bu. 12 şarkıda Ezhel bize yeni hayatını anlatıyor ve bunu büyük bir samimiyetle, hiş kaybetmediği, belki de Aziz Nesin gibi bir savunma kalkanı olarak kullandığı mizahıyla yapıyor.

Ezhel’in bedeni Berlin’dedir, ama ruhu Ankara’dan henüz gelmiş değildir. İki arada bir derede, ne birinden vazgeçebilir, ne de diğerine tam olarak ait olabilir. Ne geri dönebilir, ne de yerinde durabilir. Ezhel’in dünyasının dinamiği budur şimdilik ve bize bunu anlatıyor şarkılarında.

Haberin Devamı

Ezhel’in, diğer bütün rapçiler gibi kelimelerle arası iyi. Ancak farkı, onlara hükmetmesi. Öyle bir sırayla ve öyle bir ritimde bir araya getiriyor ki onları, insan tekrar tekrar dinlemekten bıkmıyor. Bir kere okununca anlaşılamayan romanlar gibi Ezhel’in hikayeleri de defalarca üzerinden geçilmeyi, detayla incelenmeyi hak ediyor. Albümün girişinde yer alan ses kaydında Sezen Aksu, hayatı olduğu gibi kabul etmekten söz ediyor. Hatalarla barışmayı, kendine acımayı bırakmayı ve hayatı olduğu gibi kabul etmeyi. Ezhel de kendi tarzında bunu yapıyor 12 şarkı boyunca. Şarkılardan notlara gelirsek.

“Kedi”, Ezhel’in zihininde Almanya – Türkiye arasındaki yaşanan gerilimi anlatıyor. Kimlik arayışı bitecek bir şey değil zaten, özellikle bir yaştan sonra kalkıp gurbete gidiyorsan.

“Derdo”da rahat hayatını anlatıyor. Ama her şeyin bir bedeli var.

“Sensin”, albümdeki aşk ve ilişki şarkıları içinde Ezhel’in düşüncelerini en açık seçik ortaya koyanlardan. Merak ettiğim Ezhel’in bir ara kullandığı Adnan Şenses referansını bugün kimin anladığı. Yaşı 40’tan küçük hiç kimsenin (onların bile) bu ismi hatırlayıp bu nostaljik göndermeyi anlaması imkansız gibi. Bu arada vatan hasreti ve nostalji ölümcül bir karışım olsa gerek.

Haberin Devamı

“Pencerende”de sevgiliye Schengen al gel deniyor. Bir iki şarkıda daha geçen Schengen ve Ezhel’in sanırım artık Schengen’den kurtulmuş olması sözlere de yansıyan bir başarı olarak algılanmış olmalı. Bir parantez açayım, Ezhel’in kadınlara dair sözleri aynı kadına mı yoksa hayali kadınlara mı, yoksa bir sürü kadına mı, çok önemli değil. Kimilerine romantik bakıyor Ezhel, kimilerine şehvetle.

“Uchigatana” adlı şarkıda Cüneyt Arkın’ın oynadığı sanırım “Ölüm Savaşçısı”ndan sample’lar ve bu filme göndermeler var. Murda ve Bugy’li parçanın sözleri biraz şey gibi olmuş, suşi restoranına gidip menüden rastgele kelimeler seçilerek yazılmış gibi. Tarzanca Japonca.

“7/24”te “Rap politiktir” deniyor. Ezhel’in şarkıları zaten içerik ne olursa olsun politik bir mesaj taşıyor. Burada sadece altı çizilmiş bu durumun. “Hapse girmek yerine gurbete katlanıyorum” diyor, “Soğuk” diyor, “yüzler yabancı” diyor.

“Kadehimi Boş Bırakma” dillere tam olarak oturacak çok iyi bir gece alemi şarkısı olmuş. Zaten albümün en popülerlerinden.

“Doyamam”da yapılacak tek şey bildiğiniz bütün aşk şarkılarını unutmak ve Ezhel’in coşkusuna ve açlığına kulak vermek.

Ezhel Türkçe’nin sihirbazı, kelimelerin efendisi. Onlarla istediği gibi oynuyor, onlara dilediğini yaptırabiliyor, dünya alemin izlediği bir gösteri arenasının ortasında kafasında binbir tilki elindeki kamçıyı şaklattığında kelimeler akla hayale gelmeyecek işler yapıyor. Sonuç olarak “Derdo” albümüyle Ezhel, kendi deyimiyle Mete Gazoz gibi hedefini 12’den vuruyor.