Albüm çöpe atacak kadar kötüyse yapana kadar aklınız neredeydi? Yok iyiydiyse Sezen Aksu beğenmedi diye bir çırpıda neden çöpe attınız? Ben bu işten bir şey anlamadım
Türkiye gerçeği bu işte. Tarkan’ın Ozan Çolakoğlu tarafından hazırlanan 786 bininci albümü Sezen Aksu’ya dinletilmiş. Ancak Aksu beğenmediği için albüm çöpe gitmiş...
Hep söylüyorum. Tarkan dünyanın en yalnız insanı. Çevresindekiler “akıl” vereceklerine “huzur” veriyorlar Tarkan’a, öyle istiyor diye. Tarkan uyudukça uyuyor. Tatlı uykusundan bir türlü uyanamıyor.
Ama hâlâ inanılmaz bir sevgi ve ilgi var Tarkan’a karşı. Demek ki yiye yiye bitirememiş kredisini, o yüzden ne yapıp edip doğru yolu bulmalı...
Bu olayın neresine baksanız trajik. Kimseyle şahsi hesabım kitabım yok. Ama Ozan Çolakoğlu gibi prodüktörler artık emekli olmalı. Yaptıkları şey esnaflık çünkü. Sanat da değil, entertainment da... İyi birer teknisyen olabilirler ama prodüktörlükten hiç mi hiç anlamıyorlar. En son çıkan aleti alıp stüdyoya
koymakla, en son programı kullanmakla, Madonna’nın, Justin Timberlake’in bir sene önce yaptığı numaraları alıp uyarlamakla olmuyor bu işler artık.
Üstelik her prodüktörün bir tarzı, vizyonu vardır. Öyle “Ne iş olsa yaparız abi, sen getir türkü de yaparız pop da rock da” diye bir şey yok. Dünyada bu işlerin böyle olmadığını herhalde en iyi bu arkadaşlar biliyor.
Prodüktör yönlendirir. Sorumluluk alır, risk alır. Vizyonu vardır, tarzı vardır. Her şeye evet demez, seçer. Yapacağı şeye sanatçıyı ikna eder. Neyin iyi, neyin kötü olduğunu anlar ve söyler. Yaratıcıdır. Pek çok dev isim başarısını iyi prodüktörlere borçludur. Rick Rubin, Brian Eno, Bob Rock, Ric Ocasek, Nigel Godrich, Timbaland, Pharrell Williams, Dr. Dre, Danger Mouse gibi isimler var dünyada. Bu adamlar sizi çalışacak kadar değerli bulurlarsa yırttınız. Reçeteyi yazarlar ve kötü bir iş yapmaları mümkün değildir. Kariyerleri buna bağlıdır. U2 bile her yeni albümünde bu tip adamlara (Brian Eno, Daniel Lanois) teslim ediyor kendini. Tarkan hâlâ aynı kafada devam...
Cumhurbaşkanı Sezen Aksu yasayı veto etti!İkinci hata şu: Albüm Sezen Aksu’ya gidiyor ve Aksu beğenmiyor. Sanki Cumhurbaşkanı yasayı veto ediyor. İşte memlekette, menajer, prodüktör, plak şirketi, eleştirmen kurumları olmazsa böyle olur. Sezen Aksu her şeye karar verir. Tek başına iktidar olur. Albüm de çöpe gider.
Anlamadığım şu: Gerçekten çöpe gidecek kadar kötü bir albüm ise bu, siz ne iş yapıyorsunuz sayın Tarkan ve sayın Ozan Çolakoğlu?
Yok iyiyse çıkın söyleyin iyiydi diye. İşinizin arkasında durun. Neden çöpe atıyorsunuz bir hamlede?
Bu albümü dinlemeyi çok isterdim doğrusu...
Ve sonuç: Nasılsa ne yaparsa yapsın birileri para verip Tarkan’a sponsor olacak, parası peşin alınmış bedava halk konserleri ardı ardına gelecek. Bir-iki reklam anlaşmasının ardından satmayan albüm de satmaya başlayacak. Ortada sorun falan kalmayacak. “Tarkan on binleri coşturdu” olacak. İyi müzik yapmak, orijinal olmak, kendini geliştirmek ve dinleyicisini müziğiyle bir adım öteye taşımak ise yine başka bahara kalacak...
Özetle “local celebrity” olarak kalacak Tarkan. Herkes mutlu olacak küçük dünyamızda.
Yağmaİki saatlik yoğun yağmur 31 cana mal oldu. İşin özü bu. Ama sorumlulara baksanız neredeyse “Katrina Kasırgası İstanbul’u vurdu” diyecekler, “Biz ne yapalım?” 15 yıldır İstanbul’u yönetiyorlar ama sorumluluk kabul etmiyorlar. Pişkinliğin bu kadarı. Topbaş yüzündeki o “default” gülüşüyle bahane üzerine bahane... Ama en en en korkuncu yağmacılar. İnsanoğlunun bu kadar yüzsüzünü, ahlaksızını görmedim. Kamera önünde bunu yapan, kamera olmadığında neler yapar? Ve vali... Tek söylediği, “yağma diye bir şey yok.” Pes...
Geçen hafta-Wave Machines dinledim. Şu aralar en sevdiğim indie topluluk onlar. Albümleri yeni çıktı, Londra’dan taze geldi. Pop ama indie pop. En sevdiğim tarzlardan. Sezen Aksu dinlese direkt çöp. Ama şanslıyız ki daha haberi yok. Eğlenceli bir şey, merak ettiyseniz myspace.com/mywavemachine
-“The Boat That Rocked”ın (Rock’n Roll Teknesi) soundtrack’ini dinledim. 80’ler bitsin artık, yaşasın 60’lar. Herkes dinlemeli ve keşfetmeli. Muhteşem.
-Sagopa Kajmer’e bakakaldım. Cübbeli’nin Eurovision adayı kendisi. Üstelik geçen yıl Boğaziçi Üniversitesi’nde en iyi rap sanatçısı seçilip Duman’dan çok alkış almıştı Sagopa. Hem Boğaziçilileri hem Cübbeli’yi fethetmiş. Kim neyi yanlış anlıyor bilmiyorum ama bir yanlışlık olmalı. Bu arada aynı ödül töreninde Sagopa’yı alkışlayan Boğaziçililer, ardından Demet Akalın ile coşmuştu. Bu nasıl bir müzik zevkidir anlayamadım. Alo Boğaziçi, iyi misiniz?
Bu arada Sagopa delirdi mi acaba? Bu ne trip, bu ne kıyafet böyle? Yoksa fotoşop mu nedir?